Elektrik yok! Klimaları çalıştıramıyoruz… Çocuklar huzursuz, sağa-sola çatıyorlar. Yaşlılar telaş içinde; her an kalp krizinden gidebilirler.
AKSA ile sözleşme imzalanmış… Burada üretemediğimiz elektriği Türkiye’den kablo ile getireceğiz… Kimimiz, “Neden AKSA? İhale yapsalardı” diyor. Kimisi, “Kabloya ne gerek var? Memleketin kodamanları ortak olsun, LNG santralı kursun” diye yanıt veriyor.
Tartışma, “Elektrik yok, elektrik! Gelsin de nasıl gelirse gelsin!” şekline dönüşüyor tabii. Biraz öteden yeni bir ses, tartışmaya yeni bir şekil veriyor: “İstemeyen almasın ve kullanmasın!”
Elektrik sorunu ile ilgili raporlar hazırlandı; forumlar düzenlendi… İhale yasası değiştirilirken Başbakan meclis kürsüsüne çıkarak bu değişikliğin AKSA ile ilgili olmadığını ve birden fazla şirket ile görüşüleceğini iddia etti. Sonunda iki günün içinde önce bir devletlerarası protokol, sonra KIB-TEK ile AKSA arasında bir sözleşme imzalandı. İmzalandı ama Kıbrıs Türk halkı adına bu süreci takip etmesi gereken basın mensupları veya muhalefet partilerinin hiçbiri bu belgelere henüz daha ulaşamadı.
Bu işleri yönetenler artık büyük beceri kazandılar zaten… Ercan’ın yedi yıl gecikmeli açılışı ile AKSA ile sözleşme imzalamayı aynı güne denk getirdiler. Zaten sıcak da var… Her şey harala-gürele içinde bitti gitti!
Bu harala-gürelenin bir parçası da Ercan Havaalanı’nın yeni tesislerinin açılışıydı. 2021 yılında imzalanan sözleşmeye göre dört yılda yani 2016’da bitmesi gereken yeni havaalanının açılışı böylece, yedi yıl gecikmeli olarak gerçekleşmiş oldu.
Eskisinin 6 katı büyüklüğünde terminal binası yapmışız… 10 milyon yolcuya hizmet verecekmişiz. Ercan’ı kullanan yolcuların sayısı toplam olarak 2 milyon kadardır sanırım. Yakında 10 milyona çıkacakmışız gibi konuşulması insanın aklı ile dalga geçmek gibi bir şey oluyor.
Ortada bir sözleşme var ama bu sözleşmenin ne denli uygulandığı bile konuşulamıyor. Devlet bu alanın yapılması için ne kadarlık bir gelirden vazgeçti? Bilmiyoruz. Teknik yetersizlikler var deniliyor ama ne zaman düzeltilebilecek öngöremiyoruz. Elektrik yetersiz ve havalandırma çalışmıyor ama hesap soran yok.
Bu kadar gecikmeden sonra açılacak havaalanı bu mu olmalıydı? Biz bu soruya yanıt ararken yetkililerimiz bütün bu yatırımların “KKTC’nin ne denli güçlü bir devlet” olduğunu kanıtladığını bile söyleyebiliyorlar.
Anayasal haklar çiğneniyor. Demokratik gelenekler yok sayılıyor. Yasa veya hukuk hak getire ama “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bir devletin ihtiyaç duyduğu tüm kurumlar ve her gün gelişen alt yapısıyla, dünyanın saygın devletleri arasında hak ettiği yeri alma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.”
“Hayata geçirdiğimiz su ve gerçekleştireceğimiz elektrik projemiz gibi, açılışını yaptığımız yeni havalimanı projemizle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tüm dünyaya açıkça ‘Biz bir devlet olarak varız, buradayız ve dünya devletleri ailesine üye olmaya hazırız’ diye haykırmaktayız.”
İstemezseniz almayınız! Bu devleti de kullanmak zorunda değilsiniz zaten; kullanmayınız! Meclisine aday olmayınız. Ercan gibi gecikmeli de olsa bitirilecek olsa sarayda oturmaya da talip olmayınız. Böylece sizden de kurtulmuş olurlar; olur biter!
Türkiye’den gelen suyu ve gelecek olan elektriği de kullanmayabilirsiniz! Ercan’dan da uçmayınız! Ne haliniz varsa görün! Beşparmak’ta bir mağarada yaşamaya da çalışmayın ama… Onası KKTC’nin egemenliğinde!
Ne kadar ilginç, değil mi? KKTC gerçekten “ilginç bir devlettir”! Yakında bu şekilde tanınmayı beklemektedir.