Ercan Havaalanı’nın yeni terminal inşaatında bir araya geldiler. KKTC için ne büyük bir “yatırım” olduğundan söz ettiler. Doğrudur aslında, “büyük yatırım”! Ortada yere serilmiş, upuzun yatmakta olan bir sözleşme var! Yıllarca önce imzalanan sözleşmeye ve bizden alınan havaalanı vergilerine göre şimdiye kadar çoktan bitirilmesi gereken yeni terminal binası hala daha hizmete girmedi. Üstelik ne zaman gireceği de belli değildir ama kamusal kaynakların bekçisi olması gerekenler, iki-üç ayda bir Ercan’a giderek “yatırıma” övgüler düzüyorlar.
Kamusal kaynakların hesabını sorması gerekenler böylesine bir GAYRETKEŞLİK peşine düşmüşlerse yapacak şey kalmamış demektir.
Elektrik sık sık kesilmeye başlandı. Makineler bakımsızlıktan dökülüyor; üretim yetersizliği var. Hatlarda da arıza oldu; bazı bölgelere elektrik verilemedi. Elektriğin düzenli olarak verilebilmesi için gerekli yatırımların önceden planlanması, yapılması ve ihtiyaç fazlası bir üretim kapasitesi yaratılması gerekiyor. Neredeyse 10 yıldan fazla bir süredir, Türkiye’den kablo ile elektrik getirmeyi, akaryakıt yerine gaz kullanmayı, güneş enerjisine yatırım yapmayı veya Güney’den elektrik almayı tartışıp duruyoruz.
Bu tartışmalardan gerekli sonucu çıkararak gerekli önlemleri almakla sorumlu olanlar, tartışmalardan herhangi bir şey anlayamayacak kadar AYMAZLIK içindeyseler onlardan hizmet beklemek boşunadır.
Meclis avlusuna liderlerin büstleri konulmak istendi. Herhangi bir kamusal işin yapılabilmesi için gerekli karar alma ve uygulama sürecini oluşturup kontrol edemeyecek kadar BECERİKSİZ olanlar, bunu da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Liderlere saygı yerine, büyük bir SAYGISIZLIĞA imza atıldı. Bu kadar beceriksizlikten saygı duyulacak bir iş beklemek hayaldir.
- 65 yıl önce yapılan lise binaları hizmet vermeye devam ederken 15-20 yıl önce inşa edilen okul binalarının çocukların kafasına çökeceğinden kuşku duyulmakta; yeni hastane binalarının yetersizliğinden söz edilmektedir.
- Yolların halinden söz etmeye bile gerek yoktur.
- Çoğunuz umursamıyor ama ben önemsiyorum… Bu sorunları tartışmak için kullanacağımız güzel Türkçe bile abuk-sabuk bir dile dönüştürüldü. Başkalarını bilmem ama ben resmi açıklamaları anlamakta zorlanıyor ve danışmanlık hizmeti alıyorum! Yazanların veya onayların orta okul mezunu olup olmadıklarından da kuşku duymaya başladım zaten!
Kendisinin “istisna” olduğunu düşünenler varsa üzerlerine alınmasınlar… Kalitesizlik paçalarımızdan akıyor: Yönetim tarzı kalitesiz… Yöneticiler kalitesiz… Yardımcı diye seçtikleri kalitesiz ve ne yapacaklarından bile habersiz… Kamu görevlileri ana dillerini konuşup yazmaktan aciz… Bu kadar kalitesizlikten kaliteli bir yönetim çıkmaz; bu halk kaliteli bir kamusal hizmet almış olamaz.
Bu durumda kalitesiz şeyleri, kalitelileri ile değişmek lazım… Zaten gerekli parayı harcıyoruz; neden kaliteli olanlara yönelmeyelim?
Ama yapamayız!
Kararı biz, yani hizmet alıcılar veriyor olsaydık elbette daha iyisini veya kalitesini bulana kadar değiştirmeye devam ederdik. Bugün olmazsa bile yarın, daha iyi bir düzen oluşturabilirdik.
Şimdiki durumda yapamayız; yetkimiz yok, değiştirmeyiz! Bizi kimin yöneteceğine, KKTC’deki düzenin nasıl bir düzen olacağına bizim yerimize başkaları karar veriyor; değiştireceklerse onlar değiştirecek.
Oysa DEMOKRASİ yoksa, kaliteli yönetim de yok demektir. Ekonomik refah için rekabete ihtiyaç olduğu gibi, toplumsal düzeninin kalitesinin yükselmesi için de demokrasiye ihtiyaç vardır. Daha iyisi henüz keşfedilmedi… Bir “tek adam yönetimi” denemesi yapıldı ama o da FİYASKO ile neticelendi.
Sizi yönetenlerin ahlaki değerleri, demokrasi olup olmamasını umursamıyorsa; size destek olan büyük güç, sizin için demokrasi öngörmüyorsa ve siz, rahatınız bozulmasın diye demokrasi talep etmekten bile geri duruyorsanız başınıza gelenleri çekeceksiniz!