BM Güvenlik Konseyinin Lübnan’daki durumu ele almak için geçtiğimiz Çarşamba günü kapalı bir oturum gerçekleştirdiğini yazan Fileleftheros gazetesi, toplantının ardından bir gazetecinin BM Güvenlik Konseyi Başkanına, Konsey’in, 15 Şubat’ta Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilen toplantının ardından kapalı Maraş konusunu ele alıp almadığını sorduğunu iletti.
Gazete, Büyükelçi Pecsteen’in bu soruya “BM Güvenlik Konseyi bugün bu konuyu ele almadı. Ancak bu konuyla ilgili gelişmeler konusunda bir mektupla bilgilendirildik. Söyleyebileceğim şey, BM Güvenlik Konseyinin tezinin çok net olduğudur. BM Güvenlik Konseyi geçtiğimiz Ekim ayında konuyla ilgili bir açıklama yaptı ve konuyla ilgili tezi değişmedi” yanıtını verdiğini ekledi.
AKEL’DEN DERİNYA SINIR KAPISINDA EYLEM
Öte yandan Haravgi gazetesi, AKEL’in dün akşam Derinya Sınır Kapısında kapalı Maraş konulu bir eylem düzenlediğini ve “Maraş konusu ile kapalı kentin kolonize edilmesine dair entrikalar konusunda net mesajlar gönderdiğini” öne sürdü.
AKEL’in “kapalı Maraş iade edilmeksizin, Kıbrıs sorununun çözümünün olamayacağını her gidişata yönelik olarak açıklığa kavuşturduğunu” yazan gazete, AKEL’in aynı zamanda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i Kıbrıs sorununun çözümünü gerçekten istediğini göstermeye çağırarak, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya da aynı çağrıda bulunduğunu iletti.
AKEL’in dün akşam Derinya sınır kapısında düzenlediği eylemde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun konuşma yaptığını kaydeden gazete, Kiprianu’nun “Türkiye’nin planlarını kınadığını ve kapalı Maraş’ın Kıbrıs Rum idaresi altında iadesinin Kıbrıslı Rumlar için kırmızı çizgi olduğu mesajını gönderdiğini” ileri sürdü.
Konuşmasında Spiros Kiprianu ile Rauf Denktaş arasındaki 1979 yılı tarihli Doruk Anlaşmasının ilgili maddeleri ile 1992 yılındaki 550 ve 789 sayılı BM kararlarına da atıfta bulunan Kiprianu, bunların “kapalı kentin kolonize edilmesine dair her türlü tüm girişimi kınadığını” öne sürdü.
Buna rağmen Türkiye’nin, 2 buçuk yıldan fazla bir zamandır müzakerelerin olmamasından faydalanarak, yeni oldubittilerle tehdit ettiğini ileri süren Kiprianu, “Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Rum idaresi altında iade edilmeden çözüm olamayacağını herkesin bildiğini” iddia etti.
Konuşmasında Anastasiadis’e yönelik eleştirilerde de bulunan Kiprianu, Crans Montana’daki başarısızlığın ardından değerli bir zamanın kaybedildiğini ve başka zamanın kaybedilmemesi gerektiğine işaret etti.
AKEL’in Maraş konusunda bir dizi inisiyatif üstlendiğini de belirten Kiprianu, “Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin planları karşısındaki tepkisinin büyük öneme sahip olduğunu” da iddia etti.
Gazete, etkinlikte söz alan sözde “Maraş Belediye Başkanı” Simos Yoannu’nun ise, Maraş kökenli Rumların gelişmelerden ötürü kızgın olduklarını gizlemediğini belirtti.
Gazeteye göre Yoannu “Maraş kökenlilerin tümünün harekete geçmeleri gerektiği konusunda kararlı olduklarını, hali hazırda Kıbrıs içinde ve dışında olmak üzere çok yönlü bir seferberlik başlattıklarını ve yeni oldubittiler meydana getirilmesinin önlenmesi için, her türlü karar merkezine başvuracaklarını” söyledi.
RUM AVUKAT AHİLLEAS DİMİTRİADİS’TEN AÇIKLAMALAR
Gazete, tanınmış Kıbrıslı Rum avukat Ahilleas Dimitriadis’in ise dün yaptığı açıklamada, kapalı bölge Maraş’ın Türk idaresi altında açılmasının önlenmesi çabasıyla, kapalı bölge Maraş sahili konusunda toplu başvuruda bulunulmasından yana bir tavır takındığını iletti.
Maraş kökenli Rumların mülklerine geri dönüşlerini garantiye almak için bir “savunma hattına” sahip olmalarının önemine vurgu yapan Dimitriadis, özellikle kapalı Maraş’la ilgili görüşünün toplu başvuruda bulunulması olduğunu, çünkü Türkiye’nin istediği şeyin sahil bölgesi olduğunu iddia etti.
Türkiye’nin bundan mahrum bırakılması durumunda, bunun kendilerine kapalı Maraş’ın açılmasının geciktirilmesi veya önlenmesi imkanı vereceğini ileri süren Dimitriadis, kapalı Maraş’taki mülk sahiplerinin bilgilerinin güncellenmesi gerektiğini de ifade etti.
Kapalı Maraş sahilinin, Konstantiya otelinden Golden Sands’a kadar olmak üzere oteller ve turistik tesislerin bulunduğu 425 arsadan oluşmakta olduğunu dile getiren Dimitriadis, “tüm bunlar için bir savunma hattı oluşturulmasının ve bunlar için Taşınmaz Mal Komisyonuna yapılacak somut bir başvurunun, Türkiye’nin bu bölgeyi kullanma çabasında bir engel teşkil edeceğine inandığını” ileri sürdü.
Dimitriadis, Maraş kökenlilerin başvurusunun amacının, mülklerinin iadesi ve 1974 yılından bugüne kadarki kira bedelleri olması gerektiğini ve Maraş kökenli Rumların mülklerini satmaya gitmek zorunda oldukları gibi bir görüşünün olmadığını sözlerine ekledi.
Gazeteye göre toplantıda konuşan Pandelitsa Evagoru isimli Rum avukat da açıklamasında, Dimitriadis’in ofisinin ele almakta olduğu ve Rum göçmenlerin kapalı Maraş ve Ercan’daki mülkleri konusunda AİHM karşısında bulunan iki davaya atıfta bulunarak, Türkiye’nin esas isteğinin bu davaları kapatmak olduğunu iddia etti.