Holgein, zamanının çoğunu Londra’da geçirecekmiş… Oğlu orada yaşıyor.
İngilizler de “Kıbrıs çalışma grubu” gibi bir grup oluşturmuşlar zaten… İçinde bir zaman koltuğunun altındaki Kıbrıs dosyası ile başkentleri dolaşan Ajay Sharma ve Annan Planı döneminde bu işlerle haşır-neşir olmuş Jonathan Allen de varmış… Konuyu biliyorlar yani…
Bu durumda Holgein ile bu çalışma grubu sık sık görüşürler sanıyorum. Holgein de istediği zaman uçağa atlar, Lefkoşa-Atina-Ankara turunu yapar, hafta sonunda oğlunun yanında olur.
Bunu “İngilizler duruma el koydu” diye yorumlayanlar olacaktır. “Haklı değiller” diyemeyiz. İngilizilerin Kıbrıs sorununa ilgisinin yükseldiğini gösteren başka kanıtlar da var. İngiltere’nin Kıbrıs Yüksek Komiseri İrfan Sıddık, Kıbrıs sorunu konusundaki görüşlerini açıkladı diye hem Türk hem de Rum tarafının hışmına uğradı.
Sıddık’ın dediklerine bakarsak, tarafların hoşlanmadığı görüşlerin neler olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.
Sıddık, Ocak ayında Yenidüzen’e verdiği röportajda “KKTC’nin ve iki ayrı devletin tanınmasının mümkün olmadığını” söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar ile Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Sıddık’ın söyledikleri arasında Türk tarafını kayıran pek çok görüş olduğuna aldırmadan sert bir şekilde saldırıya geçtiler.
Sıddık, bununla da kalmadı ama… Yenidüzen’den sonra Kathimerini’ye konuşan İngiliz Yüksek Komiseri, Rum tarafının Türk tarafını müzakerelere çekebilmek için “bazı teşvikler” uygulaması gerektiğini; Türk tarafının, sonuna kadar aynı tezle gitmeyecek olsa bile “iki ayrı devletten söz etme” hakkının olmasını istediğini belirtti ve bazı konularda Türk tarafına hak verdiğini ima etti. Rum tarafının karşı saldırısı da gecikmedi tabii… Sıddık, Rum Dışişleri Bakanlığı’a çağrıldı ve orta düzeyde bir müdür tarafından adeta ifadesi alındı. Dışişleri Bakanı Kombos, İngilizlerin Holgein’i “rahat bırakmadığından” yakındı. Son olarak Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis de Sıddık’ın söylediklerinin “yardımcı olmadığını”, “kabul edilemez olduğunu” söyledi ve bu nedenle, söylenenlerin özünü değerlendirmeyi reddetti.
Açıktır ki Sıddık “etkili şeyler” söyledi. İki tarafın tepkisine neden olsa bile İngiliz Yüksek Komiseri İrfan Sıddık, görüşlerinden geri adım atmadı. Konu ile ilgili haberler Kıbrıs Rum basınında önemli bir yer tutmaya devam ederken İngiltere’nin “Kıbrıs çalışma grubu” oluşturduğu haberleri İngilizlerin tutumunu netleştirmiş görünüyor: BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAKLAR!
Holgein’in atanacağı kesinleştikten sonra, 2023 yılının son günü Diyalog’da yayınlanan yazımda Kıbrıs sorunu çözümlenmek isteniyorsa taraflara “biraz sert girmek” gerektiğini yazmıştım… 1950’lerdeki sorunlar da zaten böyle çözümlenmişti… NATO’nun bütünlüğü düşünülerek taraflara baskı yapılmamış olsaydı toplumlararası nitelik kazanmış olan çatışmalar bitmeyecek, ortaya Kıbrıs Cumhuriyeti de çıkmamış olacaktı.
Şimdi de çevremiz ateş çemberi… Dünya düzeninin sorumlusu olduğunu hisseden devletler Kıbrıs sorununun şimdiki şekliyle devam etmesini sakıncalı buluyorsa Türk ve Rum taraflarına yeterli baskıyı uygulayıp yeni bir durum yaratmak isteyeceklerdir. Bunu yapabilecek konumdadırlar da… Üstelik bu baskının anahtarı İngiltere’nin elindedir. Hem garantör ülkelerden biridir hem iki toplumla köklü ilişkileri vardır hem de baskı ile oluşturulacak olsa bile yeni bir ortaklık devletinin nasıl özelliklere sahip olması gerektiğini ortaya koyabilecek kapasiteye sahiptir. “Kıbrıslı Türkler ile ilişkilerimi geliştireceğim” demesi, Rumları hizaya getirmek için yeterlidir. Bize gelecek baskı ise Türkiye üzerinden gelecektir.
Sıddık’ın konuşmaları bu baskının gelmekte olduğunun işareti mi, bilmiyorum! Öyledir diyebilmek için devamını görmek gerekiyor. Holgein, İngilizler ile iş birliği yaparsa başarma şansı artmış olur. Bunun farkına varmışsa Kıbrıslıları iyice analiz ettiğine inanmamız gerekecek.