Cumhurbaşkanı Tatar ile Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis, 3 Kasım Salı günü (yarın) ilk buluşmalarını gerçekleştirecek. Bu buluşmaya, meydana çıkan güreşçilerin ‘el-ense çekmesi’ olarak bakabiliriz. Tatar ve Anastasiadis, birbirlerini yoklayacaklar; çeşitli noktalardaki dirençlerini ölçecekler.
Anlaşılan odur ki, BM Genel Sekreteri Guterres de böyle bir yoklama peşindedir. İyi haber ve koku aldığı şimdiye kadar yüzlerce kez kanıtlanmış olan Fileleftheros gazetesi, Guterres’in Kıbrıs’taki Temsilcisi Spehar’dan bir takım sorular sormasını ve liderlerin niyetlerini kaydetmesini istediğini duyurdu.
Bunu sevdim doğrusu: “Niyetleri kaydetmek…” Kaydedebilmek için öğrenmek ve sorgulamak…
MÜZAKERE VE ÇÖZÜM
Rum tarafının müzakere peşinde koştuğunu biliyoruz.Kıbrıs sorununun çözümü için müzakere etmenin, Rum tarafını Doğu Akdeniz’deki ‘enerji planlamalarını ileri götürme’ konusunda rahatlatacağını ve Kapalı Maraş’ın KKTC yönetimi altında eski sakinlerinin yerleşimine açılmasını engelleyeceğini düşünüyorlar.
Rum tarafının “müzakere ederek kendi hedefine yürümek” konusunda ne kadar maharetli olduğunu Annan Planı sürecinde öğrendik: Biz Kıbrıs sorununa çözüm bulacağımızı umut ederken, onlar tek başlarına AB’ye atlamanın yolu buldular.
Talat-Hristofias görüşmelerini, Annan Planı’nı reddetmenin olumsuz etkilerini sıfırlamak için nasıl kullandıklarınının da tanığıyız. Doğu Akdeniz’de tek başlarına doğal gaz anlaşması yaparken, sanki de anlaşma olmuş gibi Talat ile Hristofias’ın gazın paylaşımı konusunda anlaştıklarını sık sık ifade ediyorlar.
Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim, böyle bir müzakere sürecine ihtiyacımız yoktur. Bizim Kıbrıs sorununun çözümlenmesine, ‘uluslararası alanda geçerli olacak yeni bir statüye’ ihitiyacımız vardır.
Böyle bir çözüme ulaşabilmek için ille de müzakere etmek gerektiğini bilsek bile, her müzakere sürecinin sonuca götürmeyeceğini de ne yazık ki yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz.
İLK GÖRÜŞME, İLK MESAJLAR
Tatar ile Anastasiadis’in Salı günü yapacakları bu ilk görüşmede gerek birbirlerine, gerekse Spehar aracılığı ile BM Genel Sekreteri’ne ve BM Güvenlik Konseyi’ne iletecekleri mesajlar yeni dönemin karekteristik özelliklerini belirleyecektir.
Kıbrıs Türk tarafı, çözüm isteğini çok açık ve kararlı bir şekilde ifade edebilirse, müzakerelerin bir oyalama taktiğine dönüşmesini engelleme kapasitesini de artırabilecektir. Böyle bir durumda, müzakerelerin başlamasından önce tarafların esasa ilişkin görüş ve tutumlarını sorgulamak, ciddi bir şekilde gündeme gelecek; Rum tarafı kendini, Kıbrıs sorununu çözmek isteyip istemediği konusunda ciddi bir sınavın içinde bulacaktır.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu ilk görüşmeye, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın desteğini de alarak ciddi bir şekilde hazırlandığına kuşku duymuyorum.
Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanıdır.
Biliyoruz ki hayatımızdaki çok şey, nasıl başlarsa öyle gider.
Değişik bir başlangıç, çözüm olasılığını artıracaktır.