“DEMOKRASİ” DİYE “SÜSÜMÜZ” OLSUN BARİ!

0
blank

Cumhurbaşkanlığı’nın ille de gerekli bir makam olmadığına ilişkin yazılarım olmuştu. Cumhurbaşkanı sadece “müzakerecilik” yapacaksa, varsın onu da Dışişleri Bakanlığı yapsın görüşüme, hala bağlıyım. “Dışişleri Bakanlığı’nı tanımazlar” diye itiraz edeceklere de şunu söylemek isterim: “Kimin bizi temsil edeceğine biz karar veririz. Zaten onlar Cumhurbaşkanı’nı da tanımazlar.”

Deneseydik, şimdiye kadar sonuçlarını da görmüş olacaktık.

CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİLERİ

Benim “gereksizdir” görüşüme karşılık, tam tersi olarak “başkanlık sistemine” geçerek bütün yürütme yetkilerini Cumhurbaşkanı’na devretmeyi savunan görüş de oldukça yaygındır ve konuşulmaktadır.

Bunlar yazılıp çizilirken vakit geldi çatı ve Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası başlamış oldu. Şimdi beş yıllık yeni bir dönem için yeni bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.

Bu arada, seçeceğimiz Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin ne olduğu ile ilgili tartışmalar var. Tufan Erhürman, bu yetkilerin hiç de az olmadığını ve Cumhurbaşkanı’nı yürütmeye adeta ortak ettiğini söylüyor. İtiraz edeni duymadım. Ama bu yetkileri nasıl kullanacağını söyleyen yine de bir tek Erhürman var. Adayların çoğu seçilmek istedikleri makamın yetkileri konusunda konuşmuyorlar. Belki de yetki değil, makam istiyorlar.

Konuşmadan seçilmeyi daha uygun görüyorlar! 

KONFERANSLAR DÖNEMİ

Doğu Akdeniz’de ciddi boyutlara ulaşan “deniz yetki alanları” gerilimi, Kıbrıs sorununu yeniden gündeme taşıyacak gibi görünüyor. Guterres de, gayrı resmi beşli konferans için girişim yapacağını açıkladı.

Türkiye, bu konferansı kendilerinin istediğini ve amacın “neyi konuşacağımıza karar vermek”olduğunu ısrarla belirtiyor. Federasyon, konfederasyon veya iki ayrı devlet…

Cumhurbaşkanı Akıncı, bu konferansın bir “arama konferansı” olacağını kabul etmiyor sanırım; konu hakkında detaya girdiğine tanık olmadım.

Federal çözümü destekleyen diğer bir aday olarak Erhürman’ın, “siyasi eşitlik” ile ilgili sorunların konferanstan önce veya en azından konferansta sonuçlanmasından yana olduğu izlenimini edindim. Kıbrıs sorunu ile ilgili iddialı görüşlere sahip olan Özersay, bu konuda ne diyor bilmiyorum.

Aslına bakarsanız, geçen hafta bir başka “konferansımız” daha oldu: Doğu Akdeniz Konfernası… Avrupa Birliği zirvesinde böyle bir konferansın toplanması hedef olarak belirlendi. Böylece bölgesel sorunların topyekün çözümlenmesi umuluyor. 

Kıbrıs Rum tarafı, bu konferansa Kıbrıslı Türklerin katılmasını engellemeye çalışıyor. Kendilerini Türkiye’ye, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak kabul ettirmek için uğraşıyorlar. Bizim Cumhurbaşkanı adaylarının bu konulardaki değerlendirmelerini, bu konferansa Kıbrıslı Rumlar ile denk bir şekilde katılmak için neler yapacaklarını da duymadık doğrusu.

Tartışmıyoruz ama seçim yapıyoruz!

MÜDAHALELESİZ DEMOKRASİ

Türkiye hükümetinin Tatar’ın seçim kampanyasına önemli katkılar yaptığı gözlemleniyor. Akıncı, ilk kez bu kadar büyük bir müdahaleye tanık olduğunu söylüyor.

Bu katkı veya müdahalenin nedenleri; Türkiye hükümetinin neden bu kadar “koktuğu” ise tartışma konusu bile değil…

Soramadık bile: Akıncı ile Türkiye arasında neler yaşandı? Ortada Rum tarafına Türkiye’nin onayı olmadan verilmiş bir “harita sorunu” mu var? Bu müdahale, neden açık açık yapılabiliyor? Türkiye’nin müdahalesini haklı kılacak nedenler mi var?

Biraz daha ayrıntılı koşuşsak, şeytanı yakalamak olanağı artacak ama konuşmuyoruz.

DEMOKRATİK SEÇİM!
Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı seçimin gayet demokratik olacağı da söylenemez sanırım: Seçimlerin finansmanı, örtülü veya açık kaynakların nereden geldiği gibi sorunlar tartışılmadan duruyor. Hangi medya organlarının hangi adayı niye desteklediğini bilenler biliyor ama konuşmuyor. 

Müdahaleler açığa çıktığı zaman kimi seçmen müdahalenin lehine, kimi seçmen aleyhine oy veriyor; bazı seçmenler ise müdahaleye aldırmadan oyunu desteklediği aday için kullanabiliyor. Oysa seçimleri demokratik olmaktan çıkaran esas müdahaleler; üstü kapalı olanlar, sezdirmeden yapılanlardır. 

Görünen müdahalelere itiraz ediyoruz ama görünmeyenlerin peşinde koşmuyoruz. Müdahalesiz demokrasi istiyoruz ama demokratik seçim talebimiz yoktur. Belli ki demokrasiyi sorunları çözme aracı olarak değil, “süs olsun” diye talep ediyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz