Ekonomik ve insani kalkınma doğal kaynakların insan lehine dönüştürülmesine dayanır. Nüfus artışı ve bununla birlikte yaşam kalitesini yükseltme arayışı bu kaynakların en verimli bir şekilde kullanılmasını zorunlu kılıyor. Bunun tersi, yoksunluk, yoksulluk ve kriz demektir.
KKTC’nin gelişebilmesi için başta insan kaynağı olmak üzere doğal ve ekonomik tüm kaynaklarının korunup geliştirilmesi gerekiyor. Temenniler buna yetmeyeceğine göre bu amaçla somut programlar hazırlamak; bu programları yürütebilmek için yerel veya dış kaynak temin etmek; bilgi sağlamak ve işbirlikleri geliştirmek ihtiyacı vardır. Bu durumda da akla hemen Türkiye ile işbirliğini geliştirmek geliyor.
KKTC, son günlerde moda olduğu şekilde kendi ayakları üzerinde durmak istiyorsa sahip olduğu kaynakları en iyi şekilde korumakla kalmayıp, geliştirmek zorundadır da… Yağmur sularını yeraltında biriktirmek, gençleri en iyi şekilde eğitmek, insan sağlılığı korumak gibi faaliyetler temel kaynakların korunması demektir.
Yaratılan ekonomik değerin bir kısmına devlet vergi olarak el koymakta ve bu kaynak, ortak hizmetler için harcanmaktadır. Verginin kaynağı olan ekonominin korunup geliştirilmesi, toplanan vergilerin korunması ve en doğru şekilde harcanması da kaynakların korunup geliştirilmesi kapsamında değerlendirilmelidir.
KKTC kaynaklarının korunup geliştirilmesi için paraya, bilgiye ve işbirliğine ihtiyaç duyulduğu anda aklımıza gelen ülke ise elbette Türkiye’dir. Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak ve bunu geliştirmek, KKTC için çok önemli bir kaynak olarak düşünülmelidir.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye’den gelen suyu taşıyan hatta meydana gelen arıza üzerine yaptığı değerlendirmede, KKTC’deki su kaynaklarının korunmasından ve tasarruflu kullanılmasından söz etti. Aslında her türlü kaynak korunmalı, tasarruf edilmeli ve geliştirilmelidir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde, KKTC’nin en yüksek makamı için aday olanların bu konudaki düşüncelerini açıklamalarını duymak ise KKTC seçmeninin en temel hakkı olarak değerlendirilmelidir.