Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üysi Kaan Kadıoğlu, “Türkiye, safir ve yakut açısından potansiyel bir ülkedir ama potansiyel olması yeterli değil. Taşların kıymetini bilmeliyiz” diyerek “Bu taşları alıp işlemedikten, güzel bir pazar oluşturamadıktan sonra ben buna maden işletmesi de süs taşı işletmeciliği de demem. Süs taşı veya maden ameleliği derim” ifadelerini kullandı.
Kadıoğlu, insanın dünyada yaşamaya başladığında tanıştığı ilk nesnenin belki de taş olduğunu söyledi. Bir taşın değerli sayılabilmesi için gerçek anlamda kendine has bir dokusunun ve renginin olması gerektiğine vurgu yaparak, şunları belirtti: “Mesela bir elmas, yerin çok derinliklerinde oluşuyor. Hiçbir kayada elmas oluşmaz. Manto tabakası içerisinde oluşur, kristalleşir, yukarı doğru çıktığı zaman bir kayanın içerisinde yabancı kristal halinde bulunur. Çok kıymetlidir. Çok sert olması, ender olarak görülmesi ve özel bir çıkışla oluşmasından dolayı dünyanın her yerinde görülmemektedir.”
Ankara’nın Çubuk ilçesindeki agat taşının çok meşhur olduğu örneğini veren Kadıoğlu, “Dünyada emsali az olan agattır. Kendine has dokusu, deseni vardır. Keseceksiniz, işleyeceksiniz, kolye, yüzük taşı haline getireceksiniz. O zaman işte bunun bir değeri olabilir. Aksi takdirde bir dağın içerisinde patlatma yaparak veya kırarak özel teçhizatla bunu parçalayıp, kamyonun sırtına yükleyip ‘ben maden işletiyorum’ diyorsanız siz kendinizi kandırıyorsunuz” dedi.