Türkiye’deki seçimlerin tamamlanmasından sonra Türkiye-KKTC ilişkilerinde eskisine benzer bir düzenin devam edeceği görülüyor. Türkiye hükümeti kendince bir yatırım ve reform programı yapacak ve takip edecek.
Kıbrıs işlerinin koordinasyonunu üstlenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın kişiliği ve çalışma yöntemleri nedeniyle “eskisine göre daha istikrarlı ve planlı hareket edileceği” de söylenebilir. Yılmaz’ın KKTC’ye yaptığı ziyarete ve söylediklerine bakarak bu da söylenebilir sanıyorum. Yılmaz, uygulama aşamasındaki projeleri yerinde gözlemlemeye çalışırken KKTC muhalefetine ve hatta Rum tarafında çatan konuşmalar yapmaktan da uzak durdu. “Biz işimize bakalım” der gibiydi. En azından şimdilik!
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs için bir gereklilik olan “büyük projeleri” üstlenmesi veya bu tip projelere finansman, bilgi veya teknik destek sağlaması çok büyük bir olanaktır. Bu olanak olmasa, bu tür projelerin bir hayal olmaktan öteye geçemeyeceği de aşikardır.
Ne var ki, bu gibi projeler, toplumsal kalkınma için bir gereklilik olsalar bile yeterli değillerdir. Bunların umulan yararı üretebilmeleri için daha küçük ölçekteki yatırımlarla ve organizasyonlarla desteklenmeleri gerekir:
- Kurak bir ovaya su ulaştırmak tarımsal üretimi artırmak için bir zorunluluktur ama bu suyu toprak ile buluşturup işleyecek işletmeler olmazsa tarımsal üretimin artmasını bekleyemezsiniz. Adaya Türkiye’den su taşınmıştır ama bu sudan umulan yarar tam anlamı ile elde edilememiştir.
- Bir bölgeye elektrik taşıyabilirsiniz ama bu elektriği günün koşullarına uygun bir teknik ve organizasyon ile dağıtmazsanız tüketicileri elektrikle buluşturmuş sayılmazsınız. Türkiye’den kablo ile elektrik gelse bile bunun dağıtımında yaşanacak yetersizlikler olacağı şimdiden söylenebilir.
- Türkiye’nin çeşitli yerlerine yapılanlar gibi havaalanları yaparsınız ama gidip-gelecek yolcu yoksa bu alanları çürümekten kurtaramazsınız. Ercan zaten bizim vergilerimizle ve 10 yılda yenilenmiş olacaktır ama bu bile adaya gelen turist sayısını artırmayacak ve Kuzey Kıbrıs turist akışı bakımından Güney’e bağımlı olmaya devam edecektir.
Daha fazlasını saymaya herhalde gerek yoktur…
Bu arada KKTC Hükümeti sözcüleri, Türkiye tarafından yapılacak olan büyük yatırımların propagandasını yapmaya Yılmaz’dan daha fazla önem verdiler… Konuştular da konuştular… Konuştular ama bu büyük yatırımların yarara dönüşmesi için kendilerinin ne gibi çabalar ortaya koyacaklarından hiç söz etmediler…
- Deprem vergisi koyduktan iki ay sonra KDV sıfırlaması yapmak gibi ayak oyunların vazgeçip geçmeyeceklerini, ellerinde bulunan tek araç olan vergide istikrar sağlamayı düşünüp düşünmediklerini açıklamadılar.
- Toplandıkları vergiler personel harcamalarını karşılamadığı halde seçim sonrasında biraz daha istihdam yapmaya hazırlandıklarını söyleyerek oy toplamaya çalışıyorlar ama sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetleri nasıl yürütmeyi düşündüklerini anlatmıyorlar.
- Türkiye’nin yaptığı yolları idame ettirmeyi, bu yollara bağlanan tali yolların bağlantılarını iyileştirmeleri gerektiğini zaten umursamıyorlar!
Başbakan Üstel ve bakanlarından asıl duymak istediklerimiz bunlardır ama onlar bu toplara hiç girmiyorlar. Kendi işlerini Türkiye’den gelecek ekipleri karşılama ve ağırlama olarak mı belirlediler? KKTC’yi acaba böyle mi yaşatacaklar?
Bunları bile açıklamıyorlar; açıklayamıyorlar!