Kamu görevlileri çeşitli şekillerde eylemdeler… Bazıları maaşlarına, bazıları belediyelerine dokunulmamasını sağlamaya çalışıyorlar… Yurttaşlar sosyal medya isyanı başlattı; yumurta atan bile oldu! Daha uygun fiyatla elektrik bekliyorlar.
Hükümet, iki ileri bir geri gibi taktiklerle durumu kurtarmaya çalışıyor. Ne yaptığını bildiğinden emin değilim! En basit hesabı yapamıyor… Elektriği maliyetinin altında satmayı sürdüremeyeceği belli ama nasıl idare edeceğine karar veremiyor. Maaş ödemesi için sorun yaşamaya devam ediyor. Parayı nereden bulabileceğini, Türkiye’den para gelip gelmeyeceğini bilemiyor.
GELİRE GÖRE GİDER
KKTC’nin topyekun yenilenmesi; “reform” kavramına uygun bir şekilde yeniden biçimlendirilmesi kaçınılamayacak bir zorunluluk haline gelmiştir. KKTC’nin kamusal hizmetlerinin etkinliğini artıracak, masraflarını azaltacak, yurttaşlarının güvenini tesis edecek ciddi bir SADELEŞMEYE ihtiyacı vardır.
Bir ara, Cumhurbaşkanlığına gerek olmadığını yazıp durmuştum; kimse ciddiye almadı! Görüyoruz işte, hiçbir ciddi işi olmayan Cumhurbaşkanlığı tam anlamı ile İSRAF kaynağıdır. Kaldırılması gerekir.
Parlamento, sadeleşip güçlenmelidir. KTFD döneminde olduğu gibi 40 milletvekiline dönülebilir. Yürütmenin başı olacak başbakanı belirlenecek usullerle göreve getirecek olan parlamento, ciddi bir denetim ve yasama organına dönüşüp yürütmeden elini ayağını çekmelidir. Bakanlar başbakanın sekreteri gibi çalışacak şekilde seçilmelidir.
Temel sağlık ve eğitim de dahil olmak üzere pek çok hizmet belediyelere aktarılarak belediyeler “yerinden hizmet” aracına dönüştürülebilir. Belediyelerin sayısının azaltılmasının sağlayamayacağı tasarruf, bu şekilde sağlanabilir.
Pek çok kamu hizmetinden vazgeçilmesi; devletin “kurum” adı altında herhangi bir işletmeye sahip olmaması gerekir. Böylece “görev zararı” diye bir şey de kalmamış olur. Mal veya hizmet üretenler, satış gelirleri ile ayakta kalmayı denerken o mal ve hizmetleri kullananlar da bedelini ödeyeceğinin bilinciyle hareket etmeye başlar.
Bütün bunların sonunda, devlet dediğimiz aygıt, giderlerini gelirlerine göre yeniden yapılandırma olanağına da kavuşmuş olur.
SADELEŞME ESASTIR
Devlet yapmak zorunda olduğu ve yapabileceği hizmetleri yapmalıdır. Üstelik KKTC, diğer devletlerle kıyaslanamayacak ölçüde zayıftır; haddini aşmamak zorundadır.
Dünyanın en önemli devletlerinden biri olan İngiltere, artan enerji maliyetlerine karşılık hane halkını desteklemek için onlara 200 Sterlinlik krediler dağıttı ve bunu yılda 40 Sterlin olarak geri alacağını açıkladı; kimseye maliyetinin altında elektrik vermedi, veremedi.
En iyi yönetilen ülke olarak Hollanda’nın başbakanı Rutte, enerji fiyatlarındaki yükselmenin herkesi ciddi bir şekilde etkileyeceğini duyurdu; hükümetin bütün sorunları çözemeyeceğini açıkladı ve herkesi “cüzdanlarını akıllıca kullanmaya” çağırdı.
Devletlerin en iyileri bile böyle davranırken KKTC’nin her sorunu çözebilecekmiş gibi davranmaya hakkı yoktur. Her sorunu çözmeye kalkıştığınız zaman hiçbirini, en gerekli olanlarını bile çözemezsiniz. KKTC’de olan tam da budur ve KKTC behemehal bundan kurtulmak ve sadeleşmek zorundadır.
Ne yazık ki KKTC’de, henüz daha, SADELEŞME vaat eden yoktur. Vaatler, hala daha, her şeyin devlet tarafından yapılabileceği şeklindedir. Oysa Rutte’nin dediği gibi, devlet de dahil herkes “cüzdanını akıllıca kullanmak” zorundadır.
KKTC’deki bu kaosun, yakın bir gelecekte biteceği yoktur!