Salgını yönetme konusunda tam bir fiyasko yaşıyoruz.
Toplumsal dayanışma yok: Bir yanda salgından zerre kadar etkilenmeyen aileler; diğer yanda elektrik parasını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünen insanlar var.
Ekonomik programalama sıfır: Salgının ekonomiyi etkileyeceği herkes tarafından biliniyordu; nasıl etkilediğini ise yaşayarak öğrendik. Hala daha kuru laftan başka herhangi bir önlem üretilebilmiş değildir.
Sağlığımız tehdit altında: Kimileri salgının sağlık bakımından “iyi yönetildiğini” söyleyip duruyor. Artık susun! Sağlık sistemi çöktü; virüs bulaşması alabildiğine yayıldı. Sağlık servislerine başvuramayan ve evlerinde ölen onlarca insanımız var. SORUMLUSU KİM?
Yetkililere sorarsanız, bu felaketin sorumlusu halktır! Maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymuyormuşuz.
Belli ki idarecilerimiz “günah keçisi” yaratmakta çok ustadırlar.
Maske takmayan, mesafe kurallarına dikkat etmeyen halk suçlu ama onları ikide birde devlet dairelerinin önünde toplanmaya zorlayan kendileri suçsuz!
Devlete olan yükümlüklerini yerine getirmediği zaman alacağı cezalardan kaçınmaya çalışan insanlarımız suçlu ama harç ve vergilerin bilgisayar ortamında ödenmesini sağlayamayanlar, bu harç ve vergilerde herhangi bir indirime gitmeyenler suçsuz!
Casino işletmelerini kapatmayıp milyonlarca doları cebe indirmenin hesaplarını yapanlar suçsuz; işletmelerine sahip çıkarak devlete ödeme yapmak için yeni borçlar altına giren işletmeciler suçlu!
Restoran ve barları açık olmak ile kapalı olmak arasında bırakan, bu haliyle bütün yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlayan ama kurallı bir çalışma düzeni yaratamayan kendileri suçsuz; çalışanların yevmiyesini ve evinin harcamalarını karşılayabilmek için risk altında çalışanlar suçlu!
Televizyonlarda, hepimizin basından öğrendiği, artık eskimiş ve ezberlenmiş olan popüler bilgileri tekrarlayıp duran Sağlık Bakanı Pilli kahraman ama bu ortamda iş yaparak para kazanmaya ve ailesini geçindirmeye çalışanlar günahkar!
Kendilerini gizleyen temaslılar elbette sorumsuzca davranıyorlar. “Dünyadaki en iyi temaslı takibini” yapmakla övünen yetkiler suçsuz; temaslı olduğu halde kendilerini gizleyenler hain!
Temaslıların toplandığı oteller ve yurtlardaki koşulları da görmezlikten gelemeyiz. Temaslı otellerine gitmekten kaçınanlar suçlu; temaslı otellerinde doğru dürüst yaşama olanağı sunamayanlar suçsuz!
“GÜNAH KEÇİSİ”
Eski Atinalılar kentlerindeki olumsuzlukları defetmek için bir kadın ve bir erkek seçer, bu çifti kentte dolaştırır, dallarla dövüp kent dışına sürer ve orada taşlarlardı. Böylece, kötü talihten korunacaklarına inanırlardı. Orta Doğu’da bu “görev” hayvanlara yüklendi. Yahudi kavmi, günahlarından arınmak için bir keçi seçer ve şehir dışındaki bir uçurumdan aşağıya atardı. Müslümanların yaptıkları ise hepimizin malumudur.
Modern çağlarda bu yönetmi iyice geliştirdik. Hitler’in günah keçisi olarak yahudileri seçtiğini de biliyoruz. Kötülükleri yüklemek için kendimizce “günah keçileri” seçmekte ustalaştık artık. Medya da bize yardımcı oluyor tabii.
Devlet kaynaklarını verimsiz bir şekilde kullanan ama salgına karşı hiçbir önlem alamayan, risk grubundaki insanlara bile korumaktan aciz idareciler “günah keçisi” yaratmakta gösterdikleri ustalıklarını, salgını yönetmek ve salgının yarattığı ekonomik yükü insanlarımıza dengeli bir şekilde yansıtmak konusunda da gösterselerdi, durumumuz şimdikinden çok daha iyi olacaktı.
Zaten Sayın Pilli de, “konuşmanın kolay, yapmanın ise zor olduğunu” söylemedi mi?
Televizyonlarda hiçbir sorumluluğunuz yokmuş gibi halka tavsiyelerde bulunmanın bakanlık yapmak için yeterli olduğu herhangi bir ülkede, bunu Sayın Pilli bile yapabilirdi!
Nasıl olmasa, rahatlamak için bizim de günah keçilerine ihtiyacımız vardır!