Belli oluyor ki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıslı Rum Lider Hristodulidis’e “gel beraber bu işi halledelim” demiş…
Dubai’deki İklim Zirvesi’nde koridorda karşılaşan ikili arasında bir konuşma geçtiği ve Erdoğan’ın artık aşina olduğumuz tavrı ile Hristodulidis’e “Türkiye’ye gel bu işi halledelim” dediği anlaşılıyor.
Dedi mi, demedi mi aşamasını geçtik artık… Yapılan açıklamalar bu haberi doğrular niteliktedir. Hristodulidis, “davet gelirse ziyaret ederim” de dedi zaten… Hristodulidis, bu tutumunu üçüncü taraflarla da paylaştığını açıklayarak aslında bu gelişmenin, daha sonra, Kıbrıs sorununa ilgi gösteren taraflarla da paylaşıldığını duyurmuş oluyor. Bunu yapmasının başlıca nedeni, Erdoğan’ın bu davet ve davetin amacı konusundaki tutumunu teyit etmek olsa gerektir. Gidecekse, nereye, nasıl ve hangi amaçla gideceğini bilmek istiyor… Belki de “üçüncü taraf” dediklerinin bu konuda yardımcı olmasını talep etmiştir.
Hristidulidis’in bu “şok gelişme” karşısındaki tutumunun “ihtiyatlı ama yapıcı” olduğu çok açık… Ortada bir fırsat varsa değerlendirmek istiyor. Bu nedenle Kıbrıslı Rum siyasi partileri de dahil olmak üzere bu işe karışmaya hevesli olanları konudan uzak tutmaya çalışıyor. Rum Ulusal Konseyi’nin toplanması taleplerine karşı direniyor ve kamuoyuna açıklama yapmaktan kaçınıyor.
Geriye kalıyor Erdoğan… Bu daveti yaptığı belirlenen Erdoğan’ın Hristodulidis’e tam olarak ne dediğini ve amacının ne olduğunu bilmiyoruz. Erdoğan’ın ağzından ifade edilenlerin Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından belirlenen bir siyasetin ifadesi olduğunu düşünmüyorum… Bu nedenle ne dediğini ve neyi amaçladığını sadece kendisinden öğrenebiliriz. En azından şimdilik, Erdoğan’ın tutumu konusunda fazla bir bilgiye sahip değiliz…
Elbette bu sürecin nasıl ilerleyeceğini Erdoğan’ın tutumu belirleyecektir ama geçmişteki bazı davranışlarına bakarak bazı tahminlerde bulunabiliriz.
Erdoğan, 2014 yılında, zamanın iki Kıbrıslı liderini Eroğlu ile Anastasiadis’i birlikte Türkiye’ye gitmeleri için davet etmişti… Bugünlerdeki bu gelişme de, Tatar ile Hristodulidis’in birlikte Türkiye’ye giderek Erdoğan’a bir hakem rolü vermeleri için başlangıç olabilir mi?
Böyle bir şey olamaz belki ama yine 2014 yılında bir görüşme süreci yaşanırken iki Kıbrıslı liderin Ankara ve Atina’yı çapraz, paralel veya birlikte ziyaret etmesinin konuşulduğunu hatırlıyorum. Erdoğan’ın davetinin böyle bir evrim geçirmesi de mümkündür. Belki de sonuçta, Tatar ile Hristodulidis’in Türkiye ile Yunanistan’ı birlikte ziyaret etmesi sonucuna bile varabiliriz. Bu işi yumuşatmak için bu ziyaretlerin Ankara ve Atina yerine İstanbul ve Selanik’e yapılması, bir yanda Ayasofya’nın, diğer yandaysa Atatürk’ün doğduğu evin ziyaret programına dahil edilmesi de işin süsü veya kamu diplomasisinin güçlendirici öğeleri olabilir.
Her şey bir tarafa, müzakerelerin yeniden başlamasına kendince büyük önem veren Hristodulidis, müzakere süreci yeniden başlasın diye ayrıntılara dikkat etmeden ve Rum tarafından gelebilecek eleştirileri önemsemeden bu tür bir seyahate evet diyebilir.
Olur mu?
Bence olmaz! Tatar ile Hristodulidis, ne birlikte, ne de ayrı ayrı Türkiye-Yunanistan ziyareti yapamazlar… Ortada “KKTC’yi ayrı bir devlet olarak yaşatma” siyaseti var olduğu sürece bu iş olmaz!