FİLİSTİN’DEN KIBRIS’A: HER ŞEY, BİLEREK VE İSTEYEREK YAPILIYOR!

KENDİNİZİ ÖLMÜŞ VE DÜNYAYA YUKARDAN BAKAR GİBİ HİSSETMEYE ÇALIŞIN. BÜTÜN GÜÇ SAHİPLERİNİN DAVRANIŞLARININ KENDİLERİNE GÖRE “GEÇERLİ BİR NEDENİ” OLDUĞUNU KAVRAMANIZ KOLAYLAŞACAKTIR.

0
blank

Uluslararası ilişkilere ilişkin konuşur veya yazarken, insani duygulara hitap etmeye çalışılmasına dayanamıyorum. “Çocuklar ölmesin” diye başlayan cümlelerle yapılan analizler, şimdiye kadar hiçbir olayı aydınlatmadı. İnsan hayatına gerçekten önem veren bu analizler arasından süzülen bombalar, her yeri ve her şeyi yıkıp dökerken çocuklar da anneleri de yetişkinlerde de ölüyor işte!

Bugünlerde en önemli olay Ortadoğu’da devam eden savaştır; bugün birinci yılını tamamladı. Bu savaşa ilişkin yorumlar da oldukça anlamsız ve bırakın savaşın gidişatını etkilemeyi savaşı anlamayı bile zorlaştıran niteliktedir.

Savaş İran ile İsrail arasındadır. İran, Arap devletlerinin Filistinli radikal Araplara silah yardımı yapmamasından yararlanarak Hamas’ı kendi yanına çekmiş ve Gazze’yi Batı Şeria’dan kopararak kendine bağlamıştı. Bir yıl önce tam da bugün (7 Ekim), Gazze’den İsrail’e yapılan saldırının nedeni zaman ilerledikçe belki daha iyi anlaşılacaktır ama bu saldırının esas olarak İsrail ile başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap devletleri arasında gelişmekte olan ilişkileri sabote etmeyi amaçladığı gün gibi ortadadır. Yoksa, bu saldırının böyle bir felaketin başlangıcı olabileceğini herkes tahmin edebilirdi; özellikle de Yahya Sinvar gibiler. Bu saldırının amacı bu savaşı başlatmaktı; başladı!

blank
İSLAM İÇİN SAVAŞANLAR YENİLMEDİ: YUKARIDAKİ GÖRSEL İSMACILARIN DEVAM EDEN SAVAŞA NASIL BAKTIKLARINI GÖSTERİYOR. NE OLURSA OLSUN, NE KADAR KADIN VE ÇOCUK ÖLÜRSE OLSUN ONLAR YENİLMİŞ SAYILMAYACAK. BUNU YAYINLAYAN YENİ ŞAFAK’I DA, YENİDEN YAYINLAYAN BOYNUKALIN’I DA BİLİYORSUNUZ ZATEN… ONLAR ASLA “YENİLMEZ”; DEVAMLI SAVAŞIRLAR!
……………………………………………………………………………………………

Buna karşılık İsrail’in amacı, başlamış olan bu savaşı, kendisini kuşatmaya çalışan Direniş Güçleri’ni yok etmek, yok edemese bile İsrail’e saldırı potansiyellerini alabildiğine törpülemek ve “basit birer terör örgütü” seviyesine indirgemek için kullanmaktır. Bunu şimdi yapamazsa ileride yapması imkansız hale gelecektir. Bu son şansıdır ve kullanmaya çalışıyor!

İran’ın amacı ise, molla rejimi için tehlike olan güçlerle savaşı kendi topraklarından uzakta Hamas, Hizbullah veya Husiler gibi örgütler aracılığı ile sürdürmek ve kendi güvenliğini sağlamasına katkıda bulunacak bir caydırıcılık elde etmekti. Şimdi bu caydırıcılığı kullanmaya çalışıyor ama belli başarılı olamıyor.

İsrail, Hamas ve Hizbullah’ın gücünü kırdıktan sonra İran’a kadar uzanmak ve İran rejiminin prestijini yerle bir ederek bir rejim değişikliğini zorlamak isteyecektir. Bunun için ABD ve İngiltere’nin desteğini alması lazım… Amerika’daki seçimler buna engel mi, yoksa fırsat mı; bilmiyorum. Ama bütün sürecin bu eksenler üzerinde zikzaklar yaparak ilerlediğini anlıyorum.

Bizim yaptığımız analizlerin, iyi dileklerimizin veya Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kendi iç cephesini sağlamlaştırmak” amaçlı söylevlerinin savaşın gidişatına hiçbir etkisi olmamıştır ve olmayacaktır. Bu savaş İsrail ve molla rejimi için bir varoluş savaşına dönüşmüştür; hiçbir şeyi dinlemeyeceklerdir.

Son günlerde Kıbrıs sorunu da güncellenmiş gibidir. Tatar ile Hristodulidis’in gelecek hafta BM Genel Sekreteri Guterres’in de katılımı ile yiyecekleri yemek bu güncelliği canlı tutmayı amaçlıyor. Gerek Tatar gerekse Hristodulidis, bu yemekte takınacakları tavrı kamuoyuna duyurdular. Bu tavırların yakınlaştırılması ve yeni müzakere süreci başlatmak imkansızdır. Ama pencere “gındırık” kalsın yeter! Guterres, bunca işi içinde bir bununla uğraşıyor işte!

Türk tarafında, Kıbrıs sorununa yaklaşım ile ilgili yetkiler bütünüyle Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde toplanmıştır. O “federasyon ölmüştür” dedikçe buradan sevinç sinyallerinin yükseliyor ama Erdoğan’ın bu sorunu kendi iktidarını sürdürmenin bir aracı olarak bölgedeki gelişmelere göre değerlendirmek isteyeceği unutuluyor. Her an, her şey olabilir!

Bu durumda Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak yaptığımız analizler de değerini yitiriyor. Tatar şunu demiş, Hristodulidis’in yanıtı şöyle olmuş… Bilirkişiler toplanmışlar ve “Kıbrıs sorununu çözmek istersek yeni müzakere sürecine zaman sınırlaması ile başlayalım” sonucuna varmışlar… Bunların hepsinin kıymeti harbiyesi, bizim günlük yaşamımıza veya amaçlarımıza hizmet ettikleri kadardır. Politikacı iseniz bu konuda konuşmak, köşe yazarı iseniz yazmak, akademisyenseniz panellere katılmak zorundasınız! İşimiz bu; gerisi lafügüzaf!

Olaylara daha geniş açıdan bakmakta yarar var: Kimse öldürmek için öldürmüyor. Kimisinin kendini savunmak, kimisinin iktidarını sağlamlaştırmak gibi nedenleri var.

Ölmüş gibi düşünün, ruhunuz gökyüzüne yükselmiştir ve aşağıda olanları seyredin. Kavrayışınız biraz olsun değişecektir!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz