Covid-19 virüsüne karşı sürdürülen mücadele ciddi ekonomik sorunlara neden oluyor. Virüsün küresel ölçekte etkili olması, mücadeleyi hem zorlaştırıyor, hem de etkilerinin virüs yenildikten sonra da devam etmesi riskini taşıyor.
Ekonomik etkilerin uzun sürmesi olasılığına karşılık, devletlerin ekonomik hayata müdahale ederek bir ‘yeniden başlangıç’ yaptırması gerekecek: Reset gibi bir şey…
Elbette bu süreç, devletlerin gücüne ve becerisine bağlı olarak şekillenecek. Kimi ülkelerin insanların bu sorunu daha kolay; kimilerinki daha zor atlatacak.
HAZIRLIKLI OLMAK
Kendi sınırlarımız dışına çıkarak, öncelikle Türkiye’de konu ile ilgili yapılan tartışmalara bakmak, süreci daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Türkiye’de, devletin bu salgına hazırlıksız ve kötü bir zamanda yakalandığı kanaati hakimdir. Özellikle kamu maliyesi bakımından… Türk ekonomisinin salgına uygunsuz yakalandığını belirten ekonomist Mustafa Sönmez’egöre diğer ülkeler gibi sosyal paket açıklamak için maliyenin müsait olması gerekir.
“Bütün dünya bunu göze alırken AKP bunu niye yapmıyor? Çünkü AKP, 2018-19’da barutunu tüketti. 2018’deki kriz daha derinleşmesin diye Hazine kaynakları tüketildi” diyen Sönmez, hükümetin şimdi yapabileceği tek şeyin yeniden bütçe açığını göze almak olduğunu söylüyor: “Bunun için borçlanmak, tahvil çıkarmak ve çıkardığı tahvilleri Merkez Bankası’na vermek lazım. Merkez’in de karşılığında para basması gerekir. Bundan öte çıkar yol yok.”
Bence, bu ‘hazırlıklıksızlık’ halinin ortaya çıkmasında, Türkiye’nin Suriye ve Orta Doğu politikasında Batılı ülkelerle yaşadığı gerginliğin rolünü de gözardı etmemek gerekir.Sönmez’in bahsettiği 2018 krizinin temelinde de zaten bunlar yatmıyor muydu?
Anlıyoruz ki devletler, ekonomi ve siyaseti bir bütün olarak algılamalıdır. Ve hatta; modern devletlerin çoğunun, siyaseti ekonomik istikrarı sürdürmenin bir aracı olarak kullandıklarını unutmamak gerekiyor.Siyaset yok; ekonomi var! Öyle olduğu zaman salgın gibi tusunamileri bile daha kolay atlatma şansınız olabiliyor.
KAYNAKLAR NASIL KULLANILMALI?
Türkiye, para basmak ile Uluslararası Para Fonu’ndan borçlanmak arasında tercih yapmaya çalışıyor. Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ege Yazgan ise “Hem para basma hem de IMF ile anlaşma gibi seçenekler masada olmalı”diyor. Para bulunsun da nasıl bulunursa bulunsun!
Türkiye’nin şimdiye kadar salgınla mücadele için şirketlere finansal kredi desteği verme yolunu tercih ettiğini hatırlatan Yazgan, bundan sonraki ekonomik paketlerin daha önemli olacağını ileri sürüyor.
Salgın nedeniyle geliri kesilen insanlar için mutlaka bir yardım paketi hazırlanması gerektiğinivurgulayan Yazgan, şunları dile getiriyor: “Bu yardım, ticaretin de devamını sağlar ve şirketleri de ayakta tutar. Basılacak paranın nereye gittiği de son derece önemli. Eğer para gerçekten ihtiyacı olan insanlara dağıtılırsa, ilerideki enflasyonist etkisi de az olacaktır.”
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Erinç Yeldan da “Türkiye hiç vakit kaybetmeden açıklanan önlemlerin çok ötesinde, tüm hanelere direk yardım sağlayacak genişbir mali yardım paketi oluşturmalı”diyor.
Hanelere, dar gelirlilere yapılacak yardımın ekonomiyi ve şirketleri ayakta tutacağı vurgusuna dikkatinizi çekerim.
KKTC’NİN KAYNAKLARI
Türkiye’deki bilim insanları, devletlerine hem borçlanmasını, hem de para basmasını ama bu kaynakları öncelikle hane halkını desteklemek için kullanmasınıöneriyorlar. Hayatta kalmak için harcama yapacak olan hane halkının ise şirketlerin yaşamasını sağlayacağınadikkati çekiyorlar.
KKTC’nin para basma olanağı yok. Ama bizim de nereden bulursak bulalım para bulmamız ve bunu hane halkını desteklemek için kullanmamız gerektiği çok açık!