Türkiye’nin geliştirmeye çalıştığı savaş uçağı KAAN ile ilgili haberler Türk halkını ne kadar etkiledi bilemiyorum doğrusu. Artık alışmış görünüyorlar: Her seçim öncesi Türk milletini veya devletini “yükseklere fırlatacak” bir şeyler bulunuyor ya; bu defa da öyle mi diye düşünenler olduğunu ve bunu dillendirdiklerini görüyoruz. En azından bir kesim insan, KAAN ile ilgili haberleri de ihtiyatla karşılıyor.

KAAN’ın motorunun F16 motoru olduğuna dikkat çekerek bunun “yeni nesil savaş uçağı” olamayacağına vurgu yapanların bile “keşke olsa” dediklerini ve bunu gerçek bir isteklilikle dile getirdiklerini de biliyoruz ama… Keşke Türkiye, büyük bir silah üreticisi olsa ve silah almak yerine satmaya başlasa, diye düşünüyorlar. Üstelik, bunun Türkiye’ye “güvenlik” getireceğini zannederek yapıyorlar galiba… Bunu bir “gurur” vesilesi olarak da görüyorlar!

Savunma sanayii uzmanı değilim ve olmak da istemiyorum ama tarih bilgisine dayanarak silah üreticisi devletlerin refah üretmekte başarılı olamadıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye’nin küresel savunma sanayine itibarlı bir paydaş olarak katılmasının “bağımsız bir üretici” olmasından çok daha fazla “güvenlik” üreteceğini ve Türk halkı için çok daha ekonomik olacağını ileri sürmek istiyorum.

Türkiye, ABD liderliğinde üretilen F35 savaş uçağı projesinin önemli bir paydaşıydı. Türkiye sanayii, F35 için çeşitli parçalar üretiyordu ve Türk Silahlı Kuvvetleri F35’in önemli alıcılarından biriydi. Hem üreterek hem de kullanarak projeye katkı sağlayacak ve karşılığını alacaktık. Güvenliği farklı mecralarda arama sevdası, Türkiye’nin bu projeden dışlanmasına neden oldu.

Sormak zorundayız: Türkiye, F35 projesinin parçası olarak kalarak mı daha güvende olurdu; yoksa kendi savaş uçağını üreterek mi?

Küresel ölçekte bir güvenlik sisteminin önemli bir elemanı olmak, tek başına silah sanayii geliştirmekten hem daha güvenlidir hem de daha ekonomik.

F35 gibi projelere sağladığınız katkı ulusal ekonominiz için önemli bir girdidir; gelirdir. Bunun için çok büyük ve yeni yatırımlar yapmamış olmanız da gerekir; başka amaçlarla yapılan yatırımları da değerlendirmişsinizdir. F35 gibi projelerin parçası olmak, sizi en gelişmiş savunma silahlarının sahibi de yapar. Ortaklarınız da müttefikleriniz olur. Şimdiki gibi bir “silahlanma yarışı” içinde olmaz, “müttefik paydaşlar” olarak muamele görürsünüz.

KAAN projesi, bu saydığım avantajları sağlayabilecek mi? Bu projeyi destekleyenlerin asıl yanıt vermesi gereken soru işte budur!

Son haberlere göre, Türkiye ile Yunanistan, ikisi birlikte, Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne katıldılar. Türkiye hava sahasında olan bitenler Yunan generalleri; Yunan hava sahasında olanlar Türk generalleri tarafından izlenebilecek. İşte bu ortaklık, Türkiye ile Yunanistan’ın birbirlerine üstünlük sağlama girişimlerinden daha fazla güvenlik sağlayacak.

Olması gerekenler bu gibi ortaklıklardır. Bu gibi projeler ve birliktelikler savunma sanayini de kapsadıkça güvenlik ihtiyacı daha iyi karşılanmış olacaktır.

Tarih bilmek gerekir: Kim ki silahlanır, sonuçta bir savaşa da ihtiyaç duyar… Savaş da insanların yok olmasına yol açar! Tarihte her zaman böyle olmuştur.

Dilerim sonumuz onlar gibi olmaz!