KTEZO Başkanı Mahmut Kanber tarafından yapılan yazılı açıklamada, ülkede Türk Lirası’nın değer kaybı sonucunda oluşan enflasyonist bir ekonominin sonuçlarını işletmelerin kendi planlaması ile çözemeyeceği kaydedilerek, yaşanan sorunların sorumlusu olarak “istikrarsız ve kalıcı olmayan her hükümete göre değişen bakış açısına bağlı ekonomik, sosyal ve siyasal politikalar” gösterildi.
Ülkedeki 10 binin üzerindeki küçük ve orta boy işletmelerin çalışanlarıyla beraber varlıklarını sürdürme noktasındaki çabalarının yetmediğinin kaydedildiği açıklamada, “Buradan hareketle ülkedeki hayat pahalılığının önüne geçilmesi için kamucu bir yaklaşımla sadece maaşların artırılarak hayat pahalılığının önüne geçilebileceği gibi bir düşüncenin içinde olan bu ülkeyi yönetenler esastan uzaklaşarak toplumun algısını sayısal rakamları değiştirerek alım gücünü artırılmayacağını anlaması gerekmektedir” denildi.
– “2020 sonrasında 5 binin üzerinde işletme kapandı”
2020 sonrasında 5 binin üzerinde işletmenin kapandığının ve buna bağlı olarak istihdamın eksildiğinin aktarıldığı açıklamada, ülkeyi yönetenlerin bununla ilgili hangi politikaları geliştirdiği soruldu.
Açıklamada, küçük ve orta boy işletmelerin ekonomik faaliyetlerinde gelir kayıplarının ortalama yüzde 50 olduğu belirtilerek, bu işletmelerin ayakta durabilmesi ve istihdamı devam ettirebilmesi için doğrudan desteğe ihtiyacı olduğu vurgulandı.
“İşletmeleri borçlandırarak kamuya kaynak aktarmayı hedefleyen yapının sağlıklı politikalar oluşturacağı ile ilgili kaygı duymaktayız” denilen açıklamada, işletmelerin kendi öz varlıklarını satarak ve borçlanarak ayakda kalmaya çalıştığı ancak çoğunun elinde öz varlık kalmadığı kaydedildi.
Açıklamada, şöyle denildi:
“Tüm bu olumsuzluklara ve yaşanan istikrarsız ekonomik sosyal ve siyasal politikalarının sonucundaki toplumumuzun yaşadıklarının çözümlerinin popülizm üzerinden değil genel politikaların ülkede kalkınmayı ve istikrarı sağlayacak planlamalarla olabileceğine inanan ve bu konuda mücadeleyi artıracak yapıların içerisinde ve birlikte mücadele edeceğimizi buradan paylaşmak istiyorum. Hedef açlık sınırında bir gelir için yaşamak ve mücadele olmamalı. Sınıfsal ayrım ekonomik tanımlamanın toplum içinde daha fazla derinleşmeden, adil bir gelir dağılımı sağlayacak sosyoekonomik yapılanmaya ihtiyacımız vardır.”