EL SIKARAK, YANAK ÖPEREK SİYASET YAPMA DEVRİNDEYİZ!

0
blank

Ara seçime gidiyoruz. Bir milletvekilliği için oy kullanacağız. Masrafını konu ederek “değmez” diyenler var. Ne yaptığı ve hangi hizmetine karşılık maaşa bağlandığı belli olmayan binlerce kamu görevlisine her ay dağıtılan ve dağıtılacak olan milyarları dikkate aldığımız zaman anayasal kuralların yerine getirilmesi için harcanacak olan 35-40 milyon TL’yi “israf” olarak görememek gerekir. Siyaset için harcanan kaynaklar israf ediliyor diye iddia edeceksek, bu iddiayı siyasetin verimliliğine veya iş yarayıp yaramadığına dayandırmakta yarar var. Bu açıdan bakılırsa, bu seçim için harcanacak olan 35-40 milyon TL’nin karşılığını alamama olasılığımız da yüksektir.

İster tek bir milletvekilliği için, isterse 50’si için olsun; ister belediye başkanlığı, isterse cumhurbaşkanlığı için olsun her seçim önemlidir. Seçimlerin önemi, halka siyasi yapıyı yönlendirme olanağı sunmasından kaynaklanmaktadır. Bu olanak siyasetçiler sayesinde etkin bir şekilde kullanılabilir veya tamamen boşa harcanabilir. Siyaset ehli, yaşamakta olduğumuz sorunlara ilişkin çözüm önerilerini halkla paylaşmalıdır ki seçmenler bu öneriler arasından tercih yapabilsinler. Siyaset bu tercihe göre yol alırken, demokratik mekanizmanın çalışması için harcanan milyonlar da işe yaramış olsun.

İsterseniz bunu marketten domates almaya bile benzetebilirsiniz. Paranızı doğru kullandığınızdan emin olmak isterseniz pazarda var olan bütün domatesler ve fiyatları hakkında bilgi sahibi olmanız ve tercihinizi bu bilgi ışığında yapmanız gerekir. Tezgahtaki domatesler kalite ve fiyat olarak çeşitlendikçe, sizin işe yarar tercih yapma olanağınız artacaktır. Tek tip ve tek fiyatlı domates karşısında yapabilecek hiçbir şey yoktur: Ya alacaksınız, ya almayacaksınız! Mahkumsunuz!

KKTC’de siyasiler de giderek tektipleşmektedir. Söylem farklılıklarını korumaya çalışmalarına karşılık, “toplumsal sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin” gerçekçi bulunmadığının farkında olmalılar ki halkla ilişkilerle işi götürmeye çalışıyorlar. İsterseniz bu soruna, “siyaset üretmeyen siyasetçiler” tanımlaması ile de yaklaşabiliriz.

Çözüm önerileri ile seçmenleri cezbetme umudunu yitiren ama yine de seçilmek isteyen bir kişi ne yapabilirse, “bizimkiler” de onu yapıyor: El sıkarak, yanak öperek oy toplamaya çalışıyorlar.

Bugün itibarı ile 25 Haziran seçimlerine 10 günlük süre kalmıştır. Partilerin veya milletvekili adaylarının etki yaratacak bir çözüm önerisine tanık olabildik mi? Hiçbirimiz, bu soruya “evet” yanıtı veremez.

Başbakan ekonomik paket açıkladı ama bu paket bile yeterince iyi bir şekilde tartışılmıyor. Ne başbakan paketin işe yarayacağını iddia ediyor; ne de muhalefet buna karşı bir alternatif öneriyor.

Başka şeyleri bir yana bırakarak ve sadece bu “önerisizlik” durumunu değerlendirerek seçimler için harcanacak paranın boşa gideceği söylense ben de yürekten katılacağım doğrusu. Ama sorun, seçimin tek milletvekilliği için yapılacak olması değil, halkın tercih hakkını anlamlı hale getirecek seçeneklerin siyasetçiler tarafından üretilememiş olmasıdır. Siyasetçiler bu durumda kaldıkları sürece, tüm seçimler “boşa yapılan seçim”; seçim harcamaları da “israf” hanesine yazılacaktır.

El sıkarak, yanak öperek seçim çalışması yapmak; soyut ve çoğumuza anlamsız gelen sloganlar kullanmak seçim kampanyalarının esası haline geldi. “Siyaset budur” diyenler olabileceği gibi, benim gibi “siyasetsizlik” diyenler de olacaktır tabii…

Her şeyin “göstermelik” hale geldiği KKTC’de ne yazık ki siyaset de göstermelik duruma düşürülmüştür.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz