KKTC ekonomisi konusunda ciddi tartışmalar yapmayalı çok oldu… Sektörleri ve işletmeleri nasıl ayakta tutacağımızı düşünmekten, geleceğe dair hesaplar yapmaya fırsat kalmıyor.
Hükümet tarafından hazırlanan yeni kalkınma planı da kamuoyu tarafından ilgi görmedi galiba; tartışma çıkmadı! Taslak olarak hazırlandığına ve KKTC Meclisi’nin onayını alması gerektiğine göre bundan sonraki süreçte iyice tartışılmasını ummaktan başka şansımız yok.
Bu arada, kalkınma planlarının tartışılmasında işe yarayacağımızı düşündüğümüz haber ve bilgileri kamuoyunun dikkatine taşımak oldukça yararlı olacaktır sanırım.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
On yıllardır üzerinde durduğumuz bir görüş, Kuzey Kıbrıs’ın mukayeseli avantajının turizm sektöründe olduğu şeklindedir. Turgut Özal’ın bu konudaki tavsiye ve dayatmalarının bizi üretimden kopardığı söylenegelmiştir ama ekonomik olarak sıkıştığımız her dönemde aklımıza yine de turizm geliyor. Kimse, “tarım yapalım ve zenginleşelim” demiyor. “O şekilde tarım yapalım ki ürettiğimizi turizm sektöründe kullanabilelim” diyenlerimiz oldukça çoktur ama. Yabancılara sattığımız konutların turizm potansiyeli olarak değerlendirilmesine de hazırız. Yükseköğretimin bir tür turizm olduğunu ileri sürerken sağlık turizmini geliştirmeye çalışanlarımız da vardır.
Gününe göre oldukça “ilerici” bir olan Özal’ın yaklaşımından kazançlı çıktığımız ve hala daha bu yaklaşımın ürünleri ile geçindiğimiz rahatlıkla söylenebilir. Ekonomik sorunlarımızı tartışırken benzer bir “ilerici tutum” geliştirmek zorundayız. Kimimiz buna “vizyon çalışması” der; kimimiz “vizyoner olmak” yakıştırması yapar. Geleceğe dair gerçekçi hayaller kurmayı başarabilirsek gelişmeyi de başarabiliriz.
Bu noktada Güney Kıbrıs’ın yakın takibe alınmasını öneriyorum. Rum tarafından gelen araştırma sonuçları Kıbrıslı Rumların kendi kurumlarına ve politikacılarına güvenmediklerini gösterse bile zamana ayak uydurma konusunda büyük bir maharet sahibi olduklarını kimse inkâr edemez. Onlar da bizim gibidir; hem ağlıyorlar hem gidiyorlar ama bizden farklı olarak daha iyi gidiyorlar!
Turizm ürününü çeşitlemek ve geliştirmek konusunda ileri adımlar atıyorlar. Dağları değerlendirmek için yeni yatırımlar yapıyorlar. Villa turizmi konusunda da başarılıdırlar. Casinoları yoktu; kilise açılmasını istemiyordu ama açtılar. Kıbrıslı Türkleri kendilerine çekiyorlar, Kıbrıslı Rumların Kuzey’e geçip para harcamasını engellemeye ve İsrail gibi bölge ülkelerinden casino müşterisi çekmeye çalışıyorlar. Türkiye yurttaşlarının Güney Kıbrıs’a gitmesi kolaylaştırılırsa başımıza ne gelecekleri düşünmek bile istemiyorum!
Geçtiğimiz günkü Cyprus Mail gazetesinde ise bilgisayar oyunu üretmede ciddi bir ilerleme içinde olduklarına dair bir haber vardı. Haberde benim anlamakta zorlandığım bilgiler de var ama konuyu biliyoruz: Pek çok ülke “dijital göçmen” dedikleri bu tür işlerle uğraşan insanları kendi ülkelerine çekmek için çeşitli teşvikler uyguluyorlar. Belli ki Güney Kıbrıs bu konuda da mesafe almış…
Aksini iddia edecek olan var mı bilmiyorum ama ben, kalkınma planı yapar veya ekonomik sorunları nasıl hafifleteceğimizi tartışırken Güney Kıbrıs’ı izlemeye odaklansak iyi olacak diyorum…
Güney’den alacağımız çok ama çok ders var!