Bora yaptığı yazılı açıklamada, “Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 58 yıldan beri silah zoru ve terör ile gasp ederek, cumhuriyetin eşit ortağı Kıbrıs Türk halkını aynı yöntemlerle dışladığını” belirtti.
Bora, gayri meşru, işgalci helen devleti himayesinde 1963 Akritas ve 1974 İphestos olmak üzere iki kez Kıbrıslı Türklere soykırım faaliyetinde bulunulduğunu ifade etti.
Bora, Anavatan Türkiye garantör olmasaydı, Türkeli, Kumsal, Küçük Kaymaklı, Arpalık, Gazi Baf ile Atlılar, Sandallar, Muratağa ve Taşkent katliamlarına bakıldığında Kıbrıslı Türklerin akıbetinin ne olacağının belli olduğunu kaydetti.
“FEDERASYONU DÜŞÜNENLERE HAYRET ETMEMEK, ELDE DEĞİL”
Bora, Kıbrıslı Rumların 53 yıldan beri çözüm için Kıbrıslı Türkleri masaya mahkum ettiğini ifade ederek, “Soğuk savaş taktiği ile bizleri haklı ve meşru devletimiz ile onu resmen tanıyıp kollayan Anavatanımızdan vazgeçirmek için devam ettirdikleri insanlık dışı uygulamalardan ders almayıp hala onlarla bir federasyonu düşünenlere hayret etmemek, acımamak elde değildir” ifadelerini kullandı.
53 yıldan bu yana devam ettirilen ikili görüşmeler süresince Kıbrıs Rumların iyi niyete dayalı tek önerileri olmadığını ve olmayacağını kaydeden Yılmaz Bora, “Zira bu Ada onlarındır. Anastasiadis’in, Mustafa Akıncı’nın ‘yüzüne baka baka siz bizim eşitimiz değilsiniz, siz azınlıksınız’ dediği unutulmamalıdır” dedi.
Bora, görüşmelerin devam ettiği süreçte gerek siyasi gerek ekonomik gerekse askeri yönden gerçekleştirilen etkinliklerin, Kıbrıslı Rumlarla ortak bir devlette kader birliği yapmanın mümkün olmadığını apaçık ortaya koyduğunu belirtti.
“Şimdi BM yetkilileri de mevcut çözüme yönelik parametrelerin işlevselliğini idrak etmeye başlamıştır” diyen Bora, 4 yıldır görüşmelere ara verildiğine dikkat çekti ve bunun sebebinin ortak görüşün mümkün olmadığını ve BM Genel Sekreteri’nin de bu durumda görevi yürütmek istemediğini savundu.
Anastasiadis’in iki devletli çözümün gündemde yer alma olasılığının “Kıbrıs Cumhuriyeti” üzerindeki tek egemenliğini sarsacağı endişesini taşıdığını ifade eden Bora, Anastasiadis’in görüşmelerin Güven Yaratıcı Önlemler üzerinde yoğunlaşmasını talep ederek, Guteres’e gönderdiği mektupta kapalı bölge Maraş’ın ve Ercan Havaalanı’nın yönetiminin BM’ye devredilmesi koşulu ile açılmasını talep ettiğini savundu. Bora, “Böylece Türk tarafına ‘dış dünya ile iletişimi sağlamış olacağına’ vurgu yapmıştır” dedi.
Bora, ancak Ercan Havaalanı’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin fır hattına dahil edilerek, Rum Yönetiminin egemen hava sahasının işlevi altında olacağını kaydetti.
“KIBRIS TÜRK HALKINI YOK SAYDI”
Bora, Kıbrıs Rumların Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları üzerinde Türkiye ile işbirliğini her zaman olduğu gibi görüşeceğini ifade ederek, Kıbrıs Türk halkını yok saydığını ve egemen iradesini kabule yanaşmadığını bir kez daha teyit ettiğini belirtti.
“Rumların sonlanmayan oyunlarına artık son verme zamanıdır” diyen Bora, “Kıbrıs sorununun anlaşılmayan bir yönü kalmamıştır. Rumların hazmedemedikleri bugünkü iki devletli yapının yaratıcısı onlardır ve değiştirilmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
47 yıldır Kıbrıs’ta barış, huzur ve güvenin olduğuna vurgu yapan Bora, aranıp da bulunamayanın iki devletli çözümde olduğunun altını çizdi.
Bora, “Devletimiz tanınmadan bunca zaman ve çabalardan sonra kesinlikle masaya oturulmaması gerekir. Aksi halde belirsizlik ve gayri meşru Rum idaresi devam eder” dedi.