Ada Tv’de yayınlanan ‘Bakış Açısı’ programının ‘ev sahipleri’ Hasan Erçakıca ve Cem Kar’ın keyifli ve bir o kadar da düşündüren sohbetinde salgın yönetimi ve yeni dönem öngörüleri ön plana çıktı.
Salgın sürecinde yaşananlara ilişkin örnekler vererek konuşmaya başlayan Cem Kar, salgının Kıbrıslı Türklerin “empati yapamadıkları gerçeğini ortaya çıkardığını” belirterek, “Bu olayları temel olarak alırsak, bunların torpil yapmadan bir farkı yok. Gelecekte vereceği zararı göremiyoruz. Haksız yere çıkar elede etmedikçe kendimizi mağdur sayıyoruz” diye konuşurken Hasan Erçakıca bu görüşe katıldığını belirterek şöyle devam etti: “Bir yercik bulayım sokulayım. Bu da devlette yığın oluşturdu. Kamunun hantallığı, büyüklüğü… Bu yönetim ile devam edemeyiz. Gençler, çocuklar, çalışacaklar dövünecekler; üretmeyenleri, çalışmayanları beslemeye mi çalışacaklar? En önemli ders budur.”
Erçakıca, bu dönemde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimini de “eskisi gibi” yaptığımızı belirterek bunun da salgın sürecinden ders almadığımızın kanıtı olduğunu ifade etti: “Cumhurbaşkanı seçimini de eskisi gibi yaptık. Değişelim. Biraz daha prensipli olalım. Eskisi gibi yaşamak iyi değil, kötüdür. Türkiye’ye teşekkür ederiz ama tepeden indirilen bir pandemi hastanesi var. Rezalet! Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında hastane yapımı anlaşı var. Yapılacaklar yazıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yapılacakları gününde yapılmış. KKTC’nin yapacakları yok; yapılmadı!”
Salgın dönemindeki kötü yönetime örnek olarak sağlık alanında yaşananlara dikkat çeken Hasan Erçakıca, “10 Mart 2020’de kapanmadan sağlığın öneminin farkındaydılar. 11 ay sonra pandemi hastanesi sahibi olduk. Kolon taşınarak, Burhan Nalbantoğlu’nun tümünün pandemi olacağını konuştuk; dünyada da olduğu gibi biz de Atatürk spor salonunu hastane yapmayı konuştuk. Hiçbirini yapmadık. Devletin parasını korumuşuz. Kriz yönetiminde yapılan harcamalar neydi? O harcamaların yerine daha başka harcamalar yapılamaz mıyıdı? Sorgulamaları yapmıyoruz. Devletin karar alma süreçleri yok… Sadece konuşarak karar alma süreci olmaz” şeklinde konuşarak devletin karar alma sürecini eleştirdi.
Yeniden kapanma olasılığını da değerlendiren Cem Kar ve Hasan Erçakıca, yeniden kapanmanın artık mümkün olmayacağını belirttiler. “Bulaş ağını anlamak için birbirimizi boş yere suçladık. Kapanamayız. Uzman olmasak bile salgını öğrenmemiz gerekiyor. Aynı yanlışları dönüp dönüp yaptık. Bununla beraber yaşayacağız. Devletimizin bize bakacak durumu yoktur. Bu sürece birlikte uyacağız. Değişime uyarak; birbirimizi koruyarak yeni bir anlayış geliştirerek yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuşan Erçakıca, yakın geleceğin ekonomisi hakkında şunları söyledi: “Ekonomi, insan ilişkilerinin türevidir. Erksiden toplayıcı toplumlardı. Onlar bile insani ilişkilere dayanırdı. Avcılık bile, 5 bin yıl önce, insan ilişkileriyle, değiş tokuşlarla yapılırdı. Eski ekonomi kapasitesi olmayacak. Herkes daha az kazanıp; daha az harcayacak. Kendimizi buna hazırlamalıyız. Pandemi bitecek Mart 2020’ye döneceğiz hesabındayız. Bu olmayacak. Yeni bir ekonomik denge oluşturmamız için kamunun harcamalarını kısıtlaması gerekiyor. Bazı aydınların fantezilerinden söz etmeyeceğim. Ben realiteden bahsedeceğim. Dünyada en önemli yatırımlar sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarıdır. Bizde bu durum nasıl revize edilecek. Primleri% 40 yaparak veya emeklilik yaşını 60 değil 65 yaparak devam edebilirsiniz. 40 katır mı; 40 satır mı? Buna karar verelim. Bu gerçek 25-30 senedir yüzümüze vuruyor ama düzeltmedik.”
Devletin yapması gereken reformalara de değinen Erçakıca, “Devlet kendini yenileyecek mi? En büyük kaynağı tüketen devlettir. İdrak etti mi? Etmezse kendini nasıl yenileyecek? Bu ekonomiden ayda 300 milyon vergi mi alacaksın? 2020’de ekonomi mi vardı ki bu yıl gelir vergisi veya kurumlar vergisi olacak? Tek geliri yaprtığımız alış-verişten alacağı KDV ve harçlardır. İnsanlar arabalarını sigortalayamıyor. Teme gıdaya yönelerek daha az tüketeceğiz. Devlet de daha az vergi ile geçinmek zorunda kalacaktır” şeklinde konuştu.