Hüseyin Ekmekçi’yi ilgi ile takip ediyorum. Perde gerisini merak ettiğim pek çok konunun perdesini aralamayı başarıyor; bizi bilgilendiriyor. Güngör çöplüğü ile ilgili yaşananların bir kısmını yazmış olsa bile çok önemli bilgiler edindik, olaya bakışımız değişti.

Yaşım gereği geçmişte Dikmen çöplüğü ile ilgili yaşadığımız sorunları da biliyorum. Lefkoşa’nın nasıl duman altı olduğuna çok defa bizzat tanıklık ettim. Tam da o günlerde Güngör’de yeni bir çöplük alanı yaratmak gündeme geldiğinde itiraz etmiştim ama… “Belediyeler çöplerini ta Güngör’e mi taşıyacak?” diye sorduğumuzda çöplük için gerekli finansmanın Avrupa Birliği tarafından sağlanacağı söyleniyordu. Hazır para cezbediciydi! Bazılarımız işin sürdürülebilirliğini sorgularken, bazılarımız da AB’den para almanın cazibesine kapılmış gidiyordu.

Yıllar sonra, Esentepe Belediye Başkanı’nın “biz çöpümüzü Güngör’e taşıyamayız” diyerek bölgesinde yeni bir çöplük oluşturduğunu gazetelerden öğrendiğimde ne kadar sinirlendiğimi anlatamam… Aptallığımıza üzülmüştüm aslında…

Ekmekçi’nin yazdıklarından anlıyorum ki, Güngör’e çöpü taşımak kadar, çöpü ayrıştırmak ve depolama da sorun olmuş… Şimdi ne olacağını düşündüğümüzde devletin kesesinden para çıkacağını anlıyoruz. Beşparmakların arkasında toplanan çöpü dağın diğer yüzüne taşımak ahmaklığı bize pahalıya patlayacak! Muhtemelen devlet çöpün ayrıştırılması ve depolanması için ortaya para koymak zorunda da kalacak.

Buna karşın, çöpümüzü toplanan bölgelerde ayrıştırmak ve değerlendirmek pekala mümkündür. Bahçe atıklarının ayrı, organik atıkların ayrı, cam ve metal gibi atıkların ayrı toplanması; gerekirse bunlar için ayrı sistemler geliştirilmesi ve ihaleler yapılması neden düşünülmüyor? Bu işi bizden daha iyi yapan çok sayıda ülke, belediye veya şirket olmalı… Onların bilgi ve deneyim birikimlerinden yararlanmayı neden düşünmüyoruz?

Zor olacağını düşünmüyorum; neticede “çöpten” söz ediyoruz. Ödül ve ceza unsurları da içeren düzgün bir çöp toplama sistemini, başka deneyimleri de öğrenerek ama kendi paramız ve aklımız ile geliştirebiliriz.

Bunun olabilmesi için herkesin çöpüne sahip çıkması, çöpünü gerektiği şekilde koruması ve toplayıcılara teslim etmesi gerektiğini de unutmuş değilim tabii. Belki de bizim kaçındığımız tam da budur! Biz çöplerimizi market poşetlerinde sokağa atmak ve birilerinin gelerek bunların toplamasını isteyen bir topluluk olmuş durumundayız. Değişmesi gereken de zaten budur!

Halka sorumluluk yüklemeden toplumsal sorunların hiçbirini çözmek mümkün değildir. İşe çöp sorunu ile başlamaksa hiç de fena olmayacak!