Alithia gazetesi manşetten yer verdiği haberinde, akaryakıta ek olarak alkollü içecekler ve tütün ürünlerinin “yasadışı ticaretinin” çok büyük boyutlara ulaştığını ve bunun ülke ekonomisinde zincirleme etkiler yarattığını ileri sürdü.
Güney Kıbrıs’taki satışa sunuluna nargile tütününün yaklaşık yüzde 80’inin Kuzey Kıbrıs’tan geldiği iddiasında da bulunan gazete, Maliye Bakanlığının bu problemle başa çıkılması için bazı yöntemler üzerinde çalıştığını kaydetti.
Gazete, tedbirlerden birinin nargile tütünündeki verginin azaltılması olduğunu ancak şu an buna yönelik herhangi bir karar olmadığını yazdı.
Nargile tütünü kaçakçılığının sonuçlarının gözle görülür olduğunu öne süren gazete, bir nargile tütünü üretim fabrikasının üretiminin çoğunun kullanılmaz durumda kaldığını öne sürdü.
Alınacak herhangi bir önlemin başarısına paralel olarak, geçiş noktalarında da çok daha etkili kontroller yapılmasının gerekeceğini kaydeden gazete, Rum Meclisi Ticaret Komitesi’nin son toplantısında, bu hususta da problemler olduğunun tespit edildiğini yazdı.
Gazete, Gümrük Dairesi’nin, daha sistematik ve daha katı kontroller yapılması konusunda Maliye Bakanı Konstantinos Petridis’ten aldığı direktiflere ek olarak, teknolojinin de daha etkili kullanılması gerektiğine işaret ediyor. Kuzey Kıbrıs’tan, başka tankerlere günde 3-4 kez yakıt tedarik edecek şekilde kaçakçılık yapan bir tankerin İngiliz Üslerine ait “drone” tarafından tespit edildiği belirtildi.
Rum Benzinciler Birliği adına konuşan Hristodulos Hristodulu’nun, 6, 7 ve 8 tankere sahip olup, Kuzey Kıbrıs’tan günde 3 bin litre yakıt taşıyan şirketlerin kaçakçılık yaptığı konusunda Rum Meclisi Ticaret Komitesi’nde kayıtlı bir ifadesi bulunduğu kaydedildi.
Hristodulu’nun, Limasol ve Baf’ın KKTC’den alınan akaryakıtla dolduğunu, bunların Güney Kıbrıs’taki fiyatlarla satıldığını ve Avrupa standartlarına uyulmadığı iddiasında bulunduğu belirtildi.
Birçok ticari faaliyetin, Kuzey Kıbrıs’la yapıldığı yöntem yüzünden, karşı karşıya kaldığı haksız rekabetin ekonomide açık bir yara olduğunu öne süren gazete, inşaat sektörünün de bundan etkilendiğini ileri sürdü.
Gazete, malzemeler ile hammaddelerin AB tarafından belirlenen kalite, standart, güvenlik kontrolleri yapılmadan, devlete KDV ödemeden basit bir teslimat fişiyle sınır kapılarından geçerek Güney Kıbrıs’taki inşaatlara gittiğini ileri sürdü. Bahse konu malzemelerin Rum tarafından alınması durumunda devletin yüzde 19 KDV tahsil ettiğini öne süren gazete, malzemelerin ham madde ve menşeleri konusunun da gündeme geldiğini yazdı.
Yeşil Hat Tüzüğü uyarınca Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a geçen tüm ürünlerin Kıbrıslı Türkler tarafından üretildiğini haklı çıkaran fabrika tesisi veya faaliyetleri bulunmadığı iddia edildi. Bundan ötürü taklit ürünlerde standartların kontrol edilmesinin mümkün olmadığını kaydeden gazete, sağlık konularında da bunun mümkün olmadığını ve AB’nin kanser yaptığı gerekçesiyle yasakladığı maddelerin bu ürünlerde kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi konusunda eksiklikler bulunduğuna işaret etti.
Menşei bilinmeyen ürünlerin Rum tarafındaki piyasaya sürülmesi ihtimalinin önlenmesi için Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın Kuzey Kıbrıs’tan gelen ürünlerin menşeini teyit etme yetkisine sahip olmasına rağmen, böyle bir şeyin her zaman olmadığını iddia eden gazete, Rum Sanayiciler ve İşverenler Federasyonu’nun (OEV) şüphelerin pratik anlamda teyit edilmesinin mümkün olmadığına işaret ettiğini belirtti.
Gazeteye göre, OEV, KDV uygulanması amacıyla Kuzey Kıbrıs’tan tedarik edilen ürünleri yeniden satan Kıbrıslı Rum tüccarların tespit edilmesi için Rum makamları tarafından yapılan kontrollerin yeterliliği konusunda şüphe duyduğunu da ifade etti.
OEV’DEN “GEÇİŞ NOKTALARINDA KDV ÖDENMESİ” ÖNERİSİ
Gazete, Rum İşverenler ve Sanayiciler Federasyonu’nun Kuzey Kıbrıs’tan yapıldığı iddia edilen “kaçakçılık” ve haksız rekabetle ilgili üzerinde durduğu şeylerin ve önerdiği tedbirlerin önemli olarak nitelendirildiğini belirtti.
Bunların Rum Meclisi Ticaret Komitesinin önümüzdeki toplantılarında ele alınacağını kaydeden gazete, OEV’in, gerçek bir kişi tarafından Kuzey Kıbrıs’tan alınıp, Güney Kıbrıs’ta yeniden satılacak olan ürünler veya malzemeler için sınır kapılarında KDV ödenmesi önerisinde bulunduğunu iletti.
Bahse konu ürünlerin gerekli standartları karşıladığı, aynı zamanda KKTC’de üretildikleri tespit edilene kadar taşınacakları uygun bir yer meydana getirilmesine atıfta bulunulduğunu da belirten gazete, bu noktada, ürünlerinin menşelerinin kontrolü ve denetimi için bir mekanizma kurulmasının istendiğini belitti.
Böyle bir önlemin uygulanmasının şartının, siyasi bir uzantı ortaya çıkmayacağı ve KDV uygulanmasının Rum Yönetimi tarafından bir tanınma hareketi olarak düşünülüp düşünülmeyeceğinin sağlanması olduğunu da yazan gazete, bunun Rum Hükümeti tarafından hassas bir şekilde ele alınması gereken bir konu olduğuna işaret etti.
OEV’in devleti haksız rekabetle mücadele etmeye çağırdığını da yazan gazete, OEV’in, yalnızca yeniden satılması amacıyla değil profesyonel taksi şoförleri gibi ekonomik faaliyetlerde bulunan kişiler tarafından kullanılmaması amacıyla, Kuzey Kıbrıs’tan akaryakıt alınmasının yasaklanması lehinde bir tavır takındığını da ekledi.
YEŞİL HAT ÜZERİNDEN YAPILAN İKİ TOPLUMLU TİCARET RAKAMLARI
Politis gazetesi ise “İki Toplumlu Ticaret Zayıf” başlığıyla yer verdiği haberinde, Yeşil Hat Tüzüğü temelinde gerçekleştirilen ticaretin düşük seviyelerde hareket ettiğini yazdı.
Gazete, mevcut istatistiklere göre, 2020 yılında Yeşil Hat’tan Güney Kıbrıs’a geçen malların toplam değerinin 4,6 milyon Euro olduğunu ve bu rakamın 2019 yılında 5,4 milyon Euro olduğunu, dolayısıyla bir yılda yüzde 14 civarında azalma meydana geldiğine işaret etti. Gazete, 2020 yılında Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a yönelik gerçekleştirilen ticaretin toplam değerinin 748 bin Euro, 2019 yılında ise bu rakamın 694 bin Euro olduğunu belirtti.
Gazete, Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a yönelik gerçekleştirilen ticaretin, iki taraf arasındaki toplam ticaretin yalnızca yüzde 14,8’ini (2019 yılında yüzde 13,7) teşkil ettiğini de ekledi.