CTP’den yapılan açıklamaya göre, Girne’de Dome Otel’de düzenlenen etkinlikte katılımcıların sorularını yanıtlayan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Maraş konusunda, ticaret ve turizm konusunda önümüzde ne engel varsa, proaktif bir dış politika izlememiz gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ardından 5’li konferansın hayata geçmesinin en temel beklentisi olduğunu söyleyen Erhürman, bu 5’li konferansın sonuç odaklı olması gerektiğini de vurguladı.
ERHÜRMAN: “İZOLASYONLARIN HİÇBİR MEŞRU GEREKÇESİ YOKTUR”
Erhürman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Müzakere süreçlerinde çok yıllar kaybettik. Yine aynı süreci yaşamak istemiyoruz. O yüzden 5’li konferans öncesinde ciddi bir hazırlık evresine girmeliyiz. Çünkü biz sonuç çıksın diye 5’li konferansa gidiyoruz. Tüm çabalarımıza rağmen, yine de çözüme ulaşamazsak, çözüme kadarki evrede adım adım çözüme ulaştıracak adımları atmalıyız. Yani Sarayönü’nde oturup kalmayacağız. Dünyaya şunu anlatmalıyız. Ben çözüm istediğimi gösterdim. Ben barışı inşa etmek istediğimi gösterdim. Benden kaynaklanmayan sebeplerle bunlar olmadığı koşullarda, benim üzerimde sınırlamalar, engeller ve izolasyonlar koymanızın hiçbir meşru gerekçesi yoktur. Bunları kaldıracaksınız. Cumhurbaşkanı’nın bunu dünyaya anlatmak yükümlülüğü olduğunu düşünüyorum”
“SİYASİ EŞİTLİK KONUSU BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARINDA AÇIKTIR”
Erhürman bir soru üzerine “Siyasi eşitlik ile ilgili mesele, çok uzun bir süreden beri temel parametre olarak kabul edilen bir meseledir ve tartışmaya kapalıdır” dedi.
Tufan Erhürman şöyle devam etti:
“Tartışmaya kapalı olmasının en önemli göstergelerinden bir tanesi de BM Güvenlik Konseyi kararlarında bunların açık bir biçimde belirtilmiş olmasıdır. Yani ‘Kıbrıs’ta bir çözüm bulunacaksa, iki toplumlu, iki kesimli siyasi eşitliğe dayalı federal çözümdür’ diyen, çok sayıda BM Güvenlik Konseyi kararları var. 1991 tarihli karar da bunlardan biridir. Bu karardan 26 sene sonra Crans Montana’da Anastasiadis’in ‘Ben siyasi eşitliği halkıma anlatamam’ diyerek masadan kalkması kabul edilebilir değildir. Kimse de o masada ağzını açıp bir şey söylemiyor, ta ki Berlin’e kadar. Benim daha fazla bekleyecek, daha fazla nesli heba edecek bir lüksüm yoktur. Sonuç istiyoruz”
“KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLEN BİR EKONOMİ OLURSA DİK DURABİLİRSİNİZ”
Dik durabilmek için ayakları üzerinde duran bir ekonomiye ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Erhürman, şöyle devam etti:
“Ekonomimizde ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nden 2 yıldır gelen ve kullanılan para 9 milyon 400 bin TL’dir. Halbuki bizim Girne’deki mendireğin tamiri için bile 10 milyon TL’ye ihtiyacımız vardır. Kapsamlı çözüme ulaşamadığımız takdirde kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmamız lazımdır. Bunun için de Cumhurbaşkanlığı makamının çok çalışması gerekmektedir. Kendi ayaklarımız üzerinde durduğumuzda, okulumuzu, hastanemizi yapabileceğiz. Kendi ayaklarınız üzerinde durursanız ancak, dik durabileceksiniz. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı yurt dışında Cumhurbaşkanı’ndan başka yetkili yoktur. O yüzden Doğrudan Ticaret Tüzüğü ve Yeşil Hat Tüzüğü’nün geliştirilmesi için de Cumhurbaşkanı görüşmeler gerçekleştirmelidir. Direkt uçuş için de Cumhurbaşkanı girişimler yapacak ve görüşecektir. Sporcularımızın uluslararası müsabakalara katılmalarının önünü açmak için de Cumhurbaşkanı görüşecektir. Sadece bunlar için de değil, turizmin ve yükseköğretimin önündeki engelleri kaldırmak için de Cumhurbaşkanı görüşmeler yapmalıdır”
“UZUN VADELİ PROJELERİ HAYATA GEÇİREMİYORUZ”
Siyasi istikrarsızlığın toplumun temel sorunlarının çözümündeki önemli bir engel oluşturduğuna işaret eden Erhürman “Ne yazık ki hükümetler nezdinde bir istikrarsızlık vardır. Çok kısa süreli oluyor hükümetler. Ondan dolayıdır ki orta ve uzun vadeli projeleri hayata geçiremiyoruz. Ancak, Cumhurbaşkanlığı’nın 5 yıllık istikrarlı görev süresini de içeride ve dışarıda en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Çünkü biz, varlığımızı, kimliğimizi, kültürümüzü ileriye taşımaya yeminliyiz. Yılmadan, yorulmadan da bu uğurda çalışacağız” dedi.
“TURİZM YERLERİNİN YAKININDAKİ ASKERİ BİRLİKLERİN TAŞINMASINI KONUŞMUŞTUK”
Erhürman bir soru üzerine şu yanıtı verdi:
“Biz Hükümet’teyken, gerek Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’yla, gerek Kolordu Komutanlığı’yla şehir merkezlerindeki askeri birliklerin şehir dışlarına alınması ile ilgili görüşmeler yapmıştık. Bu yönde adım atılması seviyesine kadar gelmiştik de. Özellikle turizm yapabileceğimiz bölgelerde, askeri birliklerin konuşlandırılması, bizim en önemli ekonomik sektörümüz turizm olduğuna göre, o bölgeler açısından çok da makul görülmüyor. Dolayısıyla buralardan askeri birliklerin, başka bir yere taşınması bizim konuştuğumuz ve yapılabilecek bir konudur. Ancak bizim hükümetteki ömrümüz yetmedi buna”
“MARAŞ İLE BİRLİKTE, LEFKOŞA HAVAALANI’NI DA AÇALIM”
Güven Yaratıcı Önlemler konusuna da değinen Erhürman “Anastasiadis, Maraş ile ilgili komite kurma önerisi gündeme getirdi. Gelin oturalım Lefkoşa Havaalanı’nı da, hidrokarbon konusunu da bu komiteye alıp, üçünü de birlikte görüşelim. Biz Maraş’ı BM’yi muhatap almayarak, Güvenlik Konseyi kararlarını yok sayarak açabilir miyiz? Açarsın, ama adım adım uluslararası hukuktan daha da uzaklaşırsın ve başımıza daha büyük dertleri açarsın” dedi.