Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Yönetim Kurulu’ndan yapılan yazılı açıklamada, hızla kapanan iş yerlerinin sayısını takip etmenin imkânsız hale geldiği, dava ve mazbata sayısında rekor üzerine rekor kırıldığı, mahkemelerin 22 bin 500 sayısından söz ettiği, bankaların salgın nedeniyle öteledikleri borçların peşine düştükleri ve bu sayının nerede duracağının kestirilemediği kaydedildi.
Durumun farkında olan hükümetin, yüzde 43’lük hayat pahalılığı kararını alelacele üreterek, kamuoyuna duyurduğu ifade edilen açıklamada, yasa gereği 6 ayda verilmesi gereken hayat pahalılığı ödeneğinin, geriye çekilerek 5 ayda açıklanmasının nedeni “halkı ezdirmemek” olarak açıklansa da adeta “yangından mal kaçırarak” yapılan bu açıklamanın iyi niyetten uzak olduğu savunuldu.
KTEZO açıklamasında, toplumda kabaran öfkeyi bölmek için harekete geçildiğinin apaçık ortada olduğu belirtilerek, hükümetin yapılacak her zamla verilen artışın geriye alınabileceğini bildiği kaydedildi.
Açıklamada ayrıca şunlara yer verildi:
“Nitekim elektrik ve akaryakıta bir kez daha zam kapıda… Kuyruklar şimdiden yollara taşmış durumda. Faturaların bir türlü açıklanmamasının nedeni şimdi daha iyi ortaya çıktı. Diğer yandan ekmekte sebep oldukları zamlar hayat pahalılığı ödeneği içerisine yansıtılmamış. Bütün bunlarla kalsa neyse… TL değer kaybının bir günde %3’lere dayanmış olmasının kendileri için kazanca döndürmenin hesabı içinde oldukları çok açık.
Bu filmi bir önceki uygulamalarda gördük. Mesele bu kadarla da bitmiyor. Hayat pahalılığı ödeneğinin sadece devlette çalışanlar için açıklanmış olmasının vicdanları sızlatan bir yanı daha var. Çalışma yaşamı, çalışma yaşamına katılanların, devlet ve özel sektör olarak ayrışması nerede görüldü? Birileri taş birileri ekmek mi yiyor? Birlikte çözümler üretmek gerekmiyor mu? Dahası adalet ve vicdan en başından; küçükten, aç olan insandan, daha çok ezilenden başlamayı gerektirmiyor mu? Yoksa küçüğü en çok ezileni kollamayı artık kitaplardan çıkardınız mı?
Belli ki her zamankinden daha fazla bir öfkenin fitilini ateşlemek üzeresiniz. Bizleri daha büyük bir kaosun tarafı olmaya zorluyorsunuz. Vergiyi de harçları da primleri de bizim ödediğimizi unutmuşa benziyorsunuz. Sivil itaatsizliğin kapısını sonuna kadar araladınız. Daha önce yaptık; yine yaparız.”