Cumhurbaşkanı Tatar, New York’taki görüşmeleri sonrasında kimsenin “Kıbrıs meselesini yarın sabah halledeceğiz” diye bir gayret içinde olmadığını duyurdu.
Bunu anlamak için Cumhurbaşkanı olmaya veya New York’a kadar gitmeye gerek var mıydı, bilmiyorum. Benim bildiğim, Kıbrıs meselesini yarın sabaha kadar çözmek gayreti içinde olması gerekenlerin Kıbrıslı Türkler olduğudur. Ama ne yazık ki onlar, ne bu gayret içindediler; ne de buna yetecek güçleri vardır.
Bu durumda varabileceğimiz tek sonuç şudur: Kıbrıs sorunu, yakın bir gelecekte çözülmeyecektir.
İŞİMİZE BAKALIM!
Bu sonuçtan da başka bir sonuç çıkarmak zorundayız ama… Bu adanın Kuzey yarısında, kendimize daha iyi bir idare oluşturmalıyız. Bizi, Kıbrıs sorununun belirsizliğinden koruyacak olan şey de bu “iyi idare” olabilecektir.
“Daha iyi bir idare” derken neyi anladığımızı hep birlikte tanımlamak ve mevcut yapıyı yerle bir etmekten çekinmeden yeni bir düzen yaratmak zorunluluğu vardır.
Önce asayiş: Hepimizin, işimize rahatça gidip gelebileceğimiz, kazancımızı artırmak için çalışacağımız, birikimlerimizi güvencede hissedeceğimiz bir ortama ihtiyacımız vardır. Rumların baskısından ve saldırılarından kurtulmakla öğünüyoruz ama bugünkü ortamda güvende olmadığımızı da görüyoruz. Rum tarafı ile olan güç dengesizliğini Türk ordusu sayesinde dengelemiş olsak bile kendi oluşturacağımız bir sistem ile iç güvenliğimizi sağlamak zorundayız. En acil görev budur. Başka işleri bir kenara bırakıp bu işe soyunmak gerekiyor.
Eğitim ve sağlık: Çalışma hayatında başarılı olabilmek için gerekli iki temel koşuldan biri sağlıklı olmak; diğeri ise bilgili ve becerili olmaktır. Halk sağlığı ve temel sağlık hizmetlerinin kaliteli bir şekilde sunulmaması için hiçbir neden yoktur. Ve temel eğitimin… Herkesi üniversite mezunu yapmak yerine ilk ve orta eğitimi güçlendirmenin yollarını bulmak zorundayız. Bizi ileriye taşıyacak olan şey, başımıza para yağması değil, sağlıklı ve eğitimli bir toplum olmamızdır.
FANTAZİLERİ BİR KENARA BIRAKIN
Ben alt yapıdan bile vazgeçtim…
Güvenlikli, sağlıklı ve becerili insanlar olursak, eninde sonunda yollar da olacaktır; elektrik de… Kötü yollarda olsa bile güvenli bir seyir olanağı olacaktır. Bir süre daha bu yollarla idare edebilir ve hatta elektrik sorunu ile de başa çıkabiliriz… Ama asayişin sağlanamadığı, insanların sağlıklı kalabilmek için bütün kazancını harcadığı, çocukların eğitimi için yapılan harcamaların ailelerin esas giderini oluşturduğu, çocuklarımızın çoğunluğunun gerekli eğitimi alamadığı bir düzen içinde gelişmeye devam edemeyiz.
Bugünkü koşullarda çocukların bir kısmı okula ancak ve ancak ayda 10 gün devam edebilecek. Bundan utanç duymamaktan daha büyük bir ayıp olamaz!
İnsanlar doktora başvurmaktan çekinerek evlerinde ölmektedir. Bunu kabullenmekten daha büyük bir teslimiyet düşünemiyorum.
Gerekirse okul avlularına çadır kurulacak ve özellikle ilköğretim kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdürülecektir. Kasabalara barakalar çakılacak; içine doktor yerleştirilecek ve yeterli sağlık hizmeti sunulacaktır.
Kamu kaynakları, vergi gelirleri bunlar için harcanacaktır. Hasbel kader kamu yönetimine kapağı atmış olanlar, göstermelik işleri bırakacak bu işlere destek vereceklerdir.
Fantazileri bir kenara bırakarak gerçeklere dönmek zamanıdır: Kıbrıs sorunu yakın bir gelecekte çözümlenmeyecek; Kuzey Kıbrıs, Avrupa olmayacak!
Türkiye burayı paraya boğamayacak; saray gibi okullar ve hastaneler yapılmayacaktır.
Mütevazi olmak, dayanışmacı olmak, çalışmak ve yapmak zorundayız! Kendi işimizi kendimiz yapmaya soyunmazsak, dıştan gelecek hiçbir yardım bizim için yararlı olmayacaktır.
Zil çaldı; uyanma zamanı geldi!