Fizibilite çalışması 2018’de Lefkoşa Türk Belediyesi tarafından yapılan Kanlıdere’nin tamamının rehabilitasyonunu ve çevresinin yaya ve bisiklet yolu olarak düzenlenmesini öngören proje, 2019’un sonunda, uygulama projesi hazırlanmak üzere AB tarafından UNDP’ye verildi. Uygulama aşamasındaki projeye başlanabilmesi için finansmanı sağlayacak AB’nin UNDP’ye ihaleye çıkma talimatı vermesi gerekiyor.
35.5 milyon TL’ye mal olacak proje kapsamında, Kanlıdere ve onu besleyen diğer kolların ıslahı, 5 kilometrelik yürüyüş ve bisiklet parkuru, açık hava tiyatrosu, çocuklar için oyun alanları, restoranlar, cafeler ve spor alanları inşa edilecek.
Gerek atılan çöp ve molozlardan, gerekse su taşkınlarından dolayı mevcut haliyle Lefkoşa için çok kötü bir imaj yaratan ve başkente zarar veren bir noktada bulunan derenin ıslahı sağlanırken, yapılacak yeni bisiklet yolunun, başkentin mevcut bisiklet parkuruna bağlantılar içereceğinden bisiklet kullanımını teşvik etmesi ve trafiği kısmen de olsa rahatlatması bekleniyor.
Proje çerçevesinde Mehmet Akif Caddesi’ndeki (Dereboyu) sinema ve alışveriş merkezinin arkasına inşa edilecek yaya ve bisiklet köprüsüyle, sadece Osman Örek Caddesi’nden ulaşılabilen derenin öteki yakasındaki yeni yerleşim alanıyla entegrasyon da sağlanacak.
YILLARDIR GÜNDEMDE
Kanlıdere’nin ıslahı ve çevresinde bir park oluşturma fikri ilk kez Lefkoşa İmar Planı kapsamında Mustafa Akıncı’nın Lefkoşa Türk Belediye Başkanı olduğu 1984’te iki toplumlu bir proje olarak ortaya çıktı.
Daha sonraki yıllarda da zaman zaman gündeme gelen proje çerçevesinde dere yatağı temizlenip, flora ve faunasına ilişkin çalışma yapıldı ancak ekonomik nedenlerden dolayı kuzeyde hayata geçirilemedi. İki toplumlu projenin güney ayağının büyük bölümü ise bir süre önce tamamlandı ve hizmete girdi.
Kanlıdere Projesi en son İki Toplumlu Çevre Komitesi’nin 2017’de yeniden gündeme getirmesiyle AB ile yapılan toplantılarda öncelikli proje oldu ve belediyeler yeniden harekete geçti.
LTB Projeler Şube Amiri Ali Güralp ve Kanlıdere projesinin yeniden gündeme getirilmesine katkı koyan İki Toplumlu Çevre Teknik Komitesi’nin Eş Başkanı Şerife Gündüz, TAK muhabirinin projeye ilişkin sorularını yanıtladı.
Ali Güralp, 2018’de yeniden gündeme gelen projenin, hayata geçirilebilecek en uygun kısmını uygulamak için harekete geçildiğini ve müracaat edilen AB’nin, Kıbrıs Türk toplumunun kapasitesini geliştirmeye yönelik ayrılan finansmandan proje için 5.5 milyon Euro’luk bir bütçe ayırdığını belirtti. Güralp, eski çalışmayı güncelleyerek fizibilite çalışması yaptıran AB’nin uygulaması için projeyi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’ye verdiğini kaydetti.
“KANLIDERE, BAŞKENTE ZARAR VEREN BİR NOKTADA”
Ali Güralp, Kanlıdere’nin, mevcut haliyle Lefkoşa için çok kötü bir imaj yaratan ve başkente zarar veren bir noktada olduğu görüşünde. Güralp, “Bu düzeltilirse, Lefkoşa çok değerli bir mücevhere kavuşacak. Linear bir park olarak mükemmel bir yer. Doğal güzellikleri çok ancak vatandaşlar kanalizasyon sularını dereye veriyor ya da gidip molozlarını buraya atıyor” dedi.
Güralp, projenin aslında sadece Kanlıdere’yi değil, Asidere’yi de içine aldığını çünkü bu iki derenin de taşkınlar, kanalizasyon akışları, çöp ve sinek gibi nedenlerden dolayı Lefkoşa’ya zarar verme noktasında olduğunu vurguladı.
2000’de projeyi hazırlarken bütün dereyi, flora ve faunaya zarar vermeden ve çevreci örgütlerle işbirliği içinde doğayı koruyarak temizlediklerini hatırlatan Güralp, “Ancak şu anda derenin hali belli. Dere yine eski haline döndü… Belediye zaman zaman seferberlik gibi şeyler düzenleyip, dereye çöp atılması engellese de çok geçmeden yeniden çöp dökülmeye başlanıyor” ifadelerini kullandı.
“LEFKOŞA’NIN BOYNUNA DOLANAN MEZBELELİĞİ ALTIN BİR KOLYEYE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Projenin yeniden gündeme getirilmesine katkı koyan İki Toplumlu Çevre Teknik Komitesi’nin Eş Başkanı Şerife Gündüz, Lefkoşa için doğal bir yeşil alan olan Kanlıdere’nin rehabilite edildikten sonra çevresinde yapılacak park, yürüyüş ve bisiklet yoluyla başkentlilerin nefes alabileceği bir yer olacağını belirtti. Gündüz, yeşil alan, yürüyüş ve bisiklet yollarını kapsayan proje çerçevesinde dere düzenlenirken, olası sel felaketlerine karşı gerekli tedbirlerin de alınacağını kaydetti.
Parkta çevre eğitimiyle ilgili etkinliklerin de yapılacağına işaret eden Gündüz, Kanlıdere ve çevresindeki bitki örtüsünün çok özel olduğunu ve AB tarafından planlanan dere düzenlemesinde de oranı çok yüksek olan endemiğin göz önünde bulundurulduğunu belirtti. Gündüz, “Parklar, kafeteryalar olacak. Yani yürüyüş yapıp nefes alabileceğiniz, çocuklarınızla vakit geçirebileceğiniz bir alan yaratacağız… Her şey ölçülerek yapılacak. Lefkoşa için güzel olacak” dedi.
“Aileler çocuklarını alıp yürüyüş yapabilecek. Bir bisikletli de basılma tehlikesi yaşamadan dere boyunca seyredebilecek” diyen Güralp, proje çerçevesinde Kanlıdere boyunca beş noktada oyun eğlence alanı ve cafeler düşünüldüğünü kaydederek, tüm bunların dereye hudutu bulunan yeşil alanlar içerisine kurulacağını belirtti.
Güralp, Lefkoşa’nın boynuna dolanan dere ve çevresini mezbelelik olmaktan çıkarılıp, altın bir kolyeye dönüştürmek gerektiğini belirterek, şu anda böylesine büyük bir parka sahip olmayan Lefkoşalıların daha rahat nefes alabileceğini vurguladı.
“TRAFİĞE POZİTİF KATKI”
Ali Güralp, Kanlıdere boyunca yapılacak bisiklet yolunun, mevcut bisiklet güzergahıyla zaman zaman birleşecek şekilde projelendirildiğinden başkentte birçok yere bisikletle güvenli şekilde gidilmesine de imkan sağlanacağını kaydetti.
“Şehit Ecvet Yusuf Caddesi’ne yapılan bisiklet yolunda olduğu gibi, mevcut bisiklet yollarıyla bağlantılar olacak. Kanlıdere’yi kullanarak Şehit Ecvet Yusuf’a çıkılıp, bisiklet yolu üzerinden başka yerlere de ulaşılabilecek” diyen Güralp, ulaşımın bisikletle sağlanmasının trafiğe pozitif bir katkı sağlayabileceğini kaydetti
Güralp, Osman Örek Caddesi’nin (Dereboyu-Metehan Çemberi güzergahı) güneyinde son yıllarda oluşan yeni yerleşim alanına da Mehmet Akif Caddesi’ndeki sinemanın arkasına proje çerçevesinde inşa edilecek yaya ve bisiklet köprüsüyle daha kısa ulaşım imkanı sağlanacağını belirtti. Ali Güralp, “Orada Lefkoşa’dan kopuk bir yerleşim alanı oluştu. Osman Örek Caddesi’ndeki köprünün, yeterince geniş olmamasından dolayı yaya ya da bisikletli akışına elverişsiz olmasından dolayı ulaşımın uzun zaman aldığı bu bölgeye ulaşımı kolaylaştırmak için alışveriş merkezinin arkasına yaya ve bisiklet köprüsü öngörülüyor” dedi.
Kanlıdere’ye inşa edilecek bisiklet yolunun, başkentin bisiklet yolu ağının önemli bir parçası olacağına işaret eden Güralp, “Bisiklet ‘networkümüzün’ birinci ayağı Şehit Ecvet Yusuf Caddesi’nden gelip, belediyenin bulunduğu noktadan Kemal Aşık Caddesi’ne; bir diğer ayağı ise Yenişehir Polis Karakolu’ndan devam ederek, Şehitler Abidesi’ne, oradan ETİ’nin önünden Kemal Aşık Caddesi’ne, Girne Kapısı’ndan Meclis’e, oradan da Kumsal Parkı’na uzanırdı. Projeyle dereye bağlantı yapıp, Dereboyu’ndaki alışveriş merkezinin arkasındaki köprüden Osman Örek Caddesi’ne, oradan da Gönyeli’ye bağlantı sağlanacak” dedi.
PROJE ARA BÖLGEYİ DE KAPSIYOR
Şerife Gündüz, “Kanlıdere güneyde başlayıp, kuzeyde devam ettiğinden”, ara bölgede kalan kısmının rehabilitasyonunun da ihalenin parçası olacağını vurguladı. Gündüz, “Agah Necat’ın oradan başlayıp güneye doğru devam edecek projenin tamamı bittikten sonra şartlar uygun olduğunda kullanıma açılacak. Yani Kanlıdere boyunca güneyde halihazırda mevcut olan parkla, kuzeyde ihale aşamasındaki park arasındaki geçişin şartlar uygun olduğunda nasıl sağlanacağını belirleyeceğiz” dedi.
Ali Güralp da uygulama projesi verilen UNDP’nin hem kuzey, hem de güney kısmı için proje hazırlama durumunda olduğunu belirterek, ancak, uygulama alanının KKTC sınırları içinde olduğunu ve projenin hayata geçmesi için yapılabilecek kısımların daha büyük kayıplar yaşamadan bir an önce başlamasından yana bulunduklarını söyledi. Güralp, “Yani yapılabilecek bölgeler yapılsın, politik bir çözüm üretilmesi durumunda, arada kalan kısım da yapılır ve birleştirilir… Ancak öncelikle Lefkoşa’nın kuzeyinin bayındır edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Teknik olarak projenin kuzeyden başlaması gerektiğini kaydeden Güralp, “Bu tip projelerin downstream dediğimiz yani derenin alt kısmından başlayıp yukarıya doğru yapılması lazım. Derenin ulaştığı son noktadan ana kaynağa doğru gitmesi lazım. Zorunlu durumlarda bunun aksi de yapılabilir ancak bu çok pahalıya mal olur çünkü olası bir sorun durumunda işe yeniden başlanmak zorunda kalınır” değerlendirmesinde bulundu.
“YENİ BİR KAPI AÇMA SİYASİLERİN VERECEĞİ BİR KARAR”
Güralp, Rum tarafında, iki parkın birleşeceği noktada bir sınır kapısının açılması konusunun tartışıldığının hatırlatılması üzerine, yeni sınır kapısı açma kararının siyasilerin vereceği bir karar olduğunu ve politik irade burada bir kapı açmayı uygun görürse açılabileceğini belirtti.
Güralp, AB’nin de ara bölgede bir kapı açılmasıyla işe başlanmasından yana olduğuna dikkat çekti. Güralp, LTB’nin yeni kapılar açılması konusunda Rum belediyesiyle mutabakata vardığını ve bu yönde girişimlerde bulunduğunu ancak herhangi bir gelişme olmadığını kaydederek, projeye başlamak için bir kapı beklemeye gerek olmadığını kaydetti. Güralp, “Bu kapının ne zaman açılacağı belli değil. Dolayısıyla bir kapı açılacak diye bütün projeyi bekletmek mantıklı değil. Bizim açımızdan proje bir an evvel uygulamaya konmalı ve güneyde yapılanın yansıması olarak kuzeydeki kısmın tamamlanması gerekir” dedi.
NE ZAMAN BİTECEK?
Soru üzerine projenin tamamlanma süresinin AB’nin planlamasına bağlı olduğuna işaret eden Şerife Gündüz, çok yavaş ilerleyen teknik süreçlerin söz konusu olduğunu ancak başlaması halinde biteceğini belirtti.
Projenin tamamlanması kadar sürdürülmesinin de çok önemli olduğu konusunda hem fikir olan Gündüz ile Güralp, sürdürülebilir bir yapı sağlanmasının şart olduğuna vurgu yapıyor: “Yani yapıp bırakmakla olmaz. Orada kafeteryalar, parklar olacak. Ağaçlar olacak. Bunların bakımının yapılıp, devamı sağlanmalı”
TRODOS’TAN BAŞLAYIP SALAMİS’E KADAR UZUYOR
90 ile 100 kilometre arasında bir uzunluğu olup, adanın en uzun deresi niteliğini taşıyan Kanlıdere, Trodos’tan başlayıp, başkent Lefkoşa’nın kuzey doğusundan Mesarya ovasına, oradan da doğuya yönelip Gazimağusa’da Salamis yakınlarında denize ulaşıyor.
Kanlıdere adını, bir rivayete göre, İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard’ın Üçüncü Haçlı Seferleri sırasında aldığı Kıbrıs’ı sattığı Templer Şövalyeleri’nin ayaklandıkları için katlettikleri Kıbrıslıların akan kanlarının Lefkoşa’nın tam ortasından geçen dereye ulaşmasından; başka bir rivayete göre ise Osmanlı’nın adayı aldıkları sırada Venedikli askerlerle yaşanan büyük savaş sırasında akan kandan alıyor.
Kanlıdere, 1489 yılına kadar Lüzinyan surlarıyla çevrili Lefkoşa’nın ortasından geçmekte, bu nedenle de sel sularının yatağından taşması sonucu insan yaşamı ile mal varlığına büyük zararlar vermekteydi.
Venedik döneminde kentin savunmasını güçlendirmek amacıyla Kanlıdere’nin yatağı kentin dışına alındı ve Güney Lefkoşa’daki eski genel hastanenin önünden başlayıp İngiliz Büyükelçiliği’nin yanına kadar uzanan dere yatağı sonradan yapıldı.
Sadece yağışlı dönemlerde gelen dere günümüzde çok az akıyor. Normal yağış alındığı yıllarda debisi 2 ile 5 milyon metreküp olurken, yağışların normalin üstünde olduğu yıllarda bu miktar 7-8 milyon metreküp seviyesine kadar çıkabiliyor.