Covid-19 salgını KKTC’nin gerçek yüzünü açığa çıkardı. Kuzey Kıbrıs’ta kamu yönetimi diye bir şey yoktur. Bir soygun vardır: Kamusal kaynaklar, ‘yönetiyoruz’ kisvesi altında yağmalanmaktadır.
Covid-19 virüsüne karşı ne yapabildik?
Hiçbir şey!
Hastane yapamadık. Temaslıları düzgün bir şekilde takip edemiyor, skandallar yaşıyoruz. Yoksulları destekleyemedik. İşletmeleri ve çalışanlarını ayakta tutmak için aldığımız önlemler yetersizdir diye binlerce işletmenin ‘ara verdiği’ bizzat bakan tarafından olağan bir şeymiş gibi açıklanmaktadır. Ülkeyi yönetir gibi yapanların, başlıca gelir kaynağımız olan turizm ve yükseköğretimi nasıl devam ettireceğimiz konusunda en ufak bir fikirleri dahi yoktur.
OLAYLAR BÜYÜYECEKTİR
Kamu yönetimi salgın karşısında tam bir çöküntü yaşadı. Şimdi yurttaşlara yükleniyoruz. Yurttaşların elindeki son kırıntıları da toplayarak kamu görevlilerinin ödemelerini aksatmamaya çalışıyorlar. Bu arada gerilen sinirler, devlet dairelerinde kavgalara neden oluyor; böylece yurttaşlar suçlu durumuna düşürülüyorlar. Kamu görevlilerinin örgütlü olduğu sendikalar devlet dairelerindeki düzensizliği dile getiren uyarı eylemleri yaptılar.
Yakında bu tür olay ve eylemlerin yaygınlaşacağına bahse girerim. Uydurma hizmetler ve işler icat ederek insanların elinden olmayan parayı almaya çalışacak, üstelik onları devlet dairesi kapılarında süründürecek ve size sabır göstermelerini bekleyeceksiniz… Sabır gösterenler kadar göstermeyenler veya gösteremeyenler de olacak ve olaylar büyüyecektir!
SİYASİLERİN AYMAZLIĞI
Bu durum karşısında siyasilerin duruşu ise tam bir ‘aymazlık’ örneğidir.
Şimdi seçim kampanyalarını başlattılar: Bütün adaylar avantajlı ve dezavantajlı oldukları konuları saptadılar; istedikleri konularda konuşuyor, bütün gün biraz daha fazla el sıkmak için dolaşıp duruyorlar. Bu yaptıklarının halkın sorunları ile hiçbir ilgisi yoktur. Gerçek sorunları, görmüyorlar, duymuyorlar, konuşmuyorlar!
KKTC demokrasisi ve düzeni, geldiği aşamda Kıbrıs Türk halkının gerçek sorunları ile ilgilenme kapasitesini kaybetmiştir. Denizlerde meydana gelen olaylarla Türkiye ilgilenmektedir. Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı daha bugün, Türkiye’den elektrik getirilmesi ile nasıl ilgilendiklerini anlatmadı mı? Türkiye’den gelen suyu taşıyan borunun nasıl ve ne zaman tamir edileceğini sorup öğrenmek kabiliyetini bile yitirdik.
Öyleyse biraz da olsa kamu yönetimi ile ilgilenin artık:
- Yurttaşları devlet dairelerinde süründürmek yerine bu dairelerin en azından bir kısmını kapatmayı düşünmeniz gerekir.
- Bir banka kadar olsun işlemlerinizi digital ortama taşıyamaz mısınız?
- Sigortacılığı özel sektöre devretmeye ne dersiniz? Bırakın insanlar özel sağlık ve emeklilik sigortası ile yaşasınlar; daha iyi hizmet alacakları kesindir.
Daha onlarca örnek verilebilir. Çekin, elinizi yurttaşların yakasından çekin! Hizmet üretemiyorsanız sorun olsun üretmeyin!
ACİL GÖREV
Vazgeçmek istemiyorsanız, biraz olsun iddianız olsun o zaman!
Ortaya çıkın ve bu kamu yönetimi nasıl düzelteceğinizi; yurttaşları biraz da olsa rahatlatmak için neler yapacağınızı anlatın o zaman!
Kapı kapı dolaşıp oy istediğiniz günlerden geçiyoruz. İşte size siyasete gerçek anlamda anlam katacak bir görev: Kamu yönetimini düzeltmek için ne yapacağınızı saptayın ve oyuna talip olduğunuz yurttaşlara en azından bunun sözünü verin!