Kuzey Kıbrıs Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçileri Derneği, çeşitli ürün gruplarındaki Fiyat İstikrar Fonu uygulamalarının üretimi korumak yerine pahalılığa neden olduğunu açıkladı. Derneğin, açıklamasına göre, peynir 10 TL’den 13.9 TL’ye yükselirken şişe suyu ise % 180 oranında pahalılanmıştır.
Kuzey Kıbrıs Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçileri Derneği, piyasada pahalılığa neden olan Fiyat İstikrar Fonu uygulamasının hangi ürünlerde ne kadar bir fiyat artışı yarattığını rakamlarla açıkladı. Devletin yerli üretimi korumak gerekçesine dayanırdığı bu uygulamanın üretimi korumadığı tam tersine piyasada pahalılığa neden olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu.
PEYNİRDE KİLO BAŞINA 4 TL
Pandemi sürecinin başlangıcında, ithal peynire uygulanan Fiyat İstikrar Fonu (FİF) 1TL/Kg’dan 4TL/Kg’a yükseltilmiş ve tüketimin yerli üretime kaymasının özendirilmesi için bu kararın alındığı savunulmuştu.
Bu kararın somut tek sonucu halkın ithal peynir çeşitlerini daha pahalıya satın alması olmuştur. Öyle ki, fon artışı kg başına 3,9TL olarak yansımış ve 10TL/kg olan peynirin fiyatı 13,9TL olmuştur.
BİR BULGUR ÜRETİCİSİNE ZORUNLU DESTEK
Ülkemizde tek bir üretici tarafından üretilen ve hükümetin “2 birim ürün ithal izni için 1 birim yerli üretim bulgur”alma şartı nedeniyle zorunlu olarak satışa sunulan ‘yerli bulgur’, kalite sorunu nedeniyle halktarafında da tercih edilmemekte ve satılmamaktadır.
Kalitesiz olmasının yanı sıra, yerli ürünün Türkiye bulguruna göre maliyeti de oldukça yüksektir.
Bulgur ithalatında uygulanan %18’lik yüksek fiyat istikrar fonu, 5 seneyi aşkın bir süredir, aslında sürdürülebilir durumda olmayan bulgur fabrikasını desteklemek gerekçesiyle yürürlüktedir.
TAŞIMA SU ZATEN PAHALI
100 TL alış değerli olan içme suyunu KKTC’ye ithal ederken, %65 navlun, %35 FİF, %5 KDV ve %5-10 civarında da sağlık ve gümrük diğer işlem masrafı olmak üzere toplam yaklaşık %110-115 oranında bir maliyete maruz kalınmaktadır.
Ev içi su tüketimin büyük bir kısmı damacana olarak gerçekleşmekte, ev dışı tüketimin büyük bir kısmını da bardak su oluşturmaktadır.Bu iki ürünün (damacana ve bardak su) de KKTC’ye ithalatı yasaktır.
Mevcut şartlarda pazardaki raf satış fiyatlarına baktığımız zaman da yerli ürünlerin çok avantajlı olduklarını görüyoruz. Süpermarketlerde ortalama raf satış fiyatları şöyledir:
1,50 litre ithalpet sular 3,10 TLortalama fiyatla rafta satılmaktadır. (6 marka)
1,50 litre yerlipet sular 1,38 TLfiyatla rafta satılmaktadır. (4 marka)
1,50 litrelik ithal ürünler yerli ürünlerden %125 daha pahalıdır
0,50 litre ithalpet sular 1,35 TLortalama fiyatla rafta satılmaktadır. (8 marka)
0,50 litre yerlipet sular 0,80 TLortalama fiyatla rafta satılmaktadır. (4 marka)
0,50 litrelik ithal ürünler yerli ürünlerden %68 daha pahalıdır
Bu rakamlar, yurttaşların çeşitli nedenlerle tercih ettikleri ithal sulardaki pahalılığı kendi bütçelerinden karşılamak zorunda olduklarını göstermektedir.
PATATESE ZORUNLU KORUMA İŞE YARAMIYOR
KKTC’ye patates ithalatına, daha önce “2,5kg patates ithal izni için 1kg yerli üretim patates”alma şartı şeklinde uygulanan kota; Mart 2020’de “2,5kg patates ithal izni için 6,25kg yerli üretim patates” (1kg ithal izni için 2,5kg yerli üretim) alma şartına dönüştürülmüş ve ürünün ithalatı imkansızlaştırılmıştır.
Buna karşın patates üreticilerinin ürünlerinin ellerinde kaldıklarına dair şikayetler her gün basına da yansımaktadır. Kıbrıs’ın ayrıcalıklı ürünlerinden biri olan patatesin üretiminin artırılması dış satım imkanlarının geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir.
ZEYTİNDE LİDER İTHAL ÜRÜNLER
KKTC’ye zeytin ithal ederken %6 gümrük, %2 tarım sigortası fonu, %8 FİF ve %10 nakliye bedeli olmak üzere toplamda %26 seviyesinde bir maliyete maruz kalınmaktadır. Bu maliyet faktörleri nedeniyle ithal ürün fiyatları yerli ürün fiyatlarının kat kat üzerindedir. Buna rağmen kalite ve pazarlama olarak üstünlükleri nedeniyle pazarda ithal ürünler tercih edilmektedir.
KKTC’de her yıl artarak zeytin fidanı dikiliyor ve üretim katlanarak artıyor. Ürünün stokta yığılmaması için ülke olarak ihracattan başka şansımız yoktur. Bu çerçevede ithalatçıların yurtdışı bağlantılarını kullanarak üreticiler nezdinde yapılan çeşitli girişimlerden bugüne kadar sonuç alınamamıştır. İzlenimimiz odur ki, üreticilerin önceliği ithal ürünlerin engellenmesi ve tüketici özgürlüğü kısıtlanarak kendi ürünlerini azami kârla fiyatlandırıp satmaktır.
ET ÜRÜNLERİNE YÜKSEK FON
Temel gıda ürünlerinin başında gelen et ve et ürünlerine getirilen ek fonlar bu ürünlerin fiyatlarının artmasına yol açmış ve pandemi sürecinde halkın iyice daralan bütçesine, büyük bir darbe vurulmuştur; halkımızın bu ürünlere ulaşması çok daha zor bir hale getirilmiştir.
“3 lira extra fondan ne olacak ki?” zihniyeti ve söylemleri ile ithalat esnasında kilo başı alınan fonun 1 liradan 4 liraya çıkması, Türkiye’de kilosu ortalama 10-11TL civarı olan tavuk ürünlerin extradan yüzde 30 zamlanması anlamına gelmektedir.
Türkiye ve/veya Avrupa’dan ithal edilen şarküteri ürünlerinin yüksek teknolojide ve yüksek et kalitesinde olması nedeniyle zaten yüksek olan fiyatları daha da yükselmiş; bu ürünlere halkımız çok daha pahalı şekilde ulaşmak zorunda bırakılmıştır.
Ürün çeşitliliği olarak, ülkemizde üretilmeyen ve teknolojik açıdan üretilmesi de mümkün olmayan pek çok ürün, FİF uygulamasındaki genelleme nedeniyle fon artışıyla oluşan ek maliyetlere maruz kalmış ve gereksizce pahalılaşmıştır.