Ortada ciddi iddialar dolaşıyor. Kimi gözlemciler, KKTC’de domuz eti tüketiminin arttığına dikkat çekerek, dini inançları “yeterince güçlü olmayan” ailelerin artık yemeklerinde domuz eti kullanmaya başladıklarını ileri sürüyorlar.
Biraz soruşturdum… Güney Kıbrıs’ta domuz etinin fiyatı 3,5 ile 5 Euro arasında değişiyormuş… Nasıl bir kalite sıralaması var bilmiyorum tabii… Dini önyargılarınız yoksa ve KKTC etine ulaşmakta zorluk çekiyor ve etinizi de Güney’den tedarik ediyorsanız arada birkaç kilo domuz eti tüketmek bir seçenek olarak gündeme gelebilir.
Kimse unutmasın; insan denen yaratığın temel motivasyon kaynağı “hayatta kalmaktır”! Hayati tehlike altında yamyamlık bile mazur görülmektedir; nerede kaldı domuz eti tüketmek… Kıbrıslılar, “zorunluluk doktrini” denen şeyin her duruma uygun bir formül olduğunu iyi bilirler zaten. Aynı doktrini tüketici davranışlarına ve hatta dini inanışlara uyarlamakta zorluk çekmeyeceklerdir!
Geldiğimiz nokta budur: Halk ne bulursa onu yiyecektir!
Tam da bu noktada, ithalat yasaklarının genişletilmesi önerilmektedir. Dün Cenk Mutluyakalı’nın yazısında da aynı yaklaşımı gördüm. Ben birkaç gün önce yazmıştım zaten:
- Hayvancılık korunacaksa, hayvancılara yem yetiştiren çiftçiler de hayvancıların ürününü kullanan peynirci ve kebapçılar da korunmalıdır. Yem fiyatları devlet tarafından tespit edilmeli ve yem ithalatı yasaklanmalıdır.
- Muz üreticisinin ithal muz ile rekabete zorlanması büyük bir haksızlıktır. Muz ithalatı derhal yasaklanmalıdır.
- Turistlerin sadece yerli ürünleri tüketebileceği dikkate alınarak turizm tesislerine belli bir doluluk oranı garanti edilmeli ve boş kalan yataklar devlet tarafından ödenmelidir. Turistik tesislerin yemek menüleri ise bakanlık tarafından onaylandıktan sonra uygulanmalıdır.
- Bu durumda sağlık ve eğitim servisleri tam olarak devletleştirilmelidir. Devlet hastanelerinde tedavi edilemeyecek hastalar kusura bakmasınlar artık!
- Bütün bunların KKTC Anayasası’na bile aykırı olduğuna kuşku yoktur. Bu durumda öncelikle KKTC Anayasası yasaklanmalı; bütün yasalar iptal edilerek memleket yasa gücünde kararnamelerle idare edilmelidir.
Bu durumda, Güney Kıbrıs’tan et alınması kadar, domuz eti alınmasının da yasaklanması, bizim et bakımından KKTC’deki hayvancılara mahkum edilmemiz bakımından BÜYÜK BİR GEREKLİLİKTİR! Bu konuda hemen bir kararname yayınlanması sorunu temelli olarak çözecektir!
Unutulmaması gerekir ki, bizim demokrasimiz, “başbakanlık önünde kim daha yıkıcı eylem yaparsa onun istekleri kabul edilir” demokrasisidir. Bu özgünlüğümüz ile KKTC’yi dünyaya kabul ettirme, tanınma ve tanıttırma potansiyeline kavuşacağımız da asla unutulmamalıdır!
Bütün bunların sonunda KKTC’de yamyamlık hortlar ve birbirimizi yemeye başlarsak elbette bunun da tanınmaya ve/veya “egemenlikteki eşit payımızı dünyaya anlatmaya” ciddi katkıları olacaktır!