GAYE ERKAN’IN HİKAYESİ, TÜRKİYE’NİN HALİNİ DE ANLATTI ASLINDA!

MERKEZ BANKALARI BAĞIMSIZ OLMALIYMIŞ; TÜRKİYE'DE OLMAZ... YÖNETENLER HUKUKA DA UYMALIYMIŞ; BU DA OLMAZ! YAPTIKLARININ HESABINI DA VERMELİYMİŞLER; BU KESİNLİKLE OLAMAZ!

0
blank

Kapalı kapılar ardında ne yaşandığını, tam olarak bilmiyoruz: Türkiye’nin para politikası, yani Türk Lirası’nın ne olup olmayacağı konusunda görüş farklılıkları var mıydı; yok muydu? Yaklaşan yerel seçimlerin kazanılması için “para basıp dağıtma” politikası hakkında bir tartışma olup olmadığından da haberimiz yoktur. Vergileri uygun yere değil, iktidarı ayakta tutmak için harcamaya devam mı edecekler? Bilmiyoruz…

Bilinmeyenler çoktur ama görünenleri yorumlamaya hakkımız vardır: Merkez Bankası’nda yaşananlar Türkiye’nin nasıl idare edildiğini anlamamız için yeterlidir.

Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, para politikasını popülist etkilerden kurtarmak için düşünülmüş bir önlemdir. Gaye Erkan olayı vesilesi ile dünyadan çeşitli örnekler verilmiştir. Dünyanın en güçlü parasını yöneten Federal Rezerv Bank’ın (FED) başındaki kişilerin zaman zaman 20 yıla yaklaşan sürelerle görevde kaldıkları ve birbirine zıt politikalar izleyen ABD Başkanları tarafından bile “yeniden atandıkları” anımsatıldı. TCMB Başkanlarının dört yıllık bir süre için atandıkları ve bu süre içinde görevden alınamayacakları da ilgili yasada kayıt altına alınmış görünüyor; ben gördüm!

blank
GAYE ERKAN’IN NASIL GELDİĞİ VE NASIL GİTTİĞİ ŞİMDİLİK BİR SIR OLARAK KALACAKTIR. BİZE ÖĞRETTİĞİ İSE ŞUDUR: TÜRKİYE’DEKİ İKTİDAR AYNI KALDIĞI SÜRECE HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEYECEKTİR!
…………………………………………………………………….

Bu durumda ortada hem hukuki hem de ekonomi politikası bakımından “izah edilmesi gereken” bir görev değişikliği vardır:

  1. Hafize Gaye Erkan görevden alındı mı, istifa mı etti? Kendisi ve Maliye Bakanı istifa ettiğini açıkladılar ama Cumhurbaşkanlığı görevden alındığını duyurdu. İki iki durum arasında dağlar kadar fark vardır. Bu farklılık izah edilmediği sürece Türkiye’de kanunların hükmü yoktur demektir.
  2. Erkan görevden alınmışsa, bunun ekonomi politikaları ile ilgisi var mı, yok mu? Para politikası şeffaflık gerektirir. Şeffaflık yoksa öngörülebilirlik; öngörülebilirlik yoksa “yatırımcı ilgisi” yoktur!

Türkiye gibi yatırım peşinde koşan bir ülkede, bunların yokluğu hayati önemdedir. Yabancılar gibi yurtiçindeki kaynak sahipleri de birikimlerinin geleceği konusunda kuşkuya kapılmadan yatırımlarını yönlendirmek; kazanç ve kayıplarının kendi kararlarının sonucu olmasını isterler. Bunların yokluğunda, keyfi kararlar, kaynaklarınızın tükenmesine neden olabilir. Böyle bir riski hesaplayamayacağınız gibi böyle bir riski almanıza da gerek yoktur. Kaçar ve kurtulursunuz!

Aylardan beri devam eden yurtdışı ziyaretlere, yatırımcı brifinglerine karşın Türkiye’ye sıcak para veya uzun vadeli yatırım gelmemesinin nedeni de işte budur. Türkiye, popülist ve dini değerleri istismara dayanan bir rejim ile yönetilmektedir. Bu rejimden hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve buna bağlı olarak oluşacak bir kamuoyu denetimi beklemek, gece gördüğümüz rüyanın sabah gerçeğe dönüşmesini beklemek gibi bir şeydir.

Atlanmaması gereken bir nokta daha vardır: Bu gelişmede siyasileri yalan söylemek konusunda bir sınırları olmadığı da ortaya çıkmıştır. Şimşek ve Erkan, Hafize Gaye Erkan’ın görevden kendi kararı ile ayrıldığını söylerken Cumhurbaşkanlığı’nın atama kararnamesi “görevden alındığını” duyurdu… Birisi bize yalan söylüyor yani! Yalan ile siyaset olur ama ekonomi yönetimi olmaz. Yalanı kimin söylediği de mutlaka aydınlığa kavuşturulmalıdır.

Bunlar olmadan kalkınma beklentisi de sadece ve sadece bir rüya olarak kalacaktır. Bu rüyayı gerçeğe dönüştürmeye ne Mehmet Şimşek’in imajı ne de Fatih Karahan’ın bilgisi ne de Erdoğan’ın “ekonomistliği” yeter!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz