Konu ile uzak veya yakın ilgisi olan herkes, Erdoğan’ın belli başlı politikalarını terk etmek ve yeni ama “yepyeni” sayfalar açmak zorunda olduğunu belirtiyor.
Bilinen Recep Tayyip Erdoğan buna hazırdır: Kürt sorunundan Müslüman Kardeşler ilişkilerine; İsrail ile ilişkilerden Amerikan dostluğu veya karşıtlığına kadar pek çok konuda ne kadar “pragmatik” olduğunu defalarca kanıtlamış bir liderdir.
Dış politikada yeni sayfalar açmaya başladı zaten… Hala daha dört parmakla Rabia işareti yapıyor olsa bile Kahire ile ilişkilerini geliştirmek için eski iddialarının tümünü terk etti; başarılı bir “U dönüşü” yaptı ve Sisi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrasında Mısır ile Türkiye’nin en erken zamanda karşılıklı büyükelçi atayacağı açıklandı. Ayni dönüşleri Yunanistan ve Suriye ile ilişkilerde de sağlamaya çalışacak… Ama ödenmemiş milyarlarca dolarlık gaz borcu var; Rusya ile ipleri koparamaz! Rusya ile bu kadar içli dışlı iken İsveç’in NATO üyeliğine nasıl onay verecek? Biden açıkladı; Erdoğan F-16 dedi, kendisi İsveç’in NATO üyeliğinden söz etti. Enteresan gelişmeler yaşanacak.
Dış politika, U dönüşlerinin en kolay yapıldığı alandır. “Devletlerin devamlı dostlukları veya düşmanlıkları yoktur; çıkarları vardır!” Peki ama ekonomideki U dönüşü nasıl olacak? Şimdiye kadar izlenen popülist politikalar rafa kalkarsa Erdoğan ve arkadaşları Mart 2024’teki yerel seçimlerde hezimete uğramayacak mı? Popülist politika ile enflasyonla mücadele aynı kaba sığabilecek mi peki?
Bir de bu hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselesi var… Erdoğan bu konuda U dönüşü yapmaya hazır değil sanırım. Daha geçen akşam, hüküm yememiş olan insanlar terörist ilan edildi, idamları istendi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin karar altına aldığı insan hakları ihlallerinden sonra Avrupa Konseyi’nin yaptırımları gündeme gelmek üzeredir. Bu alanda ciddi bir U dönüşü yapmadan uluslararası prestij sağlamak, güven vermek ve fon temin etmek elbette mümkün olmayacaktır. Ama Erdoğan’ın da hedef göstermek zorunda olduğu düşmanlara ihtiyacı vardır ve şimdi tuttuğu yoldan geri dönmesi onu düşmansız bırakma tehlikesi taşımaktadır.
Erdoğan yeniden seçildi; Cumhurbaşkanı’dır. Kurduğu ittifak mecliste çoğunluktadır. Yargı üzerindeki kontrolü de bilinmektedir. “Bizim iktidarımızda Demirtaş’ın bırakılması asla mümkün değildir” diyerek bu kontrolü gevşetme niyetinde olmadığını da göstermiştir. Medya zaten kontrol altındaydı ama ortada gibi görünen medya gruplarının ele geçirilmesi ve muhalif medyanın daha da sessizleştirilmesi için de düğmeye basmış görünüyor. Bütün bu alanlarda hiçbir politika değişikliği yapmadan uluslararası desteğini artırabilir, yabancı sermaye akışı sağlar ve dış kaynaklı kredi temin edebilirse Erdoğan gerçekten dünyanın dönüşünü de değiştirmiş olacak.