Ada-TV’de yayınlanan Bakış Açısı programında “Kuzey Kıbrıs’ta Siyaset ve Toplum” başlığı ile düzenlenen anketi değerlendiren Cem Kar ile Hasan Erçakıca, sonuçların Kıbrıslı Türk ve Türkiye kökenli KKTC yurttaşları arasındaki tutum farklılıklarının beklenen kadar olmadığını gösterdiği sonucuna vardılar.
Yapılan ankete dayanarak “yerli Kıbrıslı Türkler ile 1974’ten sonra adaya gelen Türkiyeli göçmenler arasındaki farklılık ve benzerlikleri” araştıran anket sonuçlarını değerlendiren Kar ve Erçakıca, farklılıkların özellikle dini değerlere bakışta ortaya çıktığını, siyasi sorunlara ve birbirleri ile ilişkilerinde beklendiğinden çok daha az farklılıklar olduğunun gözlemlendiğini vurguladılar.
ARAŞTIRMANIN KAYNAĞI
Değerlendirmeye konu olan anketin bir Alman düşünce kuruluşu olan Friedrich Ebert Vakfı tarafından desteklenerek üç akademisyen tarafından yapıldığına dikkat çeken Hasan Erçakıca, Kuzey Kıbrıs’ta yapılan bu tür araştırmaların yabancı vakıflar tarafından desteklenirken yerel kaynaklarca desteklenmemesini eleştirdi.
“Bilgi olmadan politika olmuyor” diye konuşan Erçakıca, özellikle Almanya’da siyasi partilerin vakıf şeklinde örgütlenmiş düşünce kuruluşları ile birlikte çalıştıklarını ve politikalarını bu kuruluşların sağladığı bilgiler ve politika seçeneklerini d,kkate alarak oluşturduklarını belirtti. Bu araştırmaya destek veren Friedrich Ebert Vakfı’nın Alman Sosyal Demokrat Partisi ile birlikte çalıştığını belirten Hasan Erçakıca, “bunun bizim partilere de örnek olmasını” istedi.
TOPLUMSAL GERİLİM
Cem Kar’ın araştırmayı değerlendiren giriş yazısında yer değerlendirmelerde iki kesim arasındaki gerilimlere ve farklılıklara dikkat çekildiğini belirtmesi üzerine konuşan Erçakıca, “her toplumda gerilim vardır” dedi ve araştırmanın, bu “gerilim” ve “bölünmenin” düşünülen kadar büyük olup olmadığı ile tutumlara yansımasının ne olduğunu saptaması gerektiğini vurguladı.
Erçakıca, “Her toplumda gerilim vardır. Burda araştırmada olması gereken şey, acaba düşündüğümü kadar bölünmüşlük var mı? Başka toplumlara kıyasla baktığımız zaman, bu bölünmüşlük az mı? Yine düşündüğüm kadar gerilim var mı? Bu, siyasi davranışları, çeşitli toplumsal davranışları nasıl etkiliyor? Nasıl etkileyebilir? Buna bakmak lazım” şeklinde konuşarak, özellikle Fransa’da farklı kesimler arasında yaşanan çatışmalara dikkati çekti: “Batı Avrupa toplumlarında ne kadar gerilim olduğunu görüyoruz. Fransa’da kaç yıldan beridir varoş baskısı devam ediyor? Almanya’nın en önemli sorunlarında birisi nedir? Uyum! Haber takipçisiyseniz her hafta bir iki habere rastlayabilirsiniz. Amaç oradaki Türklerle Almanları benzeştirmek değil. Mekel’in ağzından duydum buna benzer bir demeci: Bizimle aynı olacaklar değil diyor.”
KKTC’DEKİ GERİLİM VE FARKLILIKLAR
Kuzey Kıbrıs’ta da Kıbrıslı Türk ve Türkiye kökenli yurttaşlar arasında farklılıklar ve gerilim olduğunun bilindiğini belirten Erçakıca, bunun siyasi projelere de yansıdığını, örneğin Yeniden Doğuş Partisi bu gerilimden yararlanarak siyaset yapmaya çalıştığı için geçmişte bütün partilerin seçimde başarılı olmasını dilediği halde YDP için bunu yapmadığını hatırlattı. YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın da bunun farkında olduğunu ve bu nedenle partilerine Kıbrıs kökenli üyelere katmak için çalıştıklarının görüldüğünü hatırlatan Erçakıca, “YDP’nin başarılı olmasını istemiyorum dedim. Şimdi, onların politikasında da bunu yatıştırma veya bundan uzaklaşma gayreti görüyorum. Demek böyle bişey var ki sakıncaları ortadan kaldırmak için tamamen Kıbrıs kökenli üyeler aranıyor partiye entegre edilsin. Bu sadece YDP bağlamında bir gözlem. Dine bakışımızdaki farklılıklar yüzünden biliyorum, örneğin bayram namazlarına istekli ve rutin olarak katılan birçok insan artık gitmiyor. O şekilde algılanmak istemiyor. Oysa Kıbrıslı Türkler özellikle Cuma günleri ve bayramları mutlaka camiye gitmeye çalışırlardı. Şimdi bundan kaçınanlar var” diye konuşarak iki kesim arasındaki farklılıkların davranışlara yansımalarından örnekler verdi.
Erçakıca, “toplumsal birlik” yerine “birarada yaşama” arayışında olmak gerektiğini belirterek, “Bular zaten ankette var. Ben toplumsal birlik arayışı içinde olan bir insan değilim. Ben farklılıklarla bir arada yaşama arayışı içinde olan, hoşgörü arayışı içinde olan bir insanım. Ben Kıbrıslı Türklerden de farklı hissetmek isterim. Ben Müslümanlarla, Hristiyanların da bir arada yaşayabileceğini de düşünüyorum” dedi ve anket verilerinin Kıbrıslı Türkler ile Türkiye kökenli KKTC yurttaşlarının bırarada yaşayabileceğini ortaya koyduğunu vurguladı: “Ben bu araştırmayı Yenidüzen Gazetesinde fark ettim. Yayında kullanılan başlıklar, bana göre aştırmanın içerisinde yer alan grafiklerdeki verileri yansıtmıyor. Genellikle Türkiyeli göçmenlerle Kıbrıslı Türkler uçlarda gösterilmeye çalışıldı. Oysa grafiklere bakınca, bu iki kesimi düşündüğümden daha yakın gördüm. Herkes farklı duygu ve düşüncelerde olduğu için farklılıklar bu şekilde oluşabiliyor. Burda bir çelişki var. Sorular ve cevaplar gayet makuldür. Tam bir harmoni beklersek, bu muhtemelen daha uzun zamanda olacaktır. Zorla olmaz zaten. Türkiye’den göç etmiş gelmiş %56’sı Türkiye vatandaşıyım diyor. Onun yarısından fazlası % 36’sından fazlası KKTC vatanım diyor. Dinamiği göstermesi bakımından önemli. İnsanlar burada yaşadıkça Kuzey Kıbrıs diyebiliyor. Bu kötü bir tablo değil. Beklediğimden olumludur.”
DİNE BAKIŞ FARKLILIKLARI
Ankete göre en büyük farklılığın dine bakışta ortaya çıktığını ifade eden Erçakıca, bu konuda ise şunları söyledi: “İnanç dünyası kişinin kendisine ait olan bir alan değil mi? Bunu çok karıştırmamak gerek, herkesin inancıyla baş başa kalması gerek diye düşünüyorum. Bunun dışında ben büyük bir farklılık göremedim. Demokrasiye bakışımız ne kadar çok benziyor. Kıbrıslı Türkler güçlü lider istiyormuş. Kadın sorunlarına bakış bile aynı…”
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYABİLİRSİNİZ:
https://www.facebook.com/watch/live/?v=887632478738826&ref=search