GÜNDEM, MÜLKİYET SORUNU OLACAK!

AYKUT’UN TUTUKLANMASINA SESSİZ KALABİLİRDİK AMA RİNKEL’E YÖNELİK BASKILAR GÜNDEMİN İLLE DE MÜLKİYET SORUNU OLACAĞINI KESİNLEŞTİRDİ

0
blank

İstesek de istemesek de mülkiyet sorununa ve Rum tarafının bu konudaki son atağının inşaat sektörü üzerinden ekonomimize yapacağı etkiye odaklanacağız.

Rum tarafının iyi hazırlanmış bir politikayı yürürlüğe koyduğunu düşünüyorum. Yeni bir saldırı başlattılar yani… Hazırlıkları da çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Saldırı mülkiyet sorunu ile ilgilidir diye hazırlıkları da bununla sınırlı kalmış değildir… Kıbrıs’ın artan stratejik öneminden de yararlanarak kendilerini Batı dünyasının ayrılmaz/ayrılamaz bir parçası haline getirdiler ve saldırdılar.

Biz de buna yardımcı olduk galiba… “Yahudileri başımızdan defetme” amacıyla yatırımcıların peşine düşünce arkadan gelen Hristodulidis’in gollerini kalemizde görmeye başladık. Önce, Türkiye ve KKTC vatandaşı olduğu halde dini inancı nedeniyle kendimizden saymadığımız Simon Aykut tutuklandı. Sonra, KKTC’ye 700 bin sterlin kadar yatırım yaptığı bilinen Almanya vatandaşı Martin Jozef Rikel ile uğraşmaya başladılar.

KKTC devleti, Kuzey Kıbrıs’a “iş yapmaya” gelen, kimisi yurttaşlık da alabilen bu gibi kişilerin hak ve hukukunu koruyabilecek mi? Nasıl koruyabilecek? Bu konuda ne gibi olanaklara sahibiz; zorluklarımız nelerdir?

Avrupa Birliği üyesi devletler ve AB yetkilileri yine Hristodulidis’in tarafını tutacaklardır. Onları etkileyecek ne gibi bir argümanımız olabilir?

Rum tarafı ile çok ciddi anlaşmalar imzalayarak adadaki dengeyi Rumlar lehine bozan Amerikalıları etkileyecek bir politika geliştirebilecek miyiz?

İngilizler daha kolay etkilenebilir; ama nasıl?

Şimdi gündemimizde olması gereken sorular işte bunlardır. Bu sorulara akıllıca düşünülmüş, yaratıcı ama gerçekçi yanıtlar veremezsek başarısız olacağız. Başarısız olmamız halinde daha sonraki aşamalarda köken itibariyle Kıbrıslı Türk olan iş sahiplerinin veya “Rum malı kullanıcılarının” tutuklanması bile gündeme gelebilir. Böyle bir olasılık, son yıllarda başlıca gelir kaynağı olarak işlev gören inşaat sektörünün çökmesine neden olacaktır. Yabancıların kullandığı 250 bin sterlinlik villaları 100 bin sterlin ödeyerek alabileceğimize bahse bile girebilirim. Havuzlu bir villada, kamu görevlisi emekliliğinden gelecek garantili bir gelirle yaşamak ve hayatın tadını çıkarmak fırsatı doğacaktır. Ve elbette bu fırsatı değerlendirecek olanlar da bulunacaktır. Sevineceklerdir!

blank
RUM HÜKÜMETİNİN HAREKETLERİNİ ANALİZ EDEBİLMEK İÇİN KONUYA BAKIŞ AÇIMIZI GENİŞLETMEMİZ GEREKİR. SON GELİŞMELERİ DEĞERLENDİREN BU HABERİ DE OKUMANIZI ÖNERİRİM:
https://www.vekibris.com/kibris-abd-iliskileri-kibrisin-bolgesel-rolunu-degistirecek/
……………………………………………………………………………………………..

Bu durumu siyasi olarak değerlendirenler de çok olacaktır sanıyorum. Şimdiden, bu gelişmeyi “Rumların Türk düşmanlığının kanıtı” olarak kullanmaya başladık zaten. Bunun arkası da gelecektir. Ortada böyle bir düşmanlık varken çözüm istemek; hele hele de halkı federal çözüm için mücadeleye katılmaya çağırmak cesaret isteyecektir.

Bu cesareti göstererek siyasetteki yollarında ilerlemek isteyenler de ilk demeçlerini verdiler. Bilinen bir nakaratı tekrarlamaktan daha kolay ne olabilir ki? Bütün bu olumsuzlukların federal çözüm arayışından uzaklaşmamızdan kaynaklandığını söylemek o mahallede siyaset yapanlar için kolaylık sağlayacaktır.

Peki ama; KKTC devleti, içinde bulunduğu bu ortamda Aykut ve Rikel’in hukukunu korumak için ne yapabilecek dersiniz?

Kulis veya diğer adıyla lobi yapmamızı söyleyenler olacaktır. Lobicilik pahalı bir iştir ve para lazım. Bu işten iyi kazananlar oldu; onlardan biraz para toplayarak bir lobi şirketi ile anlaşma yapabiliriz. Ne gibi bir etkisi olacağını boş verin; en azından görünüşü kurtarmış oluruz!

Tatar, Londra’da görüşeceği Holguin’e durumu şikayet etse de iyi olur doğrusu! Bu da işe yaramayacaktır belki ama Tatar’ın görüşme sonrasında yapacağı açıklamayı güçlendirir!

Bu gelişmeler, Taşınmaz Mal Komisyonu çalışmalarını etkileyecektir. Bu mekanizmaya güven sarsılabilir ve başvurular azalabilir. Yoksa en iyisi tazminatları ödemekten vazgeçmek mi olacak? Böylece Kuzey’deki mallarını paraya çevirmeyi uman Rumların kendi yönetimlerine baskı yapmalarını sağlayabiliriz. Yoksa tam tersi olarak, ödemeleri hızlandırarak mekanizmanın çalıştığını ama Rumların bunu bozmaya kalkıştığını Avrupa’ya şikayet etmek mi gerekir?

Başka! Başka ne yapabiliriz acaba?

Yapacak başka bir şey düşünemediniz mi gerçekten?

Doğrusu şu ya; ben de düşünemedim! Ama tartışmaya devam edeceğimiz kesindir. Böylece, siyasetimizi veya gazeteciliğimi de sürdürebileceğiz!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz