Cumhurbaşkanlığı Müdürlüğünden İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına atanan Serkan İlseven’in aradan bir hafta bile geçmeden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığına atanması kafaları iyice karıştırdı.

Aslında kafa karışıklığına gerek yok ama… Atamaların neden ve niçin yapıldığını kavradığımız zaman, gariplikler normalleşiyor, kafa karışıklığı da ortadan kalkmış oluyor.

KKTC’de müdür veya müsteşar olabilmek için iş bilmek gerekiyor mu? Gerekmiyor!

Herhangi bir daire veya bakanlığın görev alanı ile ilgili özel bilgilere veya deneyimlere sahip olmaya ihtiyaç var mı? Yoktur!

Altınızda çalışacak kamu görevlilerini sevk ve idare konusunda yeterli olup olmadığınıza bakılır mı? Bakılmaz!

Partili olmanız gerekir mi? Gerekir!

Üst kademeye atamazsanız partiye sorun çıkaracak kadar “yaygaracı” yakınlarınızın veya koruyucularınızın olmasının faydası olur mu? Olur!

İlseven’in İçişleri Müsteşarı olması, “hükümeti uzaktan kontrol eden” çevrelerin büyük tepkisi ile karşılandı. “Hemen görevden alınsın” denildi ve alındı.

Müsteşar olmadan önce Cumhurbaşkanlığı Müdürlüğü yapan bir kamu görevlisinin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olmasının engeli ne olabilir ki? Cumhurbaşkanlığı’nda müdürlük yapan bir kişi, İçişleri Bakanlığı’nda neden müsteşar olamasın?

İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı büyük tepki ile karşılanan bir kişi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı yapabilir mi? Birinci için geçerli olan sakıncaların ikinci için de geçerli olması gerekmez mi?

Bütün bu soruları yanıtlaması gereken makamlar, elbette atama kararnameleri altında imzası olan kişilerdir. Ama bu soruların onlar için önemi yoktur. Onlar için önemli olan İlseven gibilere, kontrolörlerin tepkisine neden olmayacak bir yüksek makam bulmaktır; bulundu!

Geçtiğimiz günlerde, “siyasi mekanizma içinde yükselmek veya tutunmak isteyenler alabildiğine politikleşmiş olan kamu görevlilerinin ‘yükselmesini’ de sağlamak zorundadırlar” diye yazmıştım. Aynı şeyi tekrar ediyorum: “Hep “popülizmden” söz ediyoruz ya, en popüler iş, kamu görevine eleman almak olduğu gibi, kamu görevinde eleman yükseltmek, müsteşar ve müdür atamaktır. Gör beni, göreyim seni!”

Zaten İlseven gibi kişiler, analarından müsteşar olmak; yetmezse milletvekili seçilip bakan olmak için doğmuşlardır. KKTC de bu gibi kişileri rahat ettirmek, yüksek emekli maaşları ile desteklemek için kurulmuştur.

Gerisi, gereksiz bir tartışmadan ibarettir.