spot_img
20.8 C
Lefkoşa
spot_img

DERVİŞ: “VAKIFLARIN SATIŞINA İLİŞKİN İDDİALARIN HUKUKİ ZEMİNİ YOKTUR”

Kıbrıs Vakıflar İdaresi eski Genel Müdürü Taner Derviş, Kıbrıs Postası için kaleme aldığı yazısında vakıfların İngiliz Kraliyet Yasaları dönemindeki hukuki statüsünü anlatarak, vakıf mallarının hileli yöntemlerle işgal edildiğini söyledi, “Vakıfların satışına ve sonlandırılmasına ilişkin iddiaların hukuki zemini yoktur” dedi. 

Taner Derviş’in makalesi şöyle: 

Kıbrıs Türk Halkı için arzettiği stratejik öneme rağmen, basın-yayın organlarında yer alan, Kıbrıs Türk halkının meşru mülkiyet haklarını ortadan kaldırmaya ve Vakıf Mücadelesini yapan yöneticilere yönelik karalama yazıları nedeniyle, aşağıdaki değerlendirmenin kamuoyuna duyurulması zorunlu olmuştur. Kıbrıs Türk Halkının meşru haklarını yanlış bilgiler ve bilim dışı yöntemlerle ortadan kaldırmak isteyenleri tarih bir gün yargılayacaktır.

VAKIFLARIN STRATEJİK ÖNEMİ                                                                                              

Vakıflardan kaynaklanan emlak ve tazminat hakları, Kıbrıs Türk Halkının toprak, mülkiyet ve tazminat haklarının hukuki temelini oluşturmaktadır.  Ada genelinde geçerli anayasal ve yasal hükümler ile uluslararası antlaşmalara aykırı olarak işgal edilmiş vakıflardan kaynaklanan emlak ve tazminat haklarına sahip çıkılması halinde,  Kıbrıslı Rumların Türkiye aleyhinde vakıf taşınmaz mallarla ilgili AİHM’deki girişimleri durdurulmuş olacak ve Kapalı Maraş’a ilişkin tazminat ödemeleri ortadan kalkmış olacak; ilaveten işgal edilmiş vakıfların iade edilmesi ile birlikte Kıbrıs Türk Halkı adına önemli oranda toprak, mülkiyet  ve  tazminat hakkı oluşacak; muhtemel bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkının toprak ve tazminat temelinde pazarlık gücü yükseltilmiş olacak ve göç sorunu önemli oranda ortadan kalkmış olacaktır.

KIBRIS VAKIFLAR İDARESİNİN HUKUKİ STATÜSÜ

Ahkamü’l Evkaf, vakıfların kuruluş tarihi olan 1571 tarihinden itibaren ada genelinde geçerliliğini devem ettirmekterdir.

Ahkamü’l Evkaf olarak tanımlanan temel vakıf kuralları, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren,  ada genelinde ve uluslararası platformda tanınmış altı kategoride yer alan hukuki belgelerle tespit ve teyit edilmektedir. Altı kategoride yer alan hukuki belgeler, Osmanlı Dönemi Yasaları, Sömürge Dönemi Yasaları, Kıbrıs Yasaları, 1960 Kıbrıs Anayasası, Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Antlaşması ve Lozan Antlaşmasından  oluşmaktadır. Kıbrıs hukuk sisteminde yer alan anayasal ve yasal düzenlemeler,

  • Vakfiyelerin gayrı kabili rücu olup vakfiyelerin iptal edilemeyeceğini ve değiştirilemeyeceğini;
  • Vakıfların hiçbir şart altında elden çıkarılamayacağını ve devredilemeyeceğini;
  • Vakıflara el konulamayacağını;
  • Vakıfların sonsuza dek yaşatılmalarını
  • İşgal edilmiş vakıfların tazminat ödemeleri ile iadesini öngörmektedir.

KAPALI MATAŞTAKİ MÜLKİYETİN HUKUKİ ZEMİNİ

1-Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Vakıflar İdaresine Ait Olduğunu Belgeleyen Vakfiyeler

Kıbrıs yasaları tarafından tanınmış vakfiyelere göre Kapalı Maraş’taki arazinin tümü Mülhak Vakıf statüsünde Abdullah Paşa Vakfına, Mazbut Vakıf statüsünde Lala Mustafa Paşa Vakfına ve Mülhak Vakıf statüsünde Bilal Ağa Vakfına aittir.  Kapalı Maraş bölgesindeki yasal mülkiyet hakları aşağıdaki belgelere dayanmaktadır.                                                                                                                                                                                    

  • 27/7/1748 ; 22/12/1748 ; 10/11/1749 ;  6/6/1750 tarihlerinde tescil edilmiş Abdullah Paşa Vakfiyeleri
  • 10/5/1579 tarihinde tescil edilmiş Lala Mustafa Paşa Vakfiyesi                                                       
  • 7/4/1818 ve 14/2/1821 tarihlerinde tescil edilmiş Bilal Ağa Vakfiyeleri                                                                                                                                                                    

20.yüzyılın başlarında Sömürge İdaresi Tapu Dairesi tarafından ısdar edilmiş 3,121 adet tapu kaydı ile sözkonusu Vakıflara ait mülkiyet teyit edilmektedir.                                                                                                                                                    

2.Kapalı Maraşta Hileli Yöntemlerle İşgal Edilmiş Vakıflar

Kıbrıs Vakıflar İdaresi  tarafından 1997 yılında gerçekleştirilen arşiv çalışmaları kapsamında, Mağusa Tapu Dairesi ile Vakıflar Arşivinde bulunan tapu kayıtları ve vakfiyeler temelinde gerçekleştirilen emlak envanter tespitleri sonucunda, 1913 yılı itibarı ile 3,121 adet; 1974 tarihi itibarı ile zaman içerisinde bölünmeler yoluyla 6,224 sayısına ulaşan tapu kaydı ile, 4,638 dönüm 300a2 alana sahip Kapalı Maraş bölgesinin tümüyle Abdullah Paşa Vakfı’na, Lala Mustafa Paşa Vakfı’na ve Bilal Ağa Vakfı’na ait olduğu belgelenmiştir. Sözkonusu tapu kayıtları ile, 1913-1974 döneminde yıllar itibarıyla Kapalı Maraş işgalcilerinin isim bazında münferit tespitleri de yapılmıştır. Sözkonusu tapu kayıtları Vakıflar İdaresi Arşivi ile Mağusa Tapu Dairesindeki resmi kütüklerde mevcuttur. Gerçekleştirilen  emlak  envanter tespitlerine göre,  Kapalı Maraş bölgesindeki 4,638 dönüm 300 a2 tutarındaki vakıf emlakin % 99.99’u gaspedilmiş, Vakıflar İdaresinin elinde sadece  1 dönüm 2 evlek 452 a2 tutarında emlak kalmıştır.

3.Kapalı Maraş’ta Hileli Uygulamalardan Örnekler

  • Ortodoks Kilisesi Tarafından Yapılan İşgali Belgeleyen Tapu Kaydı
  • Gerçek Kişiler Tarafından Yapılan İşgali Belgeleyen Tapu Kaydı
  • Arestis Ailesi Tarafından Yapılan İşgali Belgeleyen 15 Eylül 1913 Tarihli Tapu Kaydı
  • Ortodoks Kilisesi Tarafından Yapılan İşgali Belgeleyen Tapu Kaydı
blank
  • Gerçek Kişiler Tarafından Yapılan İşgali Belgeleyen Tapu Kaydı
blank
  • Arestis Ailesi Tarafından Yapılmış İşgali Belgeleyen 15 Eylül 1913 Tarihli Tapu Kaydı
blank

ADANIN İNGİLTEREYE GEÇİCİ DEVRİ VE SÖMÜRGE İDARESİ DÖNEMİNDE VAKIFLARIN STATÜSÜ

Osmanlı Devleti ile İngiltere Devleti Arasında Akdedilmiş Savunma Antlaşmasının 1Temmuz 1878 Tarihli Eki ile Ahkamü’l Evkaf Muhafaza Edilmiştir 

Kıbrıs adasının yönetimini geçici kaydıyla İngiltereye devreden 4 Haziran 1878 tarihli Savunma Antlaşması ile, Sözkonusu Savunma Antlaşmasına bağlı olarak 1 Temmuz 1878 tarihli Ek Antlaşma akdedilmiştir.  1Temmuz 1878 tarihli Ek Antlaşmanın birinci, ikinci, dördüncü  ve altıncı maddeleri ile Osmanlı Devleti ile İngiltere Devleti arasında aşağıdaki hususlar üzerinde mutabakat sağlanmıştır.                                                   

1- Şer’i Mahkemenin Varlığına ve Yetkilerine  ilişkin Madde

Adada, Müslüman halkın dini işleri ile ilgilinen Şer’i Mahkeme varlığını sürdürecektir.                                                                                                                                                                                                                                           

2-Vakıf Kurumu vasıtasıyla Müslümanlara ait Kurumların Denetlenmesine ilişkin Madde

Adadaki camilere, mezarlıklara, Müslüman okullara ve İslam dinine mensup kurumlara ait taşınır ve taşınmaz mallar ile mali kaynakların yönetimini Ahkamü’l Evkaf hükümleri temelinde birlikte denetlemek üzere, Osmanlı Evkaf-ı Hümayun Nezareti tarafından Kıbrısta mukim bir Müslüman delege ile İngiltere Yönetimi tarafından bir delege atanmıştır. Bu madde tahtında, Ahkamü’l Evkaf muhafaza edilmiştir.

4-Osmanlı Devletine Ait Malların Satış ve Kiralama Yetkisi

Osmanlı Devletine  ve Sultana ait taşınmaz  malların satış ve kiralama yetkisi  Osmanlı Padişahınındır.  

6-İngilterenin Kıbrısı Tahliye Etme Şartını içeren Madde

Eğer Rusya son savaşta zaptetmiş olduğu Kars ve Ermenistan’daki diğer yerleri Türkiye’ye iade ederse, İngiltere Kıbrıs adasını boşaltıp terkedecek ve 4 Haziran 1878 tarihli Savunma Antlaşması sona erecektir.

Osmanlı Devleti ile İngiltere Devleti Arasında Akdedilmiş Savunma Antlaşmasının 1Temmuz 1878 Tarihli Eki’nin Yürürlüğe  Konnmsını içeren Ferman

Osmanlı Devleti ile İngiltere Devleti arasında akdedilmiş Savunma Antlaşmasının 1Temmuz 1878 Tarihli Eki’nin yürürlüğe girmesi amacıyla Osmanlı Padişahı, Adanın geçici olarak ve kendi onayı dışında bir uygulama yapılmaması kaydı ile, İngiltere Devletine geçici devri için Kıbrısta bulunan Osmanlı Devleti Yöneticilerinin gerekli işlemleri yapmaları için genelge nitelikli bir ferman  yayımlamıştır. Bu bağlamda Vakıflara ait mallar ile Devlet arazilerinin işletilebileceği ve satışlarının yapılabileceği belitilerek, sağlanacak gelirin Osmanlı Devletine ait olacağı ifade edilmektedir. 

Bu bağlamda,  Anhkamü’l Evkafa göre Sömürge İdaresi döneminde de İstibdal ilkesi temelinde ve vakfın ruhuna uygun olarak eşdeğerde mal karşılığında vakıflara ait taşınmaz malın  satılabileceği öngörülmektedir.

Sömürge İdaresi döneminde Ahkamü’l Evkaf geçerli olmuştur.

1 Temmuz 1878 tarihli Ek Antlaşma ve  ilhak kararından sonra çıkarılan İngiliz Kraliyet Yasaları ile Ahkamü’l Evkaf hükümleri muhafaza edilmiş, hukuki açıdan geçerliliği teyit edilmiştir.  Buna ilaveten,  Kraliyet Yasaları ile önemli bir saptama yapılarak,  Kraliyet Yasalarından önce tescil edilmiş vakıfların geçerliliği de teyit edilmiştir

VAKIFLARA  İLİŞKİN MAHKEME KARARLARI

Sömürge İdaresi Dönemindeki Mahkeme Kararlarından Örnekler

1-Tersefan Davasına ilişkin Larnaka Kaza Mahkemesi Kararı                                                                                                                                 

50 yıl sürekli ve ihtilafsız kullanım gerekçesi ile mülkiyet iddiasında bulunarak kira mükellefiyetlerini yerine getirmeyen Rum köylüler konuyu 1956 yılında Larnaka Kaza Mahkemesine  intikal ettirmiştir. Kıbrıslı Rum Yargıçlardan oluşan Larnaka Kaza Mahkemesinde görülen davada (Action No.70/54, Between Minas Sylvestrou of Tersephanou & others, Plaintiffs–and-The High Council of Evkaf of Nicosia, Defendant)  26/9/1958 tarihli mahkeme kararı ile Ahkamü’l Evkaf tanınmış ve Tersefan çiftliğinin Vakıflar İdaresine ait olduğu mahkeme kararı ile teyit edilmiştir. Larnaka Kaza Mahkemesinin vakıf hükümleri temelinde karar vermesi, Sömürge İdaresi döneminde, Ahkamü’l Evkafın geçerliliğini  güçlü bir şekilde teyit etmektedir.                                                                                                                                                                         

2-Arap Ahmet Paşa ve Silahtar Mustafa Paşa Vakıf Sularına ilişkin Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kararı     

Yüzyıllar boyunca,  Lefkoşanın su ihtiyacı Arap Ahmet ve Silahtar Su Vakıfları  ile karşılanmaktadır. Sömürge İdaresi kararı ile Arap Ahmet ve Silahtar Su Vakıfları, 1878 yılında  Belediye’ye devredilmiştir. Suların yönetimine ilişkin anlaşmazlık üzerine Vakıflar İdaresi Belediye aleyhine dava ikame etmiştir. 16 Mart 1914 tarihli Lefkoşa Kaza Mahkemesi kararı ile temel vakıf hükümleri tanınmış, Belediyenin zaman aşımı iddiası reddedilmiş ve Vakıflar İdaresinin mülkiyet hakkı teyit edilmiştir. Bu karar da, Sömürge İdaresi döneminde, Ahkamü’l Evkafın geçerliliğini  güçlü bir şekilde teyit etmektedir.

1974 TARİHİNDEN SONRA KAPALI MARAŞ’TAKİ MÜLKİYETİN MAĞUSA KAZA MAHKEMESİ KARARI İLE TEYİT EDİLMESİ                                                                                                                                

1997 Yılında gerçekleştirilen Kapalı Maraş’taki emlak tespit çalışmalarının ertesinde, Kapalı Maraş’taki mülkiyetin hukuk zemininde tespiti için Kıbrıs Vakıflar İdaresi  tarafından hukuki süreç başlatılmış ve 2000 yılında Mağusa Kaza Mahkemesinde iki dava açılmıştır.  Birinci dava Kapalı Maraş’taki taşınmaz malların yaklaşık % 30’unun sahibi olan Lala Mustafa Paşa Vakfı ile ilgili olup,  Mağusa Kaza Mahkemesi 28 Ocak 2002 tarihinde sözkonusu mülkiyetin Lala Mustafa Paşa Vakfına  ait olduğu yönünde karar almıştır.  Ayni şekilde ikinci davada, Mağusa Kaza Mahkemesi 27 Aralık 2005 tarihinde Kapalı Maraş’ın %70’nin sahibi olan Abdullah Paşa Vakfının mülkiyet hakkını karara  bağlamıştır. Sözkonusu iki dava Kapalı Maraş’ın tümüyle Kıbrıs Vakıflar İdaresine ait olduğunu hukuk temelinde belgelemektedir.                        

VAKIFLARIN  SATIŞINA  VE  SONLANDIRMSINA  İLİŞKİN İDDİALARIN  HUKUKİ  ZEMİNİ YOKTUR

Sömürge İdaresi döneminde Abdullah Paşa Vakfı ile ilgili olarak vakıfların nakit karşılığı satıldığı veya ödeme yapılmak suretiyle kapatıldığı yani sonlandırıldığı iddia edilmektedir. Bu iddiaların,  Kıbrıs genelinde varolan hukuk sisteminde geçerli bir zemini yoktur. Şöyle ki:

1-Kuruluş tarihinden itibaren geçerli vakıf hükümlerine göre vakıflar sonsuza dek yaşatılır; Diğer tafatan, Abullah Paşa vakfı gibi Mülhak Vakıfların 15 yıl sahipsiz  kalması  veya  fonksiyonsuz kalması durumunda, vakıf kurallarına göre,  Mazbut Vakıf kapsamına alınır. Başka bir deyişle, Vakıflar hiçbir şart altında ortadan kaldırılamaz. Bu bağlamda  Vakıf Yönetimi ile Vakıf Mütevelli Heyetinin tescil edilmiş Vakıfları ortadan kaldırma yetkisi yoktur ve yapılan herhangi bir vakıf satışı geçerli değildir.

2-Vakıflar, Ahkamü’l Evkaf’ta öngörülen İstibdal ilkesi temelinde vakfın ruhuna uygun olması koşulu ile eşdeğerde taşınmaz mal karşılığı satılabilir veya takas yapılabilir. Bunun dışında bir satış işlemi hukuken geçersizdir.

3-Vakıflar, kamu menfaati ile birlikte, vakıf’ta öngörülmesi koşulu ile hak sahiplarine gelir de sağlamaktadır. Ancak, gaspedilmiş vakıflar ile 1974 sonrasında Güney Kıbrısta kalmış vakıfların hak sahiplerine (Galleharlara) gelir sağlamak mümkün olmamaktadır. Bu bağlamda gaspedilmiş Vakıfların hak sahiplerine gelir sağlanmaması ve /veya bunun yazılı olarak teyit edilmesi Vakfın ortadan kalktığı anlamını taşımaz. 1974 tarihinden sonra dönemin Vakıflar Yöneticileri tarafından  hak sahiplerine  verilen yanıtlar Vakfın dağıtacak geliri olmadığı anlamını taşımaktadır.

4- Zaman Aşımı nedeniyle Vakıflarla ilgili dava ikame etme sürecinin dolduğu hususu aşağıdaki nedenlerden dolayı yanıltıcıdır.

a)Kıbrıs Yasaları ile tanınmış Ahkamü’l Evkafa göre kamu menfaati ile ikame edilmiş Vakıflar için zaman aşımı sözkonusu değildir.

b) 36 yıllık süre geçerli sayılsa dahi, yapılan hilenin tespitinden itibaren 36 yıl içerisinde 2000 yılında Mağusa Kaza Mahkemesinde dava ikame edilmiş ve Vakıflar idaresi leyhinde karar alınmıştır.

AİHM SÜRECİNDE HUKUK İLKELERİNE AYKIRI TEK TARAFLI UYGULAMALAR

AİHM, gerçek tapu kayıtları yerine Kıbrıs  Rum Yönetimi tarafından  ısdar edilen  belgeleri  geçerli kabul etmektedir.                                                                                          

Taşınmaz Mal Komisyonunda ve KKTC Mahkemelerinde Türk tarafı leyhinde karar alınsa dahi, Tazmin Mekanizmasının ön yargılı olarak  salt Kıbrıslı Rumlara tek taraflı bir şekilde hizmet eden yapısından ötürü,  Kıbrıslı  Rum müracaat sahibinin  konuyu son aşamada AİHM’e taşıma yetkisi vardır.  AİHM, ayni şekile önyargılı olarak,  gerçek tapu kayıtları yerine Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından  ısdar edilen  belgeleri  geçerli kabul etmektedir.  Bu bağlamda,  AİHM gerçek  mülkiyet temeline bakmadan  peşinen Kıbrıslı Rumlar leyhinde karar vermektedir. İdari hatalar nedeniyle, Vakıflara ait taşınmaz malların AİHM kapsamına alınması durumunda, ilk etapta pilot dava olarak belirlenmiş Kapalı Maraş tazminat ödemeleri ile birlikte işgalci Kıbrıslı Rumlara kaybedilecek, yaratılacak emsal ile ada genelinde Kıbrıslı Rumlar tarafından gaspedilmiş vakıf emlak heba edilmiş olacak ve bunun  sonucunda Kıbrıs Türk Halkının ada genelindeki kollektif mülkiyet payında önemli kayıplar meydana gelecek, ilaveten devasa tazminat ödemeleri sözkonusu olacaktır.

AİHM SÜRECİNDE KIBRIS TÜRK HALKININ MÜLKİYET VE TAZMİNAT HAKLARI İHMAL EDİLMİŞTİR

1878-1960 Sömürge idaresi dönemi ile 1960-1974 Cumhuriyet döneminde,  Kıbrıs hukuk sisteminde yer alan temel vakıf hükümlerine aykırı olarak, ada genelinde Vakıflara ait yüz binlerce dönüm arazi, binlerce bina ve yüzlerce su kaynağı Rum Ortodoks Kilisesi, Rum belediyeleri,  Rum okul komisyonları, merkezi hükümet, Kıbrıslı Rumlara ait şirketler ve Rum şahıslar tarafından işgal edilmiş ve bu bağlamda, Kıbrıs Rum halkı ile sahip oldukları kuruluşlara haksız servet ve kazanç sağlanmıştır. Buna rağmen AİHM sürecinde Kıbrıs Türk Halkı adına Vakıflardan kaynaklanan haklar içim herhangi bir tazmin mekanizması öngörülmemiştir.                                                                                                                                                                                                                                                                            

1958-1974 DÖNEMİNDE KIBRISLI TÜRKLERE AİT GASPEDİLMİŞ İKTİSADİ-SOSYAL-SİYASAL HAKLAR

1958-1974 döneminde Kıbrıs Türk Halkı, Rum-Yunan ikilisinin organize saldırıları karşısında 104 yerleşim bölgesinden göç etmek zorunda bırakılmış, merkezi hükümetten dışlanmış ve iktisadi-sosyal-siyasal ambargo altında tutulmuştur. Bu dönemde, Kıbrıslı Türklere ait mülklere yapılan saldırılar sonucında meydan gelen tahribat Birleşmiş Milletler  Ortega Raporu ile de tespit edilmiştir. Buna rağmen, Kıbrıs Türk Halkının 1958-1974 dönemi kayıpları AİHM gündeminde yer almamıştır. 

VAKIFLAR KIBRIS TÜRK HALKININ MÜLKİYET VE TAZMİNAT HAKKININ TEMELİNİ OLUŞTURMAKTADIR    

Kıbrıs hukuk sisteminde yer alan anayasal ve yasal düzenlemeler, vakfiyelerin gayrı kabili rücu olup vakfiyelerin iptal edilemeyeceğini ve değiştirilemeyeceğini; vakıfların hiçbir şart altında elden çıkarılamayacağını ve devredilemeyeceğini; vakıflara el konulamayacağını; vakıfların sonsuza dek yaşatılmalarını ve işgal edilmiş vakıfların tazminat ödemeleri ile iadesini öngörmektedir. Sahip olduğu üstün nitelikli hukuki statüsü nedeniyle Vakıflar AİHM kapsamına alınamaz. 

Vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat hakları, Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat hakkının hukuki temelini oluşturmaktadır.  Ada genelinde geçerli anayasal ve yasal hükümler ile uluslararası antlaşmalara aykırı olarak işgal edilmiş vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat haklarına sahip çıkılması halinde,  Kıbrıslı Rumların Türkiye aleyhinde vakıf taşınmaz mallarla ilgili AİHM’deki girişimleri durdurulmuş olacak; ilaveten işgal edilmiş vakıfların iade edilmesi ile birlikte, Kıbrıs Türk Halkı adına önemli oranda toprak ve  tazminat hakkı oluşacak; muhtemel bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat temelinde pazarlık gücü yükseltilmiş olacak ve göç sorunu önemli oranda ortadankalkmış olacaktır.

VAKIFLARA HİZMET EDEN  ULUSAL LİDERLER VE VAKIF YÖNETİCİLERİ  SAYGI İLE ANILMALIDIR

Kıbrıs Türk Halkının ada üzerindeki varlığını  bu günlere taşıyan Mücadele Tarihimizde Vakıflar önemli bir konuma sahiptir. Varouluş Mücadelesinin Liderleri ile Yöneticilerinin Vakıflarla ilgili icaraatlarını karalayan bu günün kalemlerini tarih bir gün mutlaka yargılayacaktır.  Bu münasebetle, gerek Vakıflar konusunda, gerekse Maraş konusunda Kıbrıs Türk Halkına hizmet etmiş,  Ulusal Liderler Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş  ile  Vakıflar İdaresi  Eski Genel Müdürü Nail Asafhan ve  Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdür Yardımcısı Turgut Süleyman saygı ile anılmalıdır.

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER