DOĞU AKDENİZ VE KIBRIS
Son dönemde, Türkiye’nin güvenlik hassasiyetini tetikleyen gelişmenin de Doğu Akdeniz’de yaşandığını belirten Erdoğan,
“Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin, Doğu Akdeniz’deki haklarını, hukuklarını, çıkarlarını yok sayan anlayışın bölgeye çöreklenme çabalarına karşın somut adımlar atıyoruz. İsrail, Mısır, Libya, Cezayir ve Tunus başta olmak üzere, bölge ülkelerindeki tüm gelişmeleri dikkatle takip etmek mecburiyetindeyiz.” diye konuştu.
Soru üzerine Erdoğan, Yavuz ve Barbaros gemilerinin Doğu Akdeniz’de bulunduğunu hatırlatarak, “Burada bütün deniz ve hava kuvvetlerimizle bu adımı atıyoruz. İHA’larımız gerek insansız, gerek silahlı, onlar sürekli bölgede uçuyor, uçmaya hazır konumda. Onun için de çok fazla burada koparılan kıyametler, bizi ilgilendirmiyor. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Nedir bu? Bir defa Kuzey Kıbrıs’ta bizim soydaşlarımız var. Güney Kıbrıs’ta Rumlar var. Üç tane garantör ülke var. Türkiye-Yunanistan-İngiltere. Dolayısıyla burada söz sahibi olan birileri varsa, bu üç tane ülkedir. Niye? Garantördür. Biz, garantör ülke olarak Kıbrıs’ta yaşayan Rum ve Türklerin haklarını savunma noktasında söz söyleme hakkına sahibiz. AB bu sürecin içinde yer almış ama maalesef üzerine düşen zorunluluğu yerine getirmiş mi? Hayır, getirmemiştir. BM, maalesef o da yerine getirmemiştir. Bunun da en önemli göstergesi, meşhur Bürgenstock’taki yapılan görüşmelerdir. Bu görüşmelerde verilen sözlerin hiç biri yerine getirilmemiştir.” değerlendirmesini yaptı.
Kıbrıs’ta yapılan referandumda, kuzey Bürgenstock’taki görüşmeye yüzde 65 “evet” derken, güneyin yüzde 75 ile “hayır” dediğini hatırlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Hayır dediği halde o AB’ye alınmıştır. Kuzey bu işin dışında bırakılmıştır. Mali noktada verilmesi gereken destekler vardır. Bu verilmesi gereken destekleri ne yazık ki AB şu ana kadar yerine getirmemiştir. Bütün bu gelişmeler karşısında bizim hala burada konuşan, ses çıkaranlara olumlu bakmak diye bir şeyimiz yok.
Şimdi çıkmış AB ne diyor? Yaptırım uygulayacakmış. Ne ise senin yaptırımın yap. Kusura bakma. Siz bir defa Kuzey Kıbrıs’taki Türklerin haklarını savunmadınız. Verdiğini sözleri de yerine getirmediniz. Münhasır Ekonomik Bölge noktasında da AB, hala tek taraflı hareket etmeye devam etmektedir. Siz, tek taraflı hareket ederken size ‘eyvallah’ mı diyeceğiz?
Ki bu konuşmaların, atılan adımların hiç birisinin uluslararası bağlayıcılığı da yoktur. Biz, şimdi burada KKTC’deki soydaşlarımızla ilgili onların hukukunu nereden hareket ederek koruyoruz? Garantör ülke olma vasfıyla bu adımı atıyoruz. Buradaki duruşumuz da diktir, bu duruşumuzu sonuna kadar da koruyacağız”.
GÜNEY KIBRIS’A SİLAH AMBARGOSUNUN KALKMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin S-400 almasına yönelik ABD’nin tepkilerinden biri olarak da okunabilecek bir adım da Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne uygulanan silah ambargosunu kaldırmayı öngören yasanın, temsilciler meclisinde onaylanması oldu. Senatoda da onaylandı. Bu öneriyi getiren de Türkiye’ye yönelik F-35’lerle ilgili kısıtlama getirilmesi gerektiğini söyleyen senatördü. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyada giderek artmaya meyilli cepheleşmede Doğu Akdeniz ve S-400 meselesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
“Bu zat, Türkiye düşmanı olan bir zattır. Böyle bir zatın, senatoya getirmiş olduğu bu tehdit Türkiye ile ABD ilişkilerini adeta bozmaya yönelik hesapsız bir tehdittir. Ben inanıyorum ki Sayın Trump bu oyuna gelmeyecektir.
Bu oyunu da bozması gereken Sayın Trump’ın buradaki taktikleri olacaktır. Bozması gerekir diye düşünüyorum. Bir senatörün bu noktadaki yaklaşımları Türkiye-ABD ilişkilerini asla bozmamalı. Güney Kıbrıs ile ilgili konuda ise maalesef yine bir Cumhuriyetçi olması hasebiyle gündeme getiriyorum Sayın Bush döneminde, o zaman Bush’un, Colin Powell’a bir talimatı vardır. Bizim tam Kıbrıs’taki olayları gündemde tuttuğumuz bir zamandı. O zaman da bu problem çözülemedi. Çünkü AB’de bize yine büyük oyun oynandı. Kıbrıs’ta yine büyük oyunlar oynandı. Şu anda benzer taktikler, benzer oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Neresinden gidersek gidelim burada bütün mesele bizim duruşumuzdur. Bu duruşumuz sayesinde Allah’ın izni ile bunları aşarız.”
Bölgede yeni gelişmelerin yaşandığına ve bu yeni gelişmenin Yunanistan’daki seçimler olduğuna değinen Erdoğan, “Miçotakis yönetiminin nasıl bir durum ortaya koyacağı, nasıl bir gelişme Yunanistan’da olacağı… Yaptığımız görüşmeye baktığımızda birbirimize karşı güzel ifadeler kullandık. Temennim odur ki kendileri de bu ifadelerine sadık, sahip olmak suretiyle adımlar atarsa, Yunanistan-Türkiye arasındaki ilişkileri süratle daha iyi bir konuma taşırız. Bu konuda görevlendirmeler yaptık. Bu görevlendirmelerle birlikte karşılıklı olarak görüşmeler yapılacak. Yeni dönemde Yunanistan bizden ne istiyor? Biz Yunanistan’dan ne istiyoruz? Bunları heyetlerimiz, arkadaşlarımız görüşecekler. Buna göre adımlarımızı atacağız.” diye konuştu.
S-400 konusu
“Ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemi tedarikinin tamamen kendi toprakları içinde ve bölgesinde barışı koruma amaçlı olduğunu göstermektedir. Biz, S-400’leri alarak savaşa hazırlanmıyoruz. Barışı ve kendi milli güvenliğimizi garanti altına almaya çalışıyoruz. Savunma sanayimizi geliştirmeye yönelik diğer tüm atılımlarımızın da amacı budur. Bizim tüm hazırlıklarımızın gayesi şu anda barışı korumaktır.”
Genel yayın yönetmenlerine seslenen Erdoğan, “Sizlerden S-400 meselesini de, diğer milli güvenlik önceliklerimizi de bu anlayışla değerlendirmenizi ve özellikle halkımızı bu noktada bilinçlendirmeye sizlerin de aracı olmanızı, gayret etmenizi istiyorum.” dedi.
“S400 bir zorunluluktur ve bu zorunluluğun bir gereği olarak devam ediyor. İnşallah yıl sonuna kadar belli bir bölümü ve 2020’nin nisan ayına kadar tamamıyla bu işi bitirmiş olacağız ve çok daha öz güven içerisinde yolumuza da devam edeceğiz.”
Medya aracılığıyla gelişmeleri takip eden milletimizin ne kadar doğru, sağlıklı, berrak bilgilere ulaşırsa bu tür meselelerdeki kararlarını da o derece sağlıklı vereceğine inanıyorum.”