“Salgın” demeye bile dilimiz varmıyor artık… Covid-19 virüsüne karşı başarılı bir mücadele verdiğimiz anlaşılıyor. Siyasiler birbirlerine üstünlük sağlama telaşı yaşar; doktorlarımızın bazıları mevki kapmak için uğraşırken Covid-19 bizi teğet geçti galiba!
Sel geçer, kumu kalır: Görmek isteyenler KKTC’deki kurumların bu gibi ciddi krizlerle başedecek durumda olmadığını görebildiler ama.
Sosyal Sigorta diye bir kurum yoktur! Kamusal sağlık sistemi çökmüştür. Bütün bunların temelinde ise devletin eline geçen her kuruşu, memurları için harcaması yatmaktadır.
YENİLENME HAYALİ
Böyle ciddi bir salgın tehlikesini bu şekilde atlatmak, aslında bir şans…
Ama şımarmamak gerekiyor…
Böyle bir şansı yakaladıktan sonra yeni bir felakete karşı özenli bir hazırlık başlatmak herhalde en doğrusu olacaktır.
Bu süreçten zarar görerek çıkan işletmeler, aileler ve kişiler önlem alıp almamaya elbette kendileri karar vereceklerdir. Belki de bazılarının gücü buna yetmeyecektir; eskiden olduğu gibi yaşayıp gitmek zorunda kalacaklar.
Peki ya devlet; devletimiz?Devletimiz yeni bir felaket durumunda bizi biraz daha iyi korumak için önlem alacak mı; almayacak mı?
Bu devlet, hepimizin kara günler için oluşturduğu bir mekanizmadır ve yenilenmeye ihtiyacı olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştır. Kamu otoritesi acil durum örgütlenmesi yapmalı ve “yedek akçe” oluşturmalıdır. Sosyal Sigortalar ve İhtiyat Sandığı gibi kurumlar yoğun bir işsizlik haline karşı hazırlıklı olmalıdır.
YARIŞ ESKİSİ GİBİ SÜRÜYOR
Ama bütün bunlar birer hayal olarak kalacak!
Devletin üst kademesinde yer tutanların ağzından bu sorunlara ilişkin tek bir laf bile duymadık. Son iki haftadır yapılan Meclis genel kurul toplantılarında muhalefetin bu ihtiyaçları dile getirdiğine de rastlamadık doğrusu.
Hükümet, eski düzeni ne kadar çabuk kurarım telaşındadır.Muhalefet ise, aynen eskiden olduğu gibi yurttaşlar için daha fazlasını istemenin daha fazla oy almak için yeterli olacağını düşünüyor galiba. Devletin görünen hastalıklarını tedavi edecek hiçbir çalışma ve öneri yapılmıyor.
Yarışıyorlar… Yurttaşlardan almadan vermek için yarışıyorlar!
EZİLENLER DURUMU
Bakın, daha salgın krizi geçmediği halde devlet daireleri yaz mesaisine başladılar bile… Özel sektör kuruluşları dükkanlarını açma telaşı yaşar; bu telaş içinde kredi bulmak; kredi için gerekli evrakları tamamlamak için kapı kapı dolaşırken dairelerde yine memur bulamayacaklar.
Devletimiz, bilgisayar çağında bile “yaklaşık” rakamlarla iş görüyor. Çalışma bakanlığı “yaklaşık 41 bin kişiye” ödeme yapmış… Ödeme yaptığı kişi sayısını tam olarak veremeyen devlet,neyi tam yapabilir ki?
Salgın geçtikten ve işletmeler açılmaya başlamışken, İhtiyat Sandığı beş ay boyunca iki bin TL’lik ödeme yapmak için başvuru kabul etmeye başlayacak. Daha başlayacak! İki ay sonra! Zamanın değerini bilmeyen bir devlet,insanlarına nasıl hizmet edecek?
Bakalım bu devlet, önümüzdeki günlerde “ekonomik önlem” diyerek ne formaliteler icat edecek? Eminim ki, kendi kendine “iş icat edecek”ve kendini haklı göstermeye çalışırken ekmek parası peşinde koşanlara hayatı zehir etmeyedevam edecek!
DÜZEN DEVAM EDECEK
Bu düzen, bazı kişileri kamu görevlisi yapmak için kurulmadıysa;ne için kuruldu ben bilmiyorum!
Bu krizden de geriye, KKTC’nin sadece memurlarına hizmet etmek için kurulan bir devlet olduğu gerçeği kalmıştır.
Yenilenme de olmayacaktır. Zaten KKTC devleti, özel sektör kurumlarının ve çalışanlarının üreteceklerinin önemli bir miktarına el koyarak bu memurları nasıl beslemeye devam edeceğini planlanlarını yapmaya başlamıştır bile.