Türkiye’nin yeni Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 15 Şubat 2020’de Kapalı Maraş Açılımı toplantısında Kıbrıs için “stratejik bir planın” varlığından ve bu plana uygun “teknik çalışmaların” başladığından söz etmişti… Büyükelçi’nin KKTC’ye varışından sonraki çalışmaları, bu planın uygulanmasında kararlı olduğunu gösteriyor; işleri resmen ele aldı. Özellikle ekonomik konularda ilgili örgütler ve iş insanları ile yaptığı toplantılar, “bu işlerin KKTC Hükümetine bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli olduğuna” inandığını gösteriyor. Narenciye sektöründen ticaretin geliştirilmesine kadar her konuya ilgi gösteriyor, ilgilileri dinliyor ve öğrenmeye çalışıyor.
Sanırım yakında Büyükelçilik kadrolarının biraz daha güçlendirildiğine de tanık olacağız. Türkiye kaynakları ile yapılması düşünülen ve planlanan her şey zamanında yapılacak. “Türkiye gerekli yardımı yapmıyor” gerekçesi tam olarak ortadan kaldırılacak. Eğer bir sorun varsa bu, KKTC yönetiminin sorunu olarak kalacak!
Büyükelçi halkla ilişkilerine de dikkat ediyor. İkinci hafta sonunu da Büyük Han’da geçirdiğini gördük. Halkla iç içe olamaya çalışıyor. Zaten bir akademisyen ve öğretmekten daha çok öğrenmeye çalışacağı izlenimini veriyor.
Geriye tek bir sorun kalıyor: Demokrasi! Bunca işi Türkiye bürokratları yapacaksa, KKTC yönetimi ne olacak? KKTC yurttaşları eksik veya yanlış gördükleri şeyler konusunda eleştirilerini de Türkiye Cumhuriyeti makamlarına mı yöneltecek? Oy kullanma günü ve saati geldiğinde kime, niçin oy verecekler veya vermeyecekler?
Bugünlerde yerel seçimler için hazırlanıyoruz. Türkiye’nin kendine göre riskli gördüğü yerlerde seçimlere müdahale edeceğine dair güçlü işaretler olmasına karşın henüz açık bir müdahaleye tanıklık etmedik doğrusu… Büyükelçiyi izledikçe böyle bir müdahale olmayabileceğini de düşünmeye başladım…
Büyükelçi hem sorunlarla ilgilenecek, hem de siyasi yaşama müdahale etmeyecek… Türkiye yapabileceğini yapıp bitirecek; KKTC hükümeti yapmadıklarının hesabını KKTC halkına verecek. “Bundan iyisi, Şam’da kayısı” derler…
Elbette demokrasi yine tıkır tıkır çalışmayacak ve ekonomi tam olarak düzelmeyecek… Bize demokrasi getirmesini Türkiye’den beklemeye zaten hakkımız yok ama ekonomideki olumsuzluklar nedeni ile de Türkiye’den şikayet edemeyeceğiz… Demokrasi istiyorsak eğer, onu kendimiz inşa edeceğiz.
Kayısı, hem de ne kayısı; ballı kayısı!