Özdemiz, sevgili kardeşim, bu “bir olma meselesini” ortaya attın ama tutturamadın! Her taraf darmadağın… Bir olamadık; tam tersine atomize olduk.
Hükümet kanadı veya UBP bir olamadığı için Resmiye Eroğlu’nun Meclis başkanlığı seçiminde yaşadıklarından söz etmiyorum sadece; özellikle salgın yönetiminden, hepimizi yakından iligilendiren bu önemli süreçten bahsediyorum.
SALGIN İDARESİ
Bir salgın döneminden geçiyoruz ve “bütünlüklü bir salgın yönetimine” ihtiyaç duyuyoruz. Alınan kararların, hem teknik olarak işimize yaraması ve sağlığımızı koruması; hem idari olarak yasalara uygun ve denetlenebilir olması; hem de ekonomik olarak sürdürülebilir ve yaşamaya devam etmemizi sağlayacak şekilde olması gerekir.
Böyle bir karar alma süreci oluşturamadık. Başlangıçta “Bakanlar Kurulu” diye bir şey vardı. Neredeyse her akşam toplanıyor; hepimiz heyecanla alacağı kararları bekleyip duruyorduk. Başbakanlık’ta bir de “bilim kurulu” toplanıyordu. O kadar etkisinde kaldık ki, bugün hala, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’na “bilim kurulu” diyenlerimiz bile var.
Sonra ne olduysa oldu, Bakanlar Kurulu da, bilim kurulu da ortalıktan yok oldu. Şimdi sadece Sağlık Bakanlığı’nın kapasitesi ile sınırlıyız. Kararları onlar alıyor; açıklamaları Ali Pilli bey yapıyor; uygulama ve denetleme ise Allah’a havale edilmiş bulunuyor.
“B1R” olamadık; darmadağın olduk! Kapanıyoruz; açılıyoruz… Sonra yeniden kapanıyoruz ama kapanamıyoruz gibi şeyler yaşıyor… Binlerce esnaf iflas etti; aldırmıyoruz.
Sağlık sistemi çöktü; her hafta 2-3 kişinin evinde ölü bulunduğu haberleri geliyor; “öldü” deyip geçiyoruz.
Kimse kimsenin derdini umursamıyır yani!
YENİ ZAMLARIN GEREKÇESİ
Hükümetimiz zam üstüne zam yapıyor. Bütün harçlar zamlandı. Yetmedi, emlak vergilerini ciddi oranda artırdılar.
Başbakan Saner, kamu görevlilerinin maaşlarını ödeyebilmek için bunu yapmaya mecbur olduklarını duyurdu. Başbakan’ın gerekçesi ilginç ve tuhaf… “Sizden alacağız ki, memura verebilelim” diyor…
Ne zaman diyor? Halkın önemli bir kesiminin memurlara eksiksiz ödeme yapılmasına itraz ettiği, özellikle dar gelirli çalışanlar ile küçük esnafın kendini “ikinci sınıf vatandaş” olarak hissettiği salgın günlerinde, diyor.
Kim diyor? Partisinin ana sloganı “B1R olmak” olan Başbakan diyor. Diyor ve bir olamadığımızı ilan ediyor. “Ödeyceksiniz ki, ödenebilsinler” diyerek bu devletin bütün yurttaşlara ait olmadığını, “memur devleti” olduğunu açıkca ilan ediyor.
BİRLİK VE BÜTÜNLÜK
Sloganımız “birlik ve bütünlük” olsa bile; ne bir olabildik, ne de bütün!
UBP, “B1R” olamadı. Bir olamadığı için demokratik yollarla başkan seçemedi. “B1R” olamadığı için, milletvekillerinin önemli bir kısmı, Meclis Başkanı adayına oy vermedi. Bir olamadı ve yönetmeyi beceremedi.
Hükümet “bütün” olamadı. Sağlık Bakanlığı istediği havayı çalıyor; diğer bakanlıkların ona göre oynamasını istiyor. Birakın geleceği, bugünü bile yönetmekte yetersiz kalıyor.
Özdemir; gördün mü yaptığını? “B1R olmayı” aklımıza sokmasaydın; bütün bunları düşünmek ve yazmak da mümkün olmayacaktı!