Ada-TV’de yayınlanan Bakış Açısı programında TRT’de yayınlanan Bir Zamanlar Kıbrıs dizi ile ilgili gelişmeleri ele alan Cem Kar ve Hasan Erçakıca, tartışmaların boyutlarını değerlendirdiler.
Cem Kar’ın gelişmeleri özetlemesinden sonra sözü alan Hasan Erçakıca, “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” diyerek tartışmaların bu noktaya geleceğini bilmek için “alim olmaya gerek olmadığını” vurguladı ve “geçen hafta dizi yayınlanmadan önce söylediklerinin dizinin yayınlanması ile birlikte başlayan tartışmalarla kanıklandığını” belirtti.
Orhan Baylan ismli bir kişinin Bir Zamanlar Kıbrıs dizisi üzerinden eleştiride bulunmasını gündeme getiren Cem Kar ise, bu kişinin değerlendirmelerinin dikkate alınmamasının daha iyi olacağını belirtterek dizinin Kıbrıs’ı “ilgi odağı” haline getirdiğini vurguladı. Kar, Baylan gibi kişilerin ilgi odağı olmaya çalıştığını aktararak “Gündeme gelmeye çalışıyorlar. Dolayısı ile de Dr. Fazıl Küçük’e de böyle sözler söylenmiş. Bizim bu adamı bu kadar kaale almamıza değer miydi? Bana dün akşam Cumhurbaşkanın’dan bile video geldi. Keşke hiç sallamasaydık!” değerlendirmesini yaptı.
Kar’ın bu değerlendirmesi üzerine ise Erçakıca, atılan taşın ürkütülen kuşa değmediğini, yapılan masrafın açıklanması halinde tartışmaların daha da büyüyeceğini vurguladı.
Erçakıca şunları söyledi:
“Adam’ın videosunu izlemedim. Yazısını da okumadım. Bir Zamanlar Kıbrıs dizisini de izlemedim. Gerek yok! Bizi esas ilgilendiren konu; bu tür hadsiz, mesnetsiz yorumların, değerlendirmelerin ve yayınların ortaya çıkacağı bu ortamı, Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri ile KKTC yöneticilerinin el birliği ile yaratmış olmalarıdır. Beni ilgilendiren budur. Ben, dizideki bilgilerin doğru veya yanlış olduğunu veya bu adamın söylediklerini tenezzül edip değerlendirmem. Eğer ki bir bilgi istiyorsam güvenilir kaynaklardan almaya bakarım. Tanzimat Dönemini İlber Ortaylı’dan okumaya fırsat bulmamışım; duracağım da kimse kim ne değine mi, bakayım? Yani insanlarımız, zamanlarını nasıl değerlendireceklerine kendileri karar verecekler. Ve bu karar onların nasıl bir insan olduğunu belirler. Biz zamanımızı neye göre harcıyoruz? Hayatta kontrol edemediğimiz birinci şey zamandır. Ne yazık ki Kıbrıs Türk Halkı’nın hovardaca harcadığı şeylerin başında zaman geliyor. Tartışmalar mesnetsiz, dayanaksız, verimsiz, bilgisiz. Besim Tibuk’la yarım saatlik söyleşi için 10 tane kitap okumam lazım. Bunu bırakıp Bir Zamanlar Kıbrıs’ı veya bilmediğim adamların söylediklerini izleyemem, dinleyemem.”
Dizinin toplumda neden olduğu tepkileri de değerlendiren Hasan Erçakıca, “Kalitesiz bir dizi… Mehmet Küçük, Ender Denktaş tepki gösteriyor. Özcan Özcanhan, 13 yaşından beri hem kalemiyle mücadele etmiş, hem silahıyla… Zaman zaman yazıyor, okuyunuz! ‘Arkadaşlarımın hakkını çiğnetmem’ dedi. Ahmet Sanver’in 5 tane kitabı var. Kardeşi Önder beyin haberi olmadan TMT’ye katılmış. Özellikle o kuşakta, hangi taşı kaldırsan altından bir kahramanlık hikayesi çıkar. Dolayısıyle sen bu insanları tahkir ediyorsan, küçük düşürüyorsan 80-90 yaşına gelmiş bu insanların tepkisini alıyorsan yaptığın iş tamam değil demektir.
Bu işi kim yapmış? Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet televizyonu… 26 dizi yayınlanacak… Ben düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. Allah bilir başımıza daha neler gelecek? Ne potlar kırılacak, ne insanlar tepki gösterecek… O zaman, bu işi niye yaptın kardeşim? Benim sorum bu!” şeklinde konuştu.
Diziyi haklı göstermek için yapılan değerlendirmelerin en önemlisinin Kıbrıs’ı ilgi odağı haline getirmesi olduğunu belirten Cem Kar, bu sayede Kıbrıs sorunu ile ilgili gerçeklerin kamuoyu tarafından daha yakından izleneceğini vurgularken, Hasan Erçakıca, bunun çok daha iyi ve çok daha düşük maliyetlerle yapılabileceğini belirtti. Erçakıca, “Umulan bu faydayı elde etmek için bu kadar kırıp dökmeye gerek var mıydı? Karşılıklı gönül kırıklıkları çok daha kolay tamir edilebilirdi. Verilecek paranın ne kadar olduğu söylenirse daha büyük skandal olacak. Burada bir yönetmene söylenseydi, harcanacak kaynağın onda biri ile maksadına rahatlıkla hizmet edebilecek çok güzel ürünler ortaya çıkarabilirdi” dedi.
“Bu seçenekler varken ve sen yönetici olarak en kötü seçeneği seçiyorsan ben bunu sorgularım. Onun için diziyi görmek beni ilgilendirmez, dedim. Bu adamın Sayın Dr. Küçük’e hakaretinin vesilesi de budur. Çünkü, birileri diziye tepki gösteriyor ya; diğerleri de ona tepki gösteriyor” diye konuşan Erçakıca, Cumhurbaşkanı Tatar’ın tutumunu ise şöyle değerlendirdi: “Yani sen bu işi niye yaptın? Köylü ile ağanın hikayesine dönüyor. Bunun tutar bir tarafı yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı tepki göstermiş. Zaten kendisi büyük töhmet altındadır. Bu işlere aracı oluyor, bakmıyor. İyi bir fırsat yakaladı… Dr. Küçük’ün üzerinden Kıbrıslı Türk aidiyetini kendince güçlendirmeye çalışıyor. Ama bunlara neden olan kötü yönetimleridir. Ersin Tatar, ne isterse yapsın bu kötü yönetimin bedelini ödeyemez.” Erçakıca, bu kötü ortamdan çıkılabilmesi için bir plana gereksinme olduğunu belirterek, “Bu verimsiz bir ortamdır. İnsanca tartışmaların yapılabileceği bir ortama dönüştürülebileceği bir aksiyon planına ihtiyaç var. Bunu yapmadıkları sürece her olayda istismarcıdırlar ve görevlerini yapmıyor oluyorlar. Bundan sonraki itham, ‘bilerek ve isteyerek yapıyorsunuz’ demektir” değerlendirmesini de yaptı.