Ülkede yaşayan onbinlerce insan gibi bende ekmeğimi hayvancılığa bağlı imalat sanayiinden çıkarıyorum ve hayvancılık sektörünün zora girmesini asla istemediğim gibi bu durum beni de zora sokar… Benim kavgam kanserleşmiş bir yapının sürdürülebilir şekilde kalıcı tedavi edilmesi üzerine…
Bakın, Dünyanın hiçbir ülkesinde devlet süt alıp satmaz. Ne Amerika’da, ne Avrupa’da, ne Uganda’da bizdeki gibi bir düzen vardır! 74 sonrası bu düzen kurulduğunda, 1977 yılında devlet hayvancıya yardımcı olabilmek için yasa çıkarmış ve yasanın verdiği yetkiyle Süt Endüstrisi Kurumu (SÜTEK) tekel olarak sütün pazarlamasını üstlenmiştir. Bu yapı, ilk zamanlar çok çok zayıf olan sektör için belki faydalı olmuş olabilir ancak sektörün teknik olarak gelişmesi, ekonomik olarak büyümesi, dünyaya açılması sonrasında sistemsel olarak zafiyet yaratmaya başlamıştır. Yani, tüm bu sıkıntılar, devlet bu işten çekilmekte geç kaldığı için yaşanmaktadır.
En vahim hata ise, CTP’nin Tarım Bakanlığı döneminde, çiğ süte teşvik verilerek kanserli yapıyı da hada büyütmek olmuştur. Bu hamle sektörü bağımlı hale getirip, aslında yürümeye başlaması gereken bebeği, hala annesinin kucağında biberonla beslenen 30 kiloluk çocuk haline getirmiştir. Ayrıca, Tarım Bakanlığı’nın zaten kıt olan kaynaklarını adeta vakumlayarak tarımsal altyapıya kaynak aktarmayı imkansız hale getirmiştir. Artık annenin, kucağındaki 30 kiloluk çocuğu taşıyacak takati kalmamıştır.
Bu teşvik ve desteklemeler, hayvancılık işletme yapılarını da olumsuz etkilemiştir. Örneğin, 1000 işletme 3000 vatandaşa istihdam yaratırken gelinen aşamada daha fazla süt üreten 250 işletmede 500 Pakistanlı çalışır olmuştur. Devletin verdiği doğrudan çiğ süt desteği büyükbaş işletmelerinin asimetrik büyümesine neden olmuştur.
Diğer taraftan, imalat sanayiinde son 10 yılda 12 adet büyük süt fabrikasının 6 tanesinin batmasına, Koop-Süt’ü ise borçlarının devlet tarafından defalarca silinmesi yoluyla hayatta tutulması durumuna getirmiştir.
Kolay bir yapısal düzenleme ile bu sorun ortadan kalkar. SÜTEK’in aradan çekilerek yetkiyi 6 bölgede kurulacak Hayvancı Süt Kooperatiflerine devretmesi, bu sorunu kökten çözer. Bu kooperatifler kendilerine bağlanacak hayvancıların ürettiği günlük sütü ihale usulü ile direk teminatı veren süt fabrikalarına pazarlayabilirler. Basit bir yasal düzenleme ile devlet aradan çekilir ve bu konu çözülür. Yani, devlet sektörü serbest piyasa koşullarına bırakırsa sistem kendi kendine çalışmaya başlar.
Bu arada süt fabrikaları da kendi sütlerini kendileri toplar ve bu konudaki yük de devletin üzerinden kalkmış olur. Devlet sadece, kayıt ve denetim görevini yerine getirir.
Tabi tüm bu operasyon için siyasi irade gerekir. Şahsen tüm bu sorunları kökten çözecek derinlemesine planlama ve organizasyonu bir yılda yapabilecek donanıma sahip olduğumu biliyorum ama bağımlı hale gelmiş karteller ve siyasi güçlerin buna müsaade etmeyeceğinin de bilincindeyim.