Ormanlar yanarken, orman yangınlarına müdahalenin yetersizliğini; yağmur yağdığı zaman alt yapının yetersizliğini konuşuyoruz. Belediyeler maaş ödeyemez duruma geldiği zaman belediye hizmetlerinin sürdürülemez olduğunu hemen anlayıveriyoruz. Son günlerde ise elektrik üretim ve dağıtım sistemimizin yetersiz olduğunu keşfetmiş olmalıyız.
Biz, bu sorunların nedenleri ile değil, sonuçları ile meşgulüz. Elektrikler kesilmesin, çöpler yollarda birikmesin, seller evlerimizi basmasın, ormanlarımız yanmasın istiyoruz; o kadar!
Bu isteklerimizi nasıl yerine getireceğimizi bilmiyoruz. Kimimiz bilmediğini de bilmiyor; kimimiz bilmediğini saklayarak bilir gibi yapmayı marifet sayıyor.
YAŞAMSAL DEĞERLER ÜRETMEK
Oysa, yaşamsal önemi olan değerler üretebilmek için çalışmaktan başka bir yol yoktur. Çalışmanın verimli hale getirilebilmesi içinse bilgi gereklidir. Bilgi, yaşam süreci içinde üretilebileceği gibi, aktarımlar yoluyla da elde edilebilir. Bugünkü dünyada az veya çok refah içinde yaşayabilmemizi sağlayacak maddi ve manevi değerleri üretebilmek için bilgi ile çalışmanın bir araya getirilmesi zorunludur.
Bizim ülkemizde de bu bileşimi yerine getirmeye çalışanlar vardır ama ne yazık ki, kamu yönetimi veya diğer adıyla devletimiz, bu tür bir çalışma yerine, bilgisizce çalışıyormuş taklidi yapmayı ödüllendirmeyi seçmiştir. Bilgili bir şekilde çalışanlar başta vergilendirme olmak üzere çeşitli yollarla cezalandırılmakta, partizanca kamu yönetimine doluşturulan ve bilgisizce çalışma taklidi yapanlar ödüllendirilmektedir.
Yangından, elektrik üretimine; sosyal güvenlik sisteminden vergi toplamaya; çöp toplamaktan ekonomi yönetimine kadar her alanda çuvallamamızın en önemli nedeni de zaten budur!
ÇIKIŞ YOK!
Durum bu olunca, çöküntüden kurtulmanın yolunu bulmak da mümkün değildir. Daha birkaç hafta önce Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanlığı’na atanan şahsın kim olduğu yavaş yavaş meydana çıkıyor. İşinin ehli olmaması bir tarafa, geçmiş sicili de bu göreve atanmaması gerektiğini adeta haykırıyor… Bu durumda Kıb-Tek’ten eskisinden daha iyi bir hizmet beklemek mümkün mü?
Belki başka örnekler de verilebilir…
Yaşanan sorunlardan ders alınmadığı, partizanlık ve popülizmden bir türlü vazgeçilmediği için çöküntü devam ediyor. Bu çöküş, her alanda yayılarak etkilerini daha güçlü bir şekilde hissettirecektir. Çünkü yaşananlardan ders almaya, bu dersleri bilgiye dönüştürerek kamusal hayatı bu bilgiler ışığında yeniden örgütlemeye niyetimiz yoktur. Devlet dairelerinde genellikle işinin ehli olmayan kişiler görevlendirildiği gibi, siyasi liderlerin bu davranışlarını sınırlayacak demokratik bir denetim mekanizması da bulunmuyor. “Başkaları” tarafından atanan bakanlar, ne birbirlerine hesap veriyorlar ne de halka… “Başkaları” tarafından atanan başbakanın yine o “başkaları” tarafından atanan bakanları hesaba çekmesi de mümkün değildir. Hesap verme zorunluluğu olmadığı zaman keyfilik, partizanlık, kötü yönetim ve rüşvet günlük hayatın bir parçası haline geliveriyor. Şimdilik ortalıkta, kırıntıların peşinde koşan “yağmacı bir kalabalık” vardır. Çöküntü, ortada kırıntı bile kalmayıncaya kadar devam edecektir.