Kıbrıs Türk Sanayi Odası salgının tekrardan kontrol edilebilir noktaya geldiğini belirterek, hatalardan ders alınması gerektiğini vurguladı.
Sanayi Odası tarafından yapılan yazılı açıklamada, vakaların düştüğü bu günlerde sosyal mesafe, maske ve diğer koruyucu önlemlerin aksatmadan uygulanması gerektiği, işyerlerinde ve sosyal hayat içerisinde sosyal teması minimum düzeyde tutmanın halen zorunluluk olduğu kaydedildi.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
“Tam kapanma süreçleri ülkelerin geleceğini ve refah seviyesini de sadece birkaç ay içerisinde tamiri edilemeyecek bir şekilde bozmaktadır. Bu sebepten dolayı sürekli açılıp kapanarak süreci yönetmek bir başarı değil, aksine büyük bir başarısızlıktır. Bir örnek vermek gerekir ise, Türkiye’de salgın süresince sanayi sektörü hiç kapatılmamış, daralan dünya piyasasına rağmen ihracatta çok ciddi başarılar elde edilmiş, ekonomik değer yaratılmıştır. Türkiye %1.2’lik bir büyüme ile Çin’den sonra büyüyen ikinci ülke olmuştur.
Başarıya yaklaşabilmek için birçok değişik ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de süreç veriye dayalı olarak, sivil toplum örgütleri ile sıkı işbirliği içerisinde ve kriterlere bağlı yönetilmek zorundadır. COVİD-19 pandemisinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve kapanmadan gerekli önlemlerin doğru zamanda alınmasını sağlayacak tek yöntem budur. Bunun aksine yapılan politikalar tekrar kapanmaya veya ekonomik olarak daha da büyük çöküntüye neden olabilecektir.
Bu çerçevede, kararlar alınırken aşağıdakilere dikkat edilmelidir:
Sosyal görüşmelerin engellenmesine yönelik sokağa çıkma yasağı saat uygulamaları, hafta sonu sokağa çıkma yasakları ve benzeri süreçler etkin bir şekilde denetlenerek, yüksek seviyede tutulmalıdır.
Sektör temsilcileriyle istişare edilerek, işyeri pandemi kurallarının uygulanabilirliği sorgulanmalı ve denetimi konusunda örgütler ile işbirlikleri sağlanmalı, bu alanda ağır cezalar değerlendirilmelidir.
Bulaşıcı Hastalıklar Sağlık Üst Kurulunun karar alırken, ilgili ekonomik ve sosyal paydaşlardan görüş/bilgi alması, bunları Dünya Sağlık Örgütü verileri ile harmanlaması ve olası senaryoları detaylı bir şekilde irdeleyerek sonuç oluşturması gerekmektedir. Bu durum Bakanlar Kurulu’nun nihai karar alırken resmin bütününe bakabilmesi ve olası riskleri de görerek kararlar üretebilmesine vesile olacaktır.
Aşı programı belirlenirken sağlık açısından çok riskli kesimler tamamlandıktan sonra hastalığın toplum geneline bulaşmasına ve bir bulaşma durumunda temas takibi zor olacak kesimlere öncelik verilerek aşılanma devam etmelidir.
COVİD-19 sürecini başarılı yöneten hiçbir ülkede sıfır vaka hedefi bulunmamaktadır, bu gerçekler ışığında sıfır vaka hedefinde vazgeçilmelidir. Ülkeyi kapatarak sıfır vaka yakalamak kısa vadede sağlık açısından başarı gibi lanse edilse de, ayni kısa zaman diliminde bunun ekonomiye ve ülke geleceğine ne kadar büyük zararlar verdiğini hep birlikte yaşamaktayız.
COVİD-19 pandemisi ile yaşamaya ve mücadele etmeye diğer tüm ülkeler gibi bizim de alışmamız gerekmektedir. Vaka sayılarının düştüğü bugünlerde, vaka sayıları sanki yarın yeniden artacakmış gibi planlama yapılmalı, salgının seyrine göre atılacak her adım detayları ile önceden belirlenmeli ve her iki kapanma sürecinde olduğu gibi toplum kaotik ve belirsizliklerle dolu süreçlere itilmemelidir.
Yukarıda da belirtildiği üzere hedef kapanma değil, sağlık ile ekonominin nasıl bir arada yürütüleceği olmalıdır. Önlemler ile ilgili planlamalar yapılmalı, bulaş durumlarında bile sektörlerin nasıl açık kalabileceğine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Ekonomimizin ayakta kalması için başka bir çare yoktur.
Başta sanayi sektörü olmak üzere, hemen hemen tüm ekonomik sektörlerin başka bir kapanmayı kaldırması mümkün değildir. Hali hazırda ciddi bir bedel ödenmiştir ve ödenmeye devam edilecektir. Ancak yaptığımız bu fedakarlığın boşa olmadığını hükümet edenlerin artık iyice anlaması ve ona göre karar alması zaruridir.
Artık hep beraber, birlik içerisinde hareket ederek, gerekli önlemlere uymak, geçmişte yaptığımız hatalardan ders alarak “başka bir kapanma” ihtiyacını tamamen ortadan kaldırmalıyız.”