İŞE AĞAÇ DİKEREK, TEMİZLİK YAPARAK BAŞLARDIM

0
blank

Geçen yazıda bıraktığımız yerden devam edelim.

blank

Teknecik santrali ile ilgili ortaya çıkan gündem yalnızca kirli yakıt ve alımlardaki açıklanamayan yolsuzluklarla ilgili değildir. Bunun çok ötesindedir ve siyasetin de bunu böyle görüp ele almasında fayda vardır. Sokakların niye kirli olduğunu, toplumdaki giderek artan kayıtsızlığı ve sahiplenme duygusundaki eksikliği hem anlamak hem de bu gidişatı durdurmak için siyasetin birleştirici bir unsur olarak temiz çevre ve havayı ön plana çıkarması hamaset dolu boş nutukların önüne geçmesi lazım.

İyi de bunu yapmaya nasıl başlarsın ya da nereden başlarsın?

Kestirmeden söyleyeyim.

İlk olarak yerleşim yerlerinde süpürge, tırmık ve çapayla sokak ve bahçe temizliği, kırsal alanda da bölgeye uygun bitki ve ağaç dikmek ile ilgili seferberlik ilan ederdim. Hava kirliliği dahil çevremizdeki tüm kirliliği ve düzensiz yapılaşmayı “ortak düşman” ilan ederdim.

Geldiğimiz aşamada bizden sonra adada yaşayacak olanlara başka da bırakacak bir şey kalmadığı için toplumu çerçevenin dışından düşünerek önceliklendirme yapmaya, tabiri caizse kendini bulmaya yönlendirmek adına bunu yapardım.

Ağaç ve bitki dikmek içinde üretim ve planlamayı ön plana çıkartan, sabırla sebat edilirse birlikte sonuç alabilmeye olan inancı artıran, geleceği temsil eden gözlemle ölçülebilir bir metafor olduğunun da açıkça altını çizerdim.

1960’lı yıllardan sonra doğanlar onlardan önceki nesle göre “biz de bunu başardık” diyeceğimiz bir miras ve bunu bir sonraki nesillere aktaran bir “hikâye” bırakamayacak. Bu acı hakikatin vuku bulmasının yegâne sorumlusu ne sağ ne de soldur. Hep birlikte bunu başardık! Anonim bir eserdir.

Temiz çevre ve temiz hava en azından üzerinde doğup büyüdüğümüz, yürümeyi öğrenip, oyun oynadığımız topraklara olan borcumuzu bu şekilde ödeyelim diye son bir şanstır bizim nesil için. Konuya bu açıdan bakmakta fayda vardır.

Siyasetin boş konuları ile ilgili boşa konuşarak fark yaratamadığımız gibi tam aksine konuştukça toplumu ayrıştıran konular ile ilgilenmeyip doğayla, temiz çevre ve hava ile ilgilensek, ağaç diksek olmaz mı?

Toprak ve doğa bir de cevap vermiyor. Onunla vakit geçireni sessizliğe ve sükûnete davet ediyor. Doğa yapılan her hamleyi “Rumcusun”, “hainsin” ya da “yalakasın” diye sınıflandırmıyor. Günlük hesap tutmuyor. Onu koruyarak işleyene almadan da vermeye devam ediyor.

Belki doğaya ve toprağa yaklaşırsak hepimizin sonunda gireceği yerin o olduğunu anlar, partiler üstü konular üzerinden birlik ve beraberliği iş işten geçtikten sonra düşünmez bir yerden tekrar başlarız. Teknecik elektrik santralı konusu bunun için önemlidir. Göründüğünden daha büyük bir metaforu içerir. Derindeki anlamı ve hakikati okuyabilen için tabii…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz