Hazine-Sen, öncelikli olarak beklentilerinin krizin toplam maliyetinin doğru, şeffaf bir şekilde hesaplanması ve sosyal adalet ilkesi çerçevesinde herkesin elini taşın altına koyması olduğunu, ancak hazırlanan ekonomik paket ile krizin tüm maliyetinin kamu görevlilerinin üzerine yıkıldığını belirtti.
Hazine-Sen, alınan ekonomik tedbirlerin yeterli olmadığını ve sosyal adaleti bozarak toplumu topyekün çöküşe götüreceği kanaatinde olduklarını söyledi.
Hazine-Sen’den yapılan açıklamada, tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs (Covid-19) salgınının insan yaşamını, ekonomik ve sosyal hayatı tehdit etmeye devam ettiği, devletlerin bir yandan salgınla mücadele etmek diğer yandan doğru adımları atarak ekonomilerini darboğazdan kurtarmak zorunda olduğu belirtildi.
“Maaşlara vurulan tırpan ile kamu çalışanlarının yoksullaştırıldığını ve ekonomik darboğaza sokulduğunu” ifade eden Hazine-Sen, “Yıllarca bu toplumun sırtından servetine servet katan sermaye kesiminin krizin aşılmasında herhangi bir katkı koymadığı, krizden nasıl kar edebiliriz düşüncesinde olduğu anlaşılmaktadır”
Açıklanan ekonomik paketle özel sektörün gelir vergisine %10 indirim yapıldığını ancak vergisini peşin ödeyen kamu görevlilerine herhangi bir indirim de yapılmadığını dile getiren Hazine-Sen,” Temel gıda maddelerine, elektrik, su, telefon faturalarına indirim yapılmayarak vatandaşlar borç batağına sürüklenmiştir”.
Hazine-Sen açıklamasına şöyle devam etti;
“KKTC’nin en çok kazanan sektörü bankalara söz geçiremeyen Hükümet banka borç ve temerrüd faizlerine dokunmamıştır. Borç faizleri ve temerrüt faizleri işlemeye devam ederek kriz ortamında bankalar kar üstüne kar yapmaya devam edeceklerdir. Maaşları kesilen çalışanlar borçlarını ödeyemeyecek hale getirilmiş, bankaların insafına bırakılmıştır.
Bazı sektörlerde çalışan emekçilere Nisan ve Mayıs aylarında 1,500 TL yardım yapılacağı açıklanmış ancak Mart ayı sonunda maaş almaları garanti altına alınmamış ve nasıl geçinecekleri düşünülmemiştir. Özel sektörde T.C. ve K.K.T.C. vatandaşları dışında çalışma izinli emekçiler ise patronların insafına ve kendi kaderlerine terk edilmiştir.”