Bazı şeyleri fazla, bazı şeyleri az yapmış olmalıyız. Federal çözüm peşinde olanlar bunu engellemek ister miydi; bilmiyorum! İki ayrı devletçiler çözüm ile AB üyeliğinin ayrılmasını umursamıyor, tam tersine “gitsinler gidecekleri yere” diye düşünüyorlardı sanırım. Ne yaptık ettik; Kıbrıs’ın AB üyeliği ile Kıbrıs sorununun çözümünün birbirinden ayrılmasını engelleyemedik.
9 Haziran’da Avrupa Parlamentosu seçimleri var. AB vatandaşlığı olan bütün Kıbrıslılar oy kullanabilecek. Kıbrıs’tan altı üye seçilecek. AKEL, etnik ayrım yapmadığını kanıtlamak ve Kıbrıslı Türklerden alacağı oylarla her seçimde başlıca hedefi olan DİSİ’yi geçerek birinci parti olmak istiyor. Niyazi Kızılyürek geçen seçimde bu işlevi yerine getirmiş ve Avrupa Parlamentosu’ndaki AKEL sıralarında yerini almıştı. Bu seçimde işleri oldukça zor görünüyor. Kıbrıslı Türklerin oylarına talip olan başka iki parti daha var. Birisi yurttaşlık esasına dayanan tek bir Kıbrıs devleti öngörüyor; ilgi görmesi zor olabilir. Volt-Kıbrıs ise, federal çözümü savunan Kıbrıslı Türklerin arayışlarına en yakın parti durumdadır; bizim arayışımıza en yakın çözümün savunucusudur. Andromachi Sophocleus ve Hulusi Kilim gibi genç ve önyargısız Kıbrıslı Türk ve Rum adayları var. Bence en önemlisi Makarios Druşotis… Druşotis, tek başına bir okuldur. Kıbrıs tarihinin bilinmeyen yönlerini ondan öğrendik zaten; hala da öğreniyoruz. Gerçekleri yazdığı için dünkü dostları bugünkü düşmanları olmuştur ama O, gerçeği aramaktan ve anlatmak vazgeçmemiştir. Tek başına bir ordu gibidir de denebilir aslında…
Geçtiğimiz günlerde Kutlay Erk, Yenidüzen’deki yazısında AP seçimlerini değerlendirdi ve “bu seçimlerin bizim seçimimiz olmadığını” belirtti. Çok önemli noktalara vurgu yaptı; çoğuna katılıyorum. Kıbrıslı Türkler olarak biz kendimizi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üçte bir oranında hissedarı görüyor ve altı AP üyeliğinin ikisi için ayrı seçim yapmayı hayal ediyoruz. Bunun olmadığı koşullarda sadece birer AB vatandaşıyız. Yaşadığımız bölgede AB müktesebatı askıdadır zaten… Ya yakın bölgelerdeki sandıklara giderek oy kullanacak ve bu oylarla kendimize yakın hissettiğimiz, AP üyesi olarak Kıbrıs gerçeklerinin görülmesini sağlayacağına inandığımız bir üyenin seçilmesi için katkı yapacağız; ya da Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün devam etmekte olduğunun bir kez daha anlaşılması için evde oturmaya, Kıbrıslı Türk katılımının düşük kalması ve Kutlay Erk’in dediği gibi “bu seçim bizim seçimimiz değildir” mesajını güçlendirmeye çalışacağız.
Türkiye vatandaşlığım vardır. Yıllarca, her türlü telkine direnerek oy kullanmadım. 2023 seçimlerindeyse “Bir oy, bir oydur. Seçilecek olan bizim kaderimize de etki edecektir” diyerek Kılıçdaroğlu’a oy vermeyi tercih ettim. Bu seçim de böyle bir seçimdir; bana güçlü bir ikilem yaşatıyor.
Şimdiki eğilimin, Volt-Kıbrıs’tan yana… Hulusi de olur ama Andromachi veya Makarios seçilir de Kıbrıs’taki çözümsüzlüğe bir Kıbrıslı Rum olarak saldırmaya başlar ve Kıbrıslı Türklerin siyasal haklarına dikkat çekerlerse çok yaman olur değil mi?