Devrimciydik ve kural tanımazdık. Fırsat buldukça Naci Talat’ın Vosvos’a el koyar köylere doğru yola çıkardık. Arabayı Süleyman kullanırdı. Gaziköy ile Paşaköy arasında seyrederken, “Hayatta uymamız gereken bazı kurallar vardır. Trafik kuralları da bunlardandır” demesi hala daha kulaklarımdadır.
Yüksek Mahkeme Başkanımız Narin Ferdi Şefik, adli yıl açılışında kurallara uymadığımızdan yakınınca aklıma hemen sevgili dostum Süleyman Şevket geldi. Nur içinde yatsın! Elimde sihirli bir güç olsa, “Süleyman, lütfen yattığın yerden kalk da bize hangi kurallara uyacağımızı, hangisine uymayacağımızı bir kez daha anlat!” diyeceğim.
Şimdi Süleyman yok! Ben de Yüksek Mahkeme Başkanımıza sormak istiyorum: Hangi kurallara uymamızı istiyorsunuz Narin Hanım?
Trafik kurallarına uymamız gerektiğini okulun ilk yılından itibaren öğretmeye çalışıyorlar ama uymuyoruz! Uymamız gerektiğini bilmediğimizden değil… Uymak istemiyoruz… Belki başka nedenlerimiz de var! Ölümü göze alıyoruz ama uymuyoruz!
“Yasa yapma tekniğine uyulmadan” yapılan yasalara mı uymamız gerekir? Biri diğerini tutmuyor ki… Hangisine uyalım!
Hükmü karakuşi şekilde uydurulan vergileri kuzu kuzu ödememiz de mi gerekir? Vergi yasalarımıza bir tamam uysak aç kalacağımızı bilmekten kaynaklanan bir uyumsuzluğumuz var bizim… Bu uyumsuzluk hayatta kalmamız için gerekli…
Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası’nın eski başkanı, kurum sendikasının yönetimindeki herkesin işe torpille girdiğini ilan etti. İşe girmek için yasalara uymak ve başkalarının da uymasını beklemek boşunaymış yani! Uymamak daha iyi sonuç veriyor anlaşılan.
Şimdiki durumda pek çoğumuz “tek dayanağımız yargı” diye düşünüyor ama bizzat Yüksek Mahkeme Başkanı’nın ortaya koyduğu rakamlar hakkınızı almak için yargıya güvenmememiz gerektiğini açık bir şekilde kanıtlıyor. Hukuk davaları sonucunda tebliğ bekleyen binlerce hüküm olduğu açıklandı. Sanırım hüküm bekleyen davalar bunlardan da fazladır. “Gecikmiş adalet, adalet değildir” derler ya… Bu adalet sisteminden adalet beklenebilir mi Narin Hanım?
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile yerel seçimleri de hatırlatmak istiyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi zamanında yapılmadı; anayasal haklarım çiğnendi. Yerel seçimde de öyle oldu. Günlerce yazdım ama tartışmaya bile tenezzül etmediler!
Devletten talep etmemiz gereken haklar konusunda hiçbir şansımız yoktur: Tek kural, torpil bulmaktır; bulamayan aç kalabilir. Anayasal düzenimizin bekçisi yoktur: Tek kural güçlü olmaktır; zayıflar, ezilebilir.
Bu durumda Narin hanıma kalan, “yerlere çöp atılmaması” gibi kurallardır sanırım. Bana kalırsa bu konuda kural bile koymam… Bırakırım pisliğimizde boğulalım! Nasılsa çöplükte yaşanamayacağını öğrenecek ve gidecek yer kalmayınca kendi pisliğimizi kendimizin temizlemeye başlayacağız!
Bırakınız dağınık kalsın!
Dikte etmekle olmuyor; toplamak bir ihtiyaç haline gelince toplarız!