Atlantik Okyanusu’nda yer alan Güney Georgia Adası’ndaki vahşi yaşamı tehdit eden dünyanın en büyük buzdağı, geçtiğimiz iki gün boyunca daha küçük parçalara ayrıldı ve “parmak” şeklinde bir yapıya dönüştü.
Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) gözlem uydularından Sentinel-1’in, 21 Aralık-22 Aralık arasında çektiği fotoğraflar bu durumu gözler önüne serdi.
İSTANBUL BÜYÜKLÜĞÜNDEYDİ, ŞİMDİ DÜZCE’YLE AYNI YÜZÖLÇÜMÜNE SAHİP
A68a Antartika’dan ayrıldığına, yaklaşık 6 bin kilometrekarelik yani İstanbul büyüklüğünde bir alanı kapsıyordu, parçalandıktan sonra ise alanın yarısından fazlasını kaybederek, yüzölçümü Düzce büyüklüğündeki bir alan olan 2 bin 600 kilometrekareye düştü.
Bununla birlikte, İngiltere yer alan Ulusal Buz Merkezi, A68a adlı buzdağından ayrılan parçaları A86d, 168e ve A68f olarak adlandırıldı. Haritalama uzmanı Laura Gerrish, çeşitli parçaların alanlarını şu şekilde hesapladı:
A68a- 2 bin 600 kilometrekare
A68d- 144 kilometrekare
A68e- 655 kilometrekare
A68f- 225 kilometrekare
MİLYONLARCA CANLIYI TEHDİT EDİYOR
Bununla birlikte bilim insanları, milyonlarca penguen, fok balığına, deniz kuşu ve mavi balinalara ev sahipliği yapan, İngiliz Güney Georgia Adası’nın güney doğusundaki akıntılarda başıboş bir şekilde dolaşan buzdağlarından endişe ediyor. Okyanus akıntılarının ve rüzgarların buzdağlarını sürükleyerek adanın etrafındaki kayalıklarda sıkışabileceği, bu nedenle de vahşi yaşamdaki canlıların besin kaynaklarına ulaşamayacağından korkuluyor.
Diğer taraftan, araştırmacılar, buzdağında yaşanan kopmalar ve çatlakların Antarktika Yarımadası’ndaki Larsen C Buz Sahanlığı’ndan taşındığından bu yana A68a’nın yaşadığı en büyük dağılma olaylarından biri olduğunu söyledi.
OKYANUS AKINTILARINI DA OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Swansea Üniversitesi’nden Adrian Luckman, “Larsen C Buz Sahanlığı’ndan ayrılmasının üzerinden neredeyse üç buçuk yıl geçti, A68a nihayet parçalanmaya başlıyor. Şimdiye kadar kaydedilen en büyük buz dağlarından biri olmasının yanı sıra, A68 aynı zamanda en çok izlenenlerden biri olmalı. Uydu verilerinin hacmindeki büyüme, onun doğumundan yıkımına giden yolculuğunda dikkatli bir şekilde izlenmesini sağladı” dedi.
Ayrıca, Science Advances’da yayınlanan yeni bir araştırma, bu buzdağlarının, Büyük Okyanus’un güneyine büyük miktarda soğuk tatlı su götürmekten sorumlu olduğunu ve kopmanın küresel okyanus sirkülasyonu için olumsuz etkileri olabileceğini buldu.