‘DEĞİŞİM’, BAŞKA İNSANLARIN GÖREV ALMASI DEMEK DEĞİLDİR!

0
blank

Kuzeyde ‘liderlik eksikliği’ ve ‘topyekûn değişimin’ gerekli olduğunu söylemek uzunca bir süredir moda. Hem söyleyen hem de dinleyen için bir ihtiyaç olmuş.

blank

Ama bunu dile getirenler, yaptıkları tespitle ilgili haklı olsalar da inandırıcı ve sürükleyici olamıyorlar. Yağmur duası gibi söylendikçe hem söyleyene hem de dinleyene iyi geliyor ama işe yaramıyor. Bu da işin realitesi.

Niye inandırıcı olamadıklarını anlamak için liderlik ve değişim adına söylenene ve bunu söyleyenlerin nerede eksik kaldıklarına bakmak lazım.

Söylenenler ‘değişimin’ ve ‘liderliğin’ yalnızca başka insanların görev almasından ibaret bir şey olduğunu düşündürüyor. Öngörüden ve yarını bugüne getirecek olan hayalleri zaman ve maliyet mevhumlarıyla detaylandırmaktan yoksun söylemin adına ‘değişim’ denilmeye çalışılıyor. Bir süre sonra da bunu dile getirenlerin de kurulu düzen içerisinde, istediğini elde edemediği ve ekarte edildiği için bunu dile getirdiği düşünülüyor. Sür ilerledikçe hem söylemin hem de söyleyenin samimi olmadıkları ağır basıyor.

Değişime olan ihtiyaçtan ziyade siyasi bir hırs bakiye olarak ön plana çıkıyor. Böyle de olunca içtenliği içten içe sorgulanıyor değişim ve yeni liderlik ihtiyacının. Bunun yarattığı algının devamı liderlik ve değişimle ilgili ihtiyaç ve tespit acaba yanlış mı, diye de düşündürtme riski var. Bunun en son somut örneği olan Halkın Partisi’nin siyasete katılım iddiasını ve şeklini göz önünde bulundurduğunuzda toplum adına böyle de bir riski taşıdığını söylemek mümkündür.

Halkın Partisi’nden ilham alarak devam edelim.

Değişimin elbette güçlü ve farklı bir söylemi olması şarttır… Karizmatik lider ve sözcülerin de faydası olur ama…

Değişim yeni bir dernek ve parti kurmaktan, bir konferanstan, manifestodan, sosyal paylaşım sitelerindeki birkaç cümleden dolayı gerçekleşmez. Değişimde başarı, doğru insanların bir araya gelmesiyle ancak başlangıç yapar. Doğru insanları bir araya getirmek her organizasyonda değişim ve sonrasında başarının devamlılığı için önemli bir unsurdur. Ayni hayalleri paylaşan ‘hayal ortaklarını’ bir araya getirmek işin tamamı değil yalnızca başlangıcıdır. Hayaller ve değişim onları takip edecek cesarete sahip olduğumuzda da gerçekleşmez. Cesaretimizi besleyecek hayal ortaklarının olması başlangıçta en fazla üzerinde durulması gereken etkendir, ama ne yazık ki cesaret tek başına yeterli değildir. Büyük hevesle değişim adına giriştiğimiz yeni siyasi oluşumlarda ve parti içi kadro değişimlerinde atladığımız temel nokta ve eksikliğimiz burasıdır.

Değişime liderlik edeceklerin en önemli görevi hayal ortaklarını bir araya getirmek kadar yeri geldiğinde duygusal davranmadan değiştirebilmek ve ekleme yapabilmekten geçer. Bunu da yapmak bir şeyleri değiştireceğine inanacak kadar idealist olmak kadar hayalinin önündeki engelleri görecek kadar da gerçekçi olmayı gerektirir. Değişime liderlik etmekte atladığımız diğer nokta da burasıdır. Sorunlara çözüm üretmekteki yetkinlik eksikliğinden dolayı aşılamayan engelleri kaldırmanın gereklerini yerine getirmeyi deneyecek kadar cesur olmayı gerektirir değişime liderlik etmek.

Siyaseti, sonrasında “geldi ve değiştirdi” dedirtmek için yapacak, yalnızca bununla yetinecek ve bundan motive olacak siyasetçi ve bürokratlara ihtiyacımız var.

Ankara ile ikili oynamayı büyük bir siyasi marifet olarak görmeyen. Böyle davranmayı gururuna yedirmeyecek cesaretini sorumlu olduğu alandaki yetkinliğinden alan kişilere ihtiyacımız var. Yeri geldiğinde Ankara ile tartışan, karşı argümanları ortaya koyarak yönlendirebilen, günlük siyasetin dışında durulmasının Türkiye’nin çıkarına olduğunu anlatabilen. Yeri geldiğinde de olmuyorsa ceketini alıp gidecek, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kişilikte siyasetçi ve bürokratlara ihtiyacımız var.

Bunun için meclise girdiği ilk gün ne yapacağını bilen cesaretini yalnızca sivri dilinden değil, yetkinliğinden alan yeni yüzlere ihtiyaç hat safhadadır. Tüm bunları seçim tarihi belirlenmeden ve seçim sathına girmeden körün ve sarhoşun evi bulma çabası ile daha nereye kadar gidilir diye tam da bu günlerde iyice düşünülmesi gerektiğini düşündüğüm için yazdım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz