Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması tartışmasına hazırlık olarak bir rapor hazırladı. Raporda en dikkat çekici nokta, BM’nin artık “anket firması” gibi hareket etmeye başladığının itiraf edilmesidir: Kıbrıslılar, soruna çözüm isteniyor ama çözüm bulunacağına inanmıyormuş!
Bu saptama, BM’nin büyük bir buluşu, BM ise dünyanın en pahalı anket firması olarak tarihe geçebilir. 1964 yılından beri Ada’da bulunan, binlerce kişinin öldürülmesine tanıklık eden Birleşmiş Milletler, görevine devam edebilmek için kendine yeni bir misyon belirlemiş oldu galiba!
Na yazık ki, Kıbrıs Türk tarafı, bu garipliğe karşı mücadele etmek konusunda bile birlik sağlayamıyor. Bazı siyasilerimiz, Birleşmiş Milletler görevliler ile iyi ilişkiler içinde olmayı bir marifet, siyasi gelecekleri için etkili bir kazanç olarak görüyorlar. BM Genel Sekreteri’nin yıllardan beri tekrarlayıp durduğu cümleleri yeniden ve yeniden kullanması bile onlar için övünç kaynağı olabiliyor.
Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadan ayrılması olasılığı ise, Kıbrıs Rum tarafınca büyük bir felaket olarak kabul ediliyor. Geçmiş yıllarda bu konuda belirtilen niyetler bile Rum tarafının telaşa kapılmasına yetmişti. Bu nedenle Rumlar ve Yunanistan, BM Barış Gücü’nün finansmanının bir ayrılma gerekçesi olmamasına dikkat etmekte ve masraflarını üstlenmektedirler. İşte sadece bu bile, Türk tarafının Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün Ada’dan ayılmasını istemesi için yeterli bir nedendir. Üstelik böyle bir duruş, Kıbrıs sorununun çözümlenmesi için büyük bir itme etkisine sahip olacaktır.
Aslında karar vermemiz gerekiyor: Biz Kıbrıs sorununun gerçekten çözümlenmesini mi istiyoruz; yoksa bu sorunu politik malzeme olarak kullanmaktan dolayı yeterince mutlu muyuz?